İstanbul Bahçelievler’de otomobilini satın alma bahanesiyle restoran sahibini alıkoyan 4 şehir eşkıyası, adamı linç ettikten sonra 7 metre yükseklikten dereye atmıştı.

Fikrini söyleyenler içerde, 7 metre yükseklikten genci dereye atan alçakları yargıç serbest bırakmıştı. Neyse ki bu olayla ilgili vicdana gelen Adalet Bakanı Abdülhamit Gül devreye girdi.

Maraş’ta bir ahlaksız Kur’an kursundaki çocuğa şiddet uyguladığını gördük.

Televizyon ekranlarında gayrı meşru rezaletler ayyuka çıktı.

Çöplere poşet içinde bırakılan bebekleri nasıl unutalım.

Yoksulluktan intihar edenleri görmeyelim mi?

İflas eden ve hapishaneye düşen ticaret erbapları içinizi acıtmıyor mu?

Geçtiğimiz Mart ayında nefes olsun diye çektikleri kredileri ödeyecek mecalleri kalmayanların sesleri titriyor!

Ya işsizlikten bunalıma girenler.

Sahte şeyhin sapıklığı hala taze.

Badeci alçak ve onun aşağılık müritlerini hatırlayın!

Bitmedi.

Bursa’da, AK Partili Osmangazi Belediyesi’ne ait Karabaş-i Veli Kültür Merkezi’ni yıllarca kullanan naylon faturacı sahtekarla ilgili yapılan haberleri görmezden gelen Mustafa Dündar, Hürriyet’in köşe yazarı Ahmet Hakan Coşkun’un Mustafa. Ö’nün utanmazlıklarını yazmasının ardından, ‘aman bu rezilliği Cumhurbaşkanı farkına varmasın’ diyerek, masum insanların temiz duygularıyla oynamak için kültür merkezini araç olarak kullanan, belediyenin imkanları ile yurt dışına giderek para kazanan M.Ö’ye ‘hadi sen başka kapıya git’ demek zorunda kaldı.

Devam ediyoruz.

3 yıl önce restorasyonuna başlanan, Bursa’nın turizm mekanı Emirsultan Cami, liyakatsiz Vakıflar Bölge Müdürü’nün saçmalıkları yüzünde kahır içinde.. Bu utancı kamuoyunun gündemine taşıması gereken muhalefet duyarsız davrandı. STK’ları sormayın tamamına yakını padişahım çok yaşa demekten, kapılarının önündeki rezillikleri görmüyorlar!

Acemlerde Recep Altepe’nin başlattığı 2 yıldır bitirilemeyen yan yol açılışını, fabrika açılışı yapıyormuş gibi protokol oluşturan, yeşil beyaz yerine, mavi beyaz balonları direklere astırıp, baloncuyu zengin eden Alinur Aktaş, Emirsultan’ın gözyaşını nasıl görsün ki!

Merak ediyorum Vali Yakup Canbolat, Emirsultan’a en son ne zaman gitti?

Vekillerimiz nikah şahitliği yapmaktan vakit bulamıyorlar da!

***

Başka pencereyi de açalım.

Kentimizin iktidar vekilleri ise Köfteci Yusuf’un Bursa’nın her sokağına, caddesine ekmek arası işletme açmasına göz yumuyor, küçük esnafın perişan olmasını dünya gözüyle seyrediyorlar. Bu arada, köfte satan bu arkadaşın istihdamını alkışlıyoruz ama şehrimizin sokak aralarında yer almasını, vergisini ödeyemez hale gelen, aynı mesleği icra eden küçük esnafı perişan edeceği için karşıyız.

Sahi Hakan Çavuşoğlu, Alinur Aktaş ile neden kavga etti, dertleri neydi?

Çavuşoğlu Aktaş’a Yalova yolu, Ankara caddesi, İzmir ve Mudanya caddeleri üzerinde yükselen dikey mimarilere kızarak, sen Bursa’ya gözyaşı döktürüyorsun dediğinden dolayı mı araları açıldı?

Mesela, Hanlar Bölgesi’nin etrafını açarken, Torun amcalarının YKM’si Zafer Plaza, Pirinç Hanı’nın önünü kapatmasını, projenin dışında tutulup, Bursalıların aklıyla alay edilmesinden dolayı tartışmadıkları belli!

Zaten böyle mevzuları niye tartışsınlar ki?

Ya, Hanlar Bölgesi'nin etrafını açıyoruz diye yaygara koparanlar, Şehreküstü Meydanı'nı işgal eden müftülük binasına sus pus olmalarına ne demeli?

Atilla Ödünç’ü mü sordunuz? İMSİAD’çı müteahhitleri Bursa Büyükşehir’in odalarında ağırlıyor, Ankara’ya götürüp, kentimizin nereleri betonlaştırılacak çare arıyor!

Yoksa Ödünç’ten İMSİAD’çı girişimcilere “hop bir dakika, madem bu ülkeyi çok seviyorsunuz, Bursa’mızın dağ ilçelerinde tarlalarını para kazanamadıkları için ekemeyen, hayvancılık yapamayan, doğdukları köyleri terk eden hemşerilerimize elinden tutun, toprağı, hayvancılığı koruyacak adımlar atın” demesini boş gözlerle bekleyecek değiliz, Kamil!