Türkiye, tam 20 yıl önce, kan donduran infazlara şahitlik yaptı.

Üstelik kaybolanlar sivil toplum kuruluşları yöneticileri, iş adamları ve bazı aktivistler idi. 

Bunların arasında Zehra Eğitim Vakfı Genel Başkanı İzzettin Yıldırım, iş insanı Şehit Avcı, kadın aktivist Konca Kuriş ve birçok isim vardı. 

Emniyet ve istihbarat, kaçırılan kişileri bulmak için Türkiye genelinde bir seferberlik başlattı. 

Yapılan araştırmalarda söz konusu kişilerin Türkiye Hizbullah'ı tarafından kaçırıldığı tespit edildi. 

Türkiye “domuz bağı” ve "mezar evleri” ile tanıştı

Kaçırılan bazı insanların elleri ve ayakları arkadan bağlanarak öldürülüp evlerin temellerine gömüldüğü ortaya çıktı. 

Türkiye o dönemde iki tabirle tanıştı. Birisi “domuz bağı” diğeri ise “mezar evleri”.

Bu bilgilere ortaya çıkınca yurt çapında Hizbullah’a yönelik operasyonlar art arda geldi. 

Kimi örgüt mensupları gözaltına alınırken gözler örgütün kurucu lideri Hüseyin Velioğlu ve yardımcılarına çevrildi. 

Hüseyin Velioğlu

Hüseyin Velioğlu / Fotoğraf: Twitter

Velioğlu, yurt dışı da dahil olmak üzere ülkenin farklı bölgelerinden aranırken İstanbul’un Beykoz İlçesi’nin Kavacık semtindeki bir villada ortaya çıktı. 

17 Ocak 2000 tarihinde sabahın erken saatlerinde Velioğlu’nun bulunduğu Kavacık’taki villaya operasyon yapıldı. 

Üstelik Velioğlu yalnız değildi. Yanında başkaları da vardı.

Hem Hüseyin Velioğlu hem de yanındaki kişilerin sıradan kişiler değildi.

Bu kişilerin verdiği talimatlarla pek çok insanın öldürüldüğü belirlendi.  

Beykoz baskını dönüm noktası oldu

Açık kaynaklardan yer alan bilgilere göre Hizbullah, 1979’da Velioğlu tarafından kuruldu.

Ağırlıklı olarak Güneydoğu illerinde faaliyetlerini sürdüren Hizbullah için 17 Ocak 2000 Beykoz baskını dönüm noktası oldu.

Beykoz’daki villa baskınından sonra 21 yıl Hizbullah’ın liderliğini yapan Velioğlu, öldürüldü.

Velioğlu ile aynı evde bulunan Edip Gümüş ve Cemal Tutar gözaltına alındı.

Hizbullah'a ait Beykoz'daki ev

Hizbullah liderlerinin Beykoz Kavacık'ta kullandığı ev / Fotoğraf: İHA

Tutar’ın Hizbullah’ın askeri kanat sorumlusu, Gümüş’ün de örgütün üst düzey yöneticilerinden biri olduğu ifade edildi. 

Ardından Hizbullah’a yönelik davalar açıldı. Hizbullah ana davası 2009 yılında sonuçlandı. 

23 sanıklı duruşmada, aralarında Gümüş’ün de bulunduğu 16 kişiye müebbet hapis cezası verildi.

Gümüş, Tutar ve daha birçok tutuklu Türk Ceza Kanunu'nda yapılan, 'mahkeme kararı olmaksızın tutuklu kalma süresini 10 yıl ile sınırlayan tasarı değişikliği' doğrultusunda, 4 Ocak 2011'de tahliye edildi.

Adli kontrol kapsamında karakola dönmeyen Gümüş hakkında daha sonra tutuklama kararı çıktı, ancak bulunamadı. 

Ardından Hizbullah adına yapılan bir açıklamayla Gümüş’ün, örgütün yeni “rehber”i olduğu ilan edildi.

Gümüş’ün nerede olduğu tam olarak bilinmiyor.

Zaman zaman Hizbullah mensuplarına bazı mesajlar veren Gümüş’ün yeni açıklaması, Doğru Haber gazetesinde yer aldı. 

“Kudüs’ün kurtuluşu için bedel ödemeye hazırız”

Gümüş, Hizbullah’ın kurucu lideri Velioğlu’nun 20. ölüm yıl dönümü ve Hizbullah’ın 40’ncı yılı münasebetiyle bir mesajında, Hizbullah'ın, İslam davasına sahip çıkma ve Müslüman toplumu muhafaza etme inanç ve sorumluluğuyla 1979’da kurulduğunu söyledi.

Pek çok konuya değinen Gümüş, Kudüs’ün kendileri için de kırmızı çizgi olduğunu savundu. 

“Kudüs'ün kurtuluşu için ne gerekiyorsa yapılması hususunda Müslümanlara çağrıda bulunuyoruz" diyen Gümüş, "Biz de 40 yıllık tecrübe, birikim, imkân ve kadrolarımızla Kudüs'ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Bu konuda atılacak hiç bir adımdan geri kalmayacağız, bu uğurda çalışan şahıs, cemaat, örgüt, kurum ve devletlere destek olmayı da bir görev bilmekteyiz” dedi.

Emperyalistleri arkalarına alarak bu coğrafyada hâkimiyet kurmaya çalışanların kan, gözyaşı, acı ve zulümden başka bir şey getirmediğini ileri süren Gümüş, bu güçlere güvenerek hareket edenleri büyük bir gaflet ve ihanetle suçladı.

“Kürtler de Müslüman halklardan bir halktır”

İslam inancına göre kimsenin kimseden üstünlüğü olmadığını vurgulayan Gümüş,” Birinin ötekine üstünlüğü yoktur. Kürtler de Müslüman halklardan bir halktır. Başka halkların sahip olduğu insani ve İslami bütün haklara sahip olmalıdırlar. Etnik aidiyeti ne olursa olsun, her bir Müslüman adil şahitlik bilinciyle davranmalı, kendi kavmi için hak gördüğünü Müslüman Kürt kardeşleri için de hak görmelidir” diye konuştu.

Hizbullah olarak Kürtlerin İslam'dan uzaklaştırılmaması, yabancıların kucağına itilmemesi ve oyunlarına alet edilmemesi için ellerinden gelen tüm çabayı sarf edeceklerini ifade eden Gümüş, "Tüm Müslüman idareci, İslami camia ve şahsiyetlerden bu yönde hareket etmeyi İslami bir sorumluluk olarak bekliyoruz" ifadelerini kullandı. 

The Independentturkish

Editör: Haber Merkezi