Göreve atandığı tarihte ilk yaptığı işin, Bursa’da yerel basının reklam ve ilanlarını neredeyse bir yıl boyunca tırpanlamak olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Panik halindeki Alinur Aktaş, şimdi de kendisini İstanbul medyasının kurtaracağını sanıyor ve kanalları adeta kapı kapı gezerek aslında Bursa medyasına karşı bir haksızlığa daha imza atıyor” dedi.

NEDİR BU İSTANBUL SEVDASI?

“Alinur Aktaş’ın, İstanbul medyası sevdasının yeni olmadığını, Bursa basınını hep küçümsediğini iddia eden İbrahim Erdoğan, “Bursa Büyükşehir Belediyesi adına yalnızca İstanbul basınından toplu gazeteler satın aldırmasının ortaya çıkması bile, Bursa basınına karşı yaptığı büyük haksızlığın belgesi niteliğinde olmuştur. Aynı şekilde Büyükşehir’in düzenlediği ve on hafta süren ‘Medya Okulu’ programlarına, Bursa’daki her biri deneyimli duayen gazetecileri yok sayarak, sürekli İstanbul’dan konuşmacı getirtilip alay-ı vala ile ağırlanması dahi Bursa basınını açıkça aşağılamak anlamına gelmiştir” diye konuştu. Erdoğan şunları söyledi:

“Bilindiği gibi, ciddi kamuoyu araştırma şirketlerinin son aylarda yayınladıkları anketlerde, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın, çok büyük oranda oy kaybına uğradığına ve vatandaş nezdindeki güvenilirliğinin de hızla düşmeye devam ettiğine yönelik analizler yapıldı.

Söz gelimi, Avrasya Araştırma Şirketi’nin Aralık ayı anketinde, 31 Mart 2019 Seçimleri’nde yüzde 49.62 oy oranına sahip olan Alinur Aktaş’ın, bugün seçim olsa alacağı oy oranının ancak yüzde 35.2 olabileceği, tam tamına yüzde 14.42 oranında oy kaybettiği açıklanmıştı.

Bütün bu olumsuz tablonun üzerine, Büyükşehir Belediyesi’nin Rize’ye meydan yapımı için 424 bin TL, Eskişehir Beylikova İlçesi’ne de Millet Bahçesi yapımı için 350 bin TL’yi aşan tutarda malzeme yardımı göndereceğine ilişkin haberler de eklenince, Bursa kamuoyundaki tepkiler adeta zirve yapmıştı.

KESENİN AĞZI, İSTANBUL MEDYASINA HEP AÇIK!

Haklı olarak telaşa kapılan Başkan Alinur Aktaş, şimdilerde, yaşamaya başladığı o panik psikolojisinin de etkisiyle yeni bir algı yaratma çabasına girişti.

Geçtiğimiz hafta soluğu İstanbul’da alan Aktaş, yaygın medyanın sahipleri ve yöneticilerinden randevu talep ederek adeta kapı kapı gezdi ve bir dizi görüşmeler yaparak, haber ve yayın desteği istedi.

İhlas Haber Ajansı, Türkiye Gazetesi, Akit Gazetesi, CNN Türk, Habertürk ve Kanal 24 başta olmak üzere yaptığı görüşmeler sonrasında da art arda programlara çıkarak, kamuoyundaki olumsuz imajını değiştirme gayreti içine girdi.

Aynı şekilde Alinur Aktaş, daha fazla takipçiye ulaşabilmek amacıyla sosyal medya için de kesenin ağzını açtı; facebook ve twitter başta olmak üzere kişisel sayfasındaki paylaşımlarını para karşılığı yayınlandığı anlamına gelen ‘sponsorlu’ olarak yapmaya başladı.

Bu durumda Başkan Alinur Aktaş’ın, yönettiği kente olan sorumluluğu ve Bursalılara saygısı gereğince, şu sorulara cevap vermesi gerekiyor:

BURSALILAR CEVAP BEKLİYOR!

-Yaygın medya kurumları ile yapıldığı iddia edilen haber, program ve yayın anlaşmalarının maddi boyutları nedir?

-CNNTÜRK, HABERTÜRK, KANAL 24, TGRT ve AKİTTV yayınları için herhangi bir ödeme yapılmış mıdır, yapıldıysa tek tek ve toplam rakamlar nedir?

-Yayınlanan programların dışında, bu kurumlarla ayrıca paket reklam ve tanıtım anlaşmaları yapılmış mıdır?

-Facebook, Twitter başta olmak üzere, sosyal medyadaki kişisel sayfalarınız için ödenen ‘sponsorluk’ paralarını cebinizden mi karşıladınız, ki öyle olması gerekir; yoksa Büyükşehir kasasından mı verdirdiniz? Eğer öyleyse, başınızın bir sonraki Sayıştay raporunda derde girmemesi için durumu hemen düzeltmenizi öneririz!

-Gözünüzde büyüttüğünüz İstanbul medyasına olan hayranlığınız sonucu, Bursa’nın ve Bursa basınının yaşadığı maddi kayıplar daha ne kadar sürecek?

-Bursa medyasını küçük görme, yerel medyadaki meslektaşlarımıza tepeden bakma alışkanlığınızın, kamuoyundaki antipatikliğinizi tetikleyen özelliklerinizin başında geldiğini, size uygun bir dille izah edebilen, etrafınızda bir Allah’ın kulu yok mu? Onca maaşlı danışmanınız, bunca görevliniz ne iş yapıyor?

BURSA BASININI, ÇANTADA KEKLİK Mİ GÖRÜYORSUNUZ?

-Boy boy haberlerinizin zaten çıktığı, neredeyse her gün manşetlerinde 9 sütun yer aldığınız Bursa basınınını daha ne kadar, ‘nasılsa çantada keklik’ gibi görmeye devam edeceksiniz?

-Yerel medyaya çok gördüğünüz, bu nedenle olsa gerek, her fırsatta tırpanlamaya çalıştığınız reklam, İlan ve gazete satın alıp dağıtma desteğini, İstanbul medyası söz konusu olunca bol keseden vermeyi, ‘Bursa’ya inadım inat!’ diyerek, bundan böyle de sürdürmeyi düşünüyor musunuz?

-Hatırlayacağınız gibi daha önce de, sadece iktidar yanlısı olarak bilinen medyaya maddi manevi destek verdiğiniz ortaya çıkmıştı. Bursalılar’ın her yıl 584 Bin TL’sini, yalnızca 3 gazeteye dağıtmaya devam ediyor musunuz? Bu kapsamda Sabah Gazetesi’nden her ay 20.100 adet, Türkiye Gazetesi’nden her ay 15.000 adet, Akit Gazetesi’nden de her ay 4.500 adet satın aldırmayı sürdürüyor musunuz? Alıyorsanız da hakkaniyetle, hepsinden alın. Sizin ‘şehr-i emin’ sıfatınızla öncelikli göreviniz, en fazla yerel basını desteklemek değil mi?

‘MEDYA OKULU’NDA DAHİ BURSA’YI YOK SAYDINIZ!

HABERTÜRK Sunucusu Eren Eğilmez’in, “Bursa’da çok güçlü ve gelişmiş bir medya var. Türkiye’ye hitap eden Bursa merkezli genel bir medya yapılanmasına öncülük etmeyi düşünmez misiniz?” sorusuna cevap verirken, “Açıkçası böyle bir öngörümüz olmadı” itirafını yapmaktan hicap duymadınız mı? Mesela siz hiç kendinize, “Sahi, benim yönettiğim şehirde, bir İletişim fakültesi neden yok” diye sormayı akıl etmez misiniz?

-Büyükşehir’in düzenlediği ve on hafta süren ‘Medya Okulu’ programlarına, Bursa’daki her biri deneyimli duayen gazetecileri yok sayarak, sürekli İstanbul’dan konuşmacı getirtip alay-ı vala ile ağırlanmanız dahi, Bursa basınını ve meslektaşlarımızı açıkça aşağılamak değil midir?

İsmail Halis, Ali Artmaz, Fuat Kozluklu, Mehmet Çam, Fatih Selek, Ersin Çelik, Rasih Turanoğlu gibi isimleri bulup buluşturup çağırırken, Bursa basınına emek vermiş en yakınınızdaki onca değeri görmenizi engelleyen, bu küçümseme halleriniz nedir Allah aşkına?

-Hadi son sorumuz da halen kamuoyu tepkisinin sürdüğü gündemdeki konuyla ilgili olsun. Acun Ilıcalı’nın kanalına, milletin ekmek derdine düştüğü pandemi döneminde, adeta vatandaşla dalga geçer gibi MasterChef yemek programı için 375 bin TL ödenmesini sağlamıştınız. Aynı tür veya benzer programlar için de daha başka anlaşmalarınız bulunuyor mu?" şeklinde ifadelere yer verdi.

Editör: Haber Merkezi