Sıcak geçen yaz günlerinin ardından sonbaharın biraz da kış günlerini andıran soğunu iliklerimize kadar hissediyoruz şu sıralar...

Adı çıkmış dokuza inmez sekize bu mevsimin...

Yok hüzün mevsimiymiş, yok ayrılık, yok ölüm, yalnızlık duyguları saçıyormuş ortalığa bozuk para dağıtır gibi...

Yalan külliyen yalan..

Eskiden beridir içimiz kararmış bizim de; çatacak yer arıyoruz...

Sonbahar mevsimlerin en fukarası ya hırsımızı ondan çıkarıyoruz...

Oysa ne güzel nimetleri vardır sonbaharın...

Şıp şıp damlayan yağmur damlalarıyla ıslanan toprak kokusu mesela...

Yağmur her yağdığında yokluyorum etrafı, nadir de olsa yakalayabilmek için toprak kokusunu. Hem geçmişe yolculuk yapmak çok güzel oluyor, hem de kimbilir, bakarsınız bir 30-35 yıl sonra da şimdileri anmak için lâzım olur!...

Sonracığıma sonbahar yelinin savurduğu sarısı kırmızısına tutkun, kırmızısı turuncusuna sevdalı yaprakların zarif ve endamlı görüntüsü...

Bizim gibi köy hayatının mayasıyla yoğrulanlar elbet bilirler; ne güzel olur kış aylarında kahvaltılarımızı tatlandıran reçellerin, tadı damağımızda kalan konservelerin, salçaların hazırlanışı...

Bir de bu şair ruhlu mevsime özel;  bahçelerimize, balkonlarımıza renk cümbüşüne çeviren çiçekleri var ki demeyin gitsin...

Şurada birkaç tane ismiyle müstesna birkaç çiçek ismi yazıverelim de bakarsınız lafımıza değer biçen çıkar da alan olur, eh iyi de olur...

Güneş şapkası, abelya, kasımpatı, kuduz otu, saraypatı, bahçe menekşesi...

BİR DİRHEM BİR FIKRA

Meslek Sırrı

Yargıç, hırsıza şöyle sorar:

"Şöyle bakalım, soyduğun dükkana nasıl girdin?" 

Hırsız, biraz düşündükten sonra soruyu şöyle yanıtlar:

"Efendim, biz buraya yargılanmaya mı, yoksa meslek sırrı vermeye mi geldik ." 

BİR YAZAR BİR SÖZ

"Dünya gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olur" Ahmet Hamdi Tanpınar

TARİHTEN BİR NOT:

Sasani hükümdarlarından Ardşir Babegân doktoruna, “Bir günde ne kadar yemek yemeli?” diye sormuş. Doktoru: “Üç yüz gram kadar yeter”, demiş.

Bunu az bulan Babegân, “Bu kadarcık şey insana ne kuvvet verir ki? diye sormuş doktora. Doktor şu karşılığı vermiş: “Bu kadarı seni taşır. Bundan fazla olursa sen onu taşırsın.”