Ne kadar gizlemeye uğraşsan da, saklasan, haber yapılmasın diye didinsen de…

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre şehrimizin havası Bursa’da yaşayanları hasta ediyor, ölüme sürüklüyor!

Eksik olmasınlar, İnegöl’de birkaç kadim dostumuz var.

Sohbet, muhabbet sırasında; toprağına insan eksen bitecek ilçede ne var ne yok diye sorduğumda, ‘ne olacak ağabey, nefes almakta zorlandığımız İnegöl’de üst ve alt solunum yollarından yakınan hastalar var’ deyip duruyorlar.

Bursa merkezde de durum fena.

Sağım, solum, altım, üstüm nefes alamıyor.

Örneğin, yabancı turistlerin ilgisini çeken semtlerimizden Soğanlı, Alemdar, Koğukçınar, Yeşilova mahallelerindeki berrak ve kaliteli hava, herkesi şaşırtıyor!

Geçen gün ölü taklidi yapmayan, şehrine sahip çıkan STK Bursa Çevre Platformu üyeleri, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde “kirli hava soğuluyoruz beyler” diyerek basın açıklaması yaptılar.

Allah razı olsun, Valilik yaşananlara duyarsız kalmadı, haklısınız beyler, Bursa’nın havası kirli diyen bir açıklama yaptı.

Tabi bizlerin, yani bu şehirde yaşayanlar olarak zehir solumamızın en büyük sebebi, hava koridorlarını yok eden çarpık kentleşme.

Ve…

Sanayi ile birlikte dikey mimari.

Ovasında armudun, elmanın, şeftalinin yetiştiği şehrimizde artık beton yığınları var.

Gidin Demirtaş’a, görün rezilliği ve peşkeşi. Karşı apartmanda oturanlarla neredeyse el ele tutuşacak kadar içi içe girmiş binalar!

Bunca utançla birlikte kirli hava soluduğumuz şehrimizde, elma dersem çık, armut dersem sus, hutbeleri dinlemeye devam ediyoruz, Kamil!

Bir zamanlar kum ocaklarının olduğu Dikkaldırım’a komşu Mihraplı çevresi şimdilerde kocaman kocaman binalarla dolu!

Bu arada.

Bursa’nın nüfusu geçen yıla göre 61.559 kişi artarak 3.056.120 olmuş. Gerçi bu tablonun hiçbir şekilde övünülecek yanı yok. Hormonlu büyüme, ekonomik sıkıntı, doğalgaza gelen aşırı zam, ücretsiz dağıtılan kalitesiz kömür ve mecburen kirlenen hava.

Kirlilik öyle fena, öyle zararlı bir şey ki…

Doktorlar saya saya bitiremiyor.

Diğer taraftan Bursa, turizm şehri diye pazarlamaya çalışırken bile yerliyi 50, yabancıyı 105 TL karşılığında teleferikle Uludağ’a çıkmasına göz yumulan, itiraz edilmeyen sahipsiz bir köye dönüştü.

Keşke dedemiz Osman ile Orhan kabirlerinden şöyle bir kalksalar da görseler, güzelim kentin, kadim medeniyet sloganları atanlar tarafından nasıl mahvedildiğini, kirletildiğini!

Söyleyeceklerim bu kadar, anne!