Tarım alanları da, denizlerimiz de ranta kurban ediliyor.

Kendi elimizle ahirete gitmeden, yaşarken cehennemimizi hazırlıyoruz.

Geçen yıl Marmara’yı istila eden kirlilik, müsilaj, diğer adıyla salya, yine ortaya çıktı.

Kumla, Kurşunlu sahillerini o korku kaplamaya başladı!

Geçen sene başımıza bela olan deniz kirliliği ile ilgili, neredeyse her gün ekranların karşısına çıkan, sloganı bol açıklamalar yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum:

“Müsilaj ile mücadelemizi aralıksız sürdürüyoruz. Yapacağımız tüm çalışmaları 3 yılda tamamlayacak, Marmara'da bir daha müsilaj gibi bir sorunla karşı karşıya kalmayacağız" deyiveriyordu.

Tabi denizin dibine fabrika ve evsel atıkları arıtmadan deşarj edersen, gözünü açtığında müsilaj yorganını kapının önünde görürsün.

Bakan Kurum Bey, Gemlik Körfezi’ni Yunanistan sınırlarında olduğunu sanmış olacak ki, Marmara Kimya’nın derin deniz deşarj projesine ilişkin ÇED başvurusunu kabul ederek tarihe geçti!

Bu kabulün adı şu oluyor, “siz bizdensiniz, bizim adamımız, madamımızsınız” kimyasal maddeleri denizin dibine arıtmadan boşaltabilirsiniz!

Dün, Bursa Barosu’nun öncülüğünde Mimarlar Odası Bursa Şubesi, DOĞADER, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, denize yapılan bu ihanetle ilgili, Marmara Kimya Sanayii’nin derin deşarj projesinin iptali, yürütmenin durdurulması için dava açtıklarını duyurdular.

Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun, basın açıklamasında, projenin, bölgenin havasına, suyuna, toprağına, yıkıcı zararlar vereceğine dikkat çekti ve ekledi:

“Derin deşarj olarak adlandırılan projenin esasen "derin" deşarj olmadığı, 13 metre derinliğe yapılan deşarjın yüzeysel deşarja neredeyse eşdeğer olacağı, bunun da ortamdaki çözünmüş oksijenin iyice azalmasına neden olacağı bilimsel raporlarla ortaya konulmuştur.”

Allah aşkına, Gemlik Körfezi’nin kimyası bozmak isteyenlerin yolunu kimler açtı?

Ankara’yla bağlantıları kim ayarladı?

Bakanlıktan denize deşarj onayının çıkması için Bursa’dan hangi vekiller kulis yaptı?

Gemlik’in daha fazla kirletilmesine, “kimyasının” bozulmasına, nefes alamayacak hale gelmesine AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık, sesini çıkarmamakla alkışı da hak ediyor tabi!

Sahi Işık, mahallesindeki Vildan ablaya soramasa da, “vicdanı” bu derin deşarj işlerine ne diyor acaba?

Böyle giderse,

Geri adım atılmazsa, denize akıtılan pislikler arıtılmazsa,

Körfez sularında bırakın balık tutmayı, martıları bile görmek hayal olacak.

Bakan Kurum bizleri, “Sıfır atık” diyerek avutsun dursun, her yanımız müsilaj karanlığı ile doldu. Geçen yıl kuraklıktan dolayı göllerimiz kurudu ama olsun, slogan at, sonra sus!

Bitirirken,

Elin adamı Amerika’da lağım suyunu arıtıyor içme suyuna dönüştürüyor, bizimkiler ise ahbap- çavuş ilişkileriyle Marmara’yı bataklık yapmak için “canla başla” mücadele veriyor!

Ama unutmasınlar ki Yaratıcımız şöyle diyor:

“Görmez misin ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini Allah bilir? Üç kişi gizli bir görüşme için bir araya gelecek olsa veya fısıldaşsa mutlaka dördüncüleri Allah’tır. Beş kişi bir araya gelse veya fısıldaşsa altıncıları mutlaka Allah’tır. Bundan daha az veya daha çok sayıda kişi her nerede bir araya gelirse gelsin, ne fısıldaşırsa fısıldaşsın Allah mutlaka yanlarındadır. Sonra da Allah onlara yaptıklarını kıyâmet gününde tek tek bildirecektir. Doğrusu Allah, her şeyi hakkıyla bilir. (Mücadele Suresi, 7)”

Şu bir gerçek ki, bakkal Abdullah’ı kandırabilirsiniz ama Allah’ı asla!