AKP’de Bakanlık ve başbakan yardımcılığı yapan ekonomi kurmaylarından Ali Babacan’ın 3 aydır ertelediği “Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA)” 10 Mart’ta resmen kuruldu.

Herkesin merakla beklediği parti ismiyle de dikkatleri çekti. Peki, partinin yelpazesi nasıl diye baktığımızda hemen hemen her kesimi kucaklayacak isimlere rastlayabiliyoruz.

Kurucular arasında yer alanların geçmişte bulundukları kadrolar açısından bakıldığında daha çok merkez sağ partilerde bulundukları da bir başka gösterge.

Bunların en dikkat çekenleri de ANAP döneminden Seyit Halil Özsoy, yine geçmişte DYP’de politika yaptıktan sonra AK Parti’de milletvekilliği yapmış, eski Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur ile uzun yıllar MHP’de siyaset yapan Ramiz Ongun.

***

Ayrıca AK Parti’de milletvekilliği ve bakanlık yapan Aliye Kavaf da bir diğer dikkat çeken isim Kurucular listesinde Kürt siyasetinde tanınmış ve etkin olanlar Fazıl Hüsnü Erdem veya merhum Mir Dengir Fırat’ın kızı Helin Fırat, eski Milletvekili Mehmet Emin Erkmen dikkati çekiyor. Sanki şunu der gibisiniz neden Abdullah Gül ve ona yakın kişiler yok ?

Bunun şöyle bir açıklaması var; Gül partiyi destekliyor. Belki ileride tarafsız bir Cumhurbaşkanı adayı olacağından şimdilik renk vermiyor. Sadece demokrasi mücadelesi veren bir partiyi destekliyorum denemekle yetiniyor. Babacan ve ekibi derde deva olur mu tabii ki bunu şimdiden kestirmek mümkün değil. Bunu ileriki dönemlerde göreceğiz.

Ülkenin ekonomi, adalet başta olmak üzere pek çok sorunu var. Babacan ekonomideki başarısı kendisine avantaj sağlıyor. Kim Babacan’ın partisine oy verecek, en azından CHP’nin geçmişteki dine karşı tavrından dolayı AKP’den başka hangi parti var ki ona oy verelim diyenler ile “Ehveni şer” (Aynı içerikte olmak üzere, "İki kötülükle karşı karşıya gelince daha hafif olanı işlenerek, büyüğünün çaresine bakılır) diyenlerin mazereti ortadan kalktı diye düşünüyorum.

***

Yani hem DEVA hem de GELECEK Partisi bu düşüncede olanların mazeretini ortadan kaldırdı. Ümmeti bölecekler söylentileri de çok samimi bir söylem değil. Rahmetli Necmettin Erbakan’ı yalnız bırakıp parti kuranlar için ümmeti bölüyor denilmedi.

Ben her kurulacak partinin demokrasinin devamı için bir gereklilik olduğunu söylüyorum. Bu partilerin de ümmeti böldüğü yok. Ümmet cebinin derdine düşenlerden oluşmaz. Ümmet, zalime karşı müslümanları düşkünleri mazlumları kollayan ve koruyandır.

Menfaati gidecek diye ümmet söylemleri hiç samimi değil halk nazarında da bir geçerlilik yanı yok. Cebine, menfaatine ve akrabasına ümmet olan kişiler bilmelidir ki asla ve asla zulümle abat olunmaz. Bugün bir vatandaş gazeteci bir eleştiride bulunduğunda hemen susturuluyor.

Ama bakıyoruz ki beraber yola çıkanlardan doğruyu ve hakikati görenler beraber yürüdükleri kişiyi bırakıp onu eleştiriyor. Bir değil iki değil yüzlerce dava adamı davalarını eleştirdi demek ki gidişatta bir sıkıntı var.

Türkiye ünümüzde dönemde adalet ve hukukun üstün olacağı bir ülke olacağından hiç kuşkum yok. Zira parti il binalarında ilgi ve alakadan dolayı oturulacak yer bulunmayan partilerin bugün çoğu tarihin çöplüğünde ve çoluğunun ismi bile unutulmuş.