Handan Konuşmak İstiyor Handan çok güzel bir kızdı, gören bir kez daha döner bakardı, Allah övmüş de yaratmış derler ya aynı o kıvamda bir güzelliği vardı. On altı yaşındaydı liseye gidiyordu, arkadaşları arasında çok popülerdi, üstelik dersleri de çok iyiydi. 

Anne ve babası öğretmendi, kızları ile gurur duyuyorlardı. Bahar ayında güneşin yüzünü artık hissettirmeye başladığı, insanların içine yasam sevincinin cemre olup düştüğü günlerdi. Bir cumartesi öğleden sonra Handan’ın anne ve babası alışverişe çıkmak istediler. Kızları pazartesi günü sınavı olduğu ve çalışması gerektiğini söyleyerek evde kaldı. Kari koca birbirlerine baktıklarında artık dostluğa dönüşmüş bir sevgiyi ve kendilerine gurur veren bir kız çocuğunu yetiştirmiş olmanın ortak hazzını duyumsuyorlardı. O gün alışveriş biraz uzun surdu. Sene 1970`lerin ortasıydı. 

Eve geldiklerinde insanların damarlarına sevinç pompalayan o güzelim bahar gününe yakışmayan bir sessizlik karşıladı onları. Adam doğru tuvalete girdi. Kadın ayakkabıları portmantodaki yerlerine yerleştirip elindeki eşyaların bir bölümünü salona bıraktıktan sonra Handan'a seslendi ve mutfağa girdi. Mutfakta, buzdolabının üzerinde gördüğü kızıl lekeler içini korku ile doldurdu annenin. 

Kalbi gümbürtü ile atarken bağırmak için açtığı ağzından ses çıkmadı, dizlerinin üzerine yavaşça çöküp, mutfak taşlarının üzerine yığıldı kadın. Ertesi gün ve takip eden günler boyunca gazetelere başlık oldu Handan Cinayeti. 

***

Tüm gazeteler polislerden aldığı bilgileri ön sayfalarına taşımıştı. Handan o cumartesi günü öğleden sonra ebeveyn yatak odasındaki yatakta bekaretini ve hayatını kaybetmişti. Yatağın başucuna düzenli bir şekilde bırakılmış elbise ve iç çamaşırları ile hiç bir boğuşma izinin olmayışına bakarak Handan'ın kendisini öldüren kimseyi tanıdığını düşünüyordu haberleri gazetelere taşıyanlar. 

Sadece sağ el tırnaklarının arasında deri parçaları bulunduğu için kızın son anda kendisini ümitsiz biçimde savunmaya çalıştığı öne sürülmüştü. Katil kızla önce sevişmiş daha sonra mutfaktan aldığı ekmek bıçağını Handan’ın vücuduna otuz küsur kez saplayarak yatağı bir kan gölüne çevirerek kızın hayatını almış, ardından mutfağa gidip bıçağı lavaboya bırakmış, kanlı elleri ile buzdolabını açmış, dolaptaki yemeği çıkarmış ısıtıp mutfaktaki masada karnını doyurmuş. 

***

Yemeğin artan bölümünü dolaba, aldığı yere bırakmış, üzerinde kan izleri bulunan tabağı, çatalı lavabodaki kanlı bıçağın yanına bırakmış, ardından ellerindeki kanı yıkayabildiği kadar yıkayıp mutfaktaki havluyu pembe renge boyayıncaya kadar kurulamış ve sessizce çıkıp gitmişti. Handan cinayeti uzun müddet gazete başlıklarındaki yeri korudu. Ancak ev parmak izi kaynamasına ve ölen kızın tırnaklarında deri parçaları bulunmasına, yatakta katile ait kıl örnekleri tespit edilmesine rağmen katil asla yakalanmadı. Handan'ı öldüren kimse eğer başka bir suç işlemediyse sıradan bir Türk erkeği olarak yaşamını güvenli biçimde sürdürdü. 

Aramızda, bir sokak kapısı arkası kadar yakınımızda gizlendi. Şimdilerde TV kanallarında bir sürü Crime Scene Investigation dizileri yayınlanıyor, ülkemizde her ne kadar çevirileri yapılmıyor olsa da gerçek suç öykülerini araştıran, polisler, görgü tanıkları, benzer suçları işlemiş kimseler, konu ile ilgili araştırmayı yürüten polis ve tıp görevlileri ile yapılmış görüşmeler neticesinde oluşturulan bu kitaplar katillerin nasıl titiz ve bazen yıllar süren araştırmalar sonucunda yakalanabildiğini gösteriyor. Kriminal tıpta bunca gelişmeye rağmen Handan'ı ölüme mahkum eden kimsenin yakalanmayacak olması çok acı.