Yağan kar ile abdest alınan bir günde son yolculuğuna uğurlanmıştı milyonlar tarafından .

Turkiye'nin tüm illeri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırım, Balkanlar ve Türkistan'daki Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden getirilen topraklar mezarına konuldu.

Nisan 1997 den bugüne hasreti hiç bitmedi gönüllerde.

O gün ifâde edilen şekliyle bugün de tekrarlıyoruz ki;

Dualar, tekbirler size Başbuğ'um.

Türk siyasi tarihine damga vuran, 80 yıllık hayatı boyunca Türk-Islam Ülküsünden taviz vermeyen yapısıyla örnek olan Başbuğ Alparslan Türkeş 23 sene önce aramızdan ayrıldı.

Yaptığı her eylem, söylediği her söz geniş kitlelerde yankı buldu, heyecan yarattı.

Türk siyaseti çıkmaza girdiğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir açmaz ile karşı karşıya kaldığında bilgeliği ile müdahil oldu ve ihtiyaçlara cevap verdi.

Türk Dünyasının ortak kabulü ile sevilen, saygı duyulan lideri idi.

Söylemleri yol gösterdi, ders verdi.

Sözü ve yazıyı uzatmadan O'nun sözlerine yer verelim ve bitirelim.

Zira dün olduğu gibi bugün de O'nu arıyor ve özlüyoruz .

Işte Başbuğ Alparslan Türkeş'in hafızalara kazınan unutulmayacak ders niteliğindeki sözleri.

*Türkiye'nin yükselişi ithal fikirle olmaz. Hiç bir yabancı, Türkün menfaatlerini Türk Milletinin kendisi kadar düşünemez.

*Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.

*Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükumetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.

*Türkün en önemli vasfı teşkilatçılığıdır.

*Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.

*Türk milliyetçiliği meşru savunma, yüksek insanlık duyguları ve Türk Milletinin kendi tabii haklarının savunulması, korunması duygusu ve iradesinin, şuurunun bir ifadesidir.

*Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.

*Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.

*Türk milletine Bizans'tan geçen bir hastalık vardır. Gevşeklik, laubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele laf söylemek. Bu hastalık sizde var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lazımdır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi harekette bir saniye daha fazla kalmayınız. Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz her şeyden önce vasıflı Türk olmaya mecbursunuz. Türk milletini batıran, Bizans'ı batıran, Osmanlı imparatorluğunu batıran hastalık budur.