AK Parti 14 Ağustos 2001’de kurulurken pek çok insan bir umut beslemişti bu partiye.

Çünkü isminden de anlaşılacağı üzere adalet ve kalkınmayı hedef edinmişti.

Çok güzel işlere imza atan parti bugünler de üye istifaları ve partiden istifa eden ve edeceklerle meşgul. Bu kocaman parti neden bu hale geldi. İsrafı önleyemedi.

Liyakata önem vermedi. Lükse düşkün bir kadroyu içinde barındırdı. Binaya yatırım yaptı. At izini it izine karıştıranları cezalandırmadı. Cumhurbaşkanı’nı yanlış yönlendirenler halen üst düzey görevlerde Halktan uzaklaşan il örgütleri çoğaldı. Milletvekilleri genel kurula katılamayacak kadar boş işlerle meşgul.

Şikayet ve önerilere kapalı bir iletişim ağı oluştu. Hastaneler ilk günkü gibi değil.

***

Randevu sistemine geçildi diye sevinmiştik artık sıra bulamıyoruz hastanelerde. Eğitim sisteminde bir ayar tutturamadı. Dışa bağımlı olduk. Samanımızı bile üretemez olduk, vergi kalemleri arttı.

Küçük esnaf yok edildi. Çok kazanandan az, az kazanandan çok vergi alındı. Tarım ülkesinde sebze meyve kuyruğuna girdik. Çok kıymetli okurlar bu tür sorunları yazarsak kalem kağıt yetmez.

AK Parti bir an önce özüne dönmeli. Yoksa gidişat çok kötü. Tarihte de bu tür partilerin örneği mevcuttur. Cumhurbaşkanı’nın arkasına saklanarak iyiyi kötüyü görmeyenler tarih karşısında hesap verecek.

***

En fanatik AK Partili bugün partiyi eleştirir duruma geldi. Bir parti yetkilisi de ilinde bu sorunu yaşayanlarla bir araya gelmedi. Hani sıkılmadık el bırakmayacaktınız...

Siz halktan uzaklaştıkça sandıktan zor çıkarsınız.

Reisin sırtından bir yerlere gelenler bırakın şu koltuğu inin sahaya dinleyin garibi gurabayı ve mazlumu söylediklerini rapor edin ve Cumhurbaşkanı’na sunun.

Böyle yapmazsanız akıbet pek hayırlı gözükmez.