Cennet ülkemizde insanlar her gün farklı ve vicdanları sızlatan gelişmelerle uyanıyor. O kadar insan onurunu zedeleyen ve vicdanları sızlatan şeyler oluyor ki son bir kaç gün içinde yaşadıklarımız bizi daha doğrusu gerçek anlamda insanım diyenleri epeyce rahatsız edecek cinsten.

Geçtiğimiz gün Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Ceren Özdemir'i katleden zanlı Özgür A.(35) ile ilgili geçmişindeki karanlık hayatı ve ilgili kurumların ihmali herkesi derinden yaraladı.

Bu katil 14 yıl önce Ordu'da bir çocuğu öldürdüğü ve cezaevine konulduktan sonra 2017'de çıkan yasa ile gönderildiği açık cezaevinden firar ettiği ortaya çıktı.

Bir cani neden açık cezaevine çıkartılır buna anlam veremedi tüm vicdanlar. Açık ceza evleri topluma kazandırılma potansiyeli olan kişilerin olduğu yerler olması gerekirken bir bakıyoruz ki intikam ve akıllanmayanlan insanlarla dolu mekanlar haline getiriliyor.

Şöyle ki son 10 yılda cezaevinden izinli çıkıp firar eden 15 mâhkumun eşini, sevgilisini ve akrabasını öldürdüğü ortaya çıktı. Açık ceza infaz kurumlarının çok ciddi bir elden geçirilmesi lazım. Yoksa bu tür vicdansızlıklara çok daha fazla şahit oluruz.

Çocuk istismarcıları ve kadın düşmanları için çok kuvvetli gerekirse acımasız kararlar çıkartılmalı. Öyle müeyyideler olmalı ki Ademoğlu bu tür çirkinlikleri aklından bile geçiremesin.

Yukarı da belirttiğim gibi o kadar çok insanı vicdanları rahatsız eden şeyler oluyor ki hangi birini yazacağımızı şaşırdık. Bir parti düşünün kendisini iktidar yapan ona güvenen, Müslümanlığın gerekli ritüellerini yerine getirdiğine inanan, kendisine güvenen bir kuruşluk menfaati bile olmadığı halde desteklenen.

Evet bu parti AK Partiydi. Şimdi ise AKP.

Bunu neden söylüyorum inanın bu tespiti ben yapmadım. Çevremde bu parti için gerektiğinde canını bile feda eden insanlar söylüyor. Artık partimizi tanıyamıyoruz diyorlar. Neden demesinler ki bakın parti mensubu kişiler don günlerde neyle gündeme geldi. AKP’li Güngören Belediye Başkan Yardımcısı Veysel İpekçi, "Beni görünce ayağa kalkmadı" diyerek belediyede çalışan bir şoföre 'tuvalet önünde oturma' cezası verdi.

Cezalı şoför mesaisi boyunca başkanlık katındaki tuvalet önünde oturup Başkan Yardımcısı Veysel İpekçi geçtikte ayağa kalkıp selam vermek zorunda kaldı. Bu olayı duyan partiye gönül verenler nerede “ Gönül Belediyeciliği” demekten kendini alıkoyamadı. Bununla bitmedi gömül belediyeciliğinin icraatları.

Kamuoyundan büyük tepki çeken bu olayın etkileri geçmeden bir skandal haber de Samsun'un Bafra Belediyesi'den geldi. Bafra Belediyesi Başkan Yardımcısı Şaban Hüryaşar’ın şoförü olarak görev yapan Salih Küçük, başkan yardımcısının kapısını açmadığı gerekçesiyle görevden alınmış, eski çalıştığı yer olan zabıtaya geri gönderildiği iddia edilmişti.

İşte bu yüzden insanlar partisini tanıyamıyor. Çünkü makam ve mevki peşinde olanlar bu partiyi tanınmaz hale getirdi. -Bağış parasıyla tatil yap sadece kınama cezası al. İşte bu yüzden adalet ve kalkınma olamıyor. Nedir bu bağışla tatil yapma mevzusu onu da siz okurlarımızın vicdanına havale ederek hatırlatayım.

İddiaya göre, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün hesabına bir GSM operatörü firması tarafından müdürlüğün personellerinin ve öğrencilerinin ihtiyaçlarının karşılanması koşuluyla 400 bin lira yatırıldı. Müdür Ömer Yahşi’nin bağış parasıyla ailesini tatile götürdüğü ileri sürüldü. Yahşi hakkında soruşturma başlatan Milli Eğitim Bakanlığı ise kınama cezası verdi.

Yazımı büyük bir bölümünü kadınlara ayırdığım için Yalova’nın Çınarcık ilçesindeki bir duvardaki anlamlı, kadının hayatımızdaki rolünü tarif eden bir cümleyle son vermek istedim. “Sana ruh üflendiğinde sen bir kadının karnındasın. Ağladığında bir kadının kucağındasın. Aşık olduğunda bir kadının kalbindesin. O'na güzel davran.”