Ege ve Marmara’yı sallayan, İzmir’de yıkıma sebep olan deprem, acıyı, kahrı da beraberinde getirdi.

Yıkılan binalarda hala kurtarma çalışmaları sürüyor; yakınlarının enkazdan sağ olarak çıkarılmasını bekleyenler için umutlu bekleyiş devam ediyor.

Öte yandan depremi bahane eden bazı ruh hastaları ve troller, yaptıkları paylaşımlarla hakikaten kalpleri yaralıyor.

Başka bir sıkıntı da, çiftçinin feryadını duyamayan, 10 ayda hayvan yemine yüzde 50 zam gelmesini engelleyemeyen, 8 katlı Rıza Bey apartmanı enkazına çıkan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin kurtarma ekibinin yanında görüntü vermesi tepkileri beraberinde getirdi.

Diğer tarafta, İzmir’de yıkılan bazı binalarla ilgili çeşitli iddialar da ortaya atıldı. Giriş katlarında bulunan işyerleri, alan kazanmak için taşıyıcı kolonları kırarak ortadan kaldırıldığı belirtiliyor.

Şu bir gerçek ki, deprem öldürmüyor ama çürük binalar depreme dayanmadığı için göz göre göre bizim insanımız can veriyor!

Bazı deprem bilimcileri yakın zamanda Marmara’da ciddi sarsıntı açıklamaları yaptılar ama felaket önce İzmir Bayraklı’yı sarstı!

Bilim adamları bu sarsıntıların devam edeceğini, ülkemizdeki binaların birçoğunun 6 büyüklüğündeki depreme karşı ayakta duramayacağını vurgulamaları, kapımızdaki tehlikenin boyutlarını ortaya koyuyor.

Yani kaliteli zemin, beton, demir ve liyakatli denetim.

Ama nerede?

İmar affı, kaçak binaya zemin hazırlamıyor mu?

İzmir’de imar izni verilen birçok binanın zemini maalesef içler acısı!

***

Ya Bursa, şehrimizdeki binalar çok mu sağlam?

Son 2 yılda imar izni verilen, kentin ana arterlerindeki dikey binalara bir bakın Allah aşkına.

Sevimsizlik, ruhsuzluk, hepsi bir arada.

En önemlisi, bakalım bunlar depreme dayanıklı mı?

Yoksa en ufak sarsıntıda birçok cana mal mı olacaklar?

Yatay bina diye diye, dikey binalara izin veren, deprem tedbirlerini sonuna kadar takip etmeyen her türlü kurum ve kuruluşlar, özellikle Belediyeler bizlerin aklıyla adeta alay ediyor!

İlla İzmir ve diğer deprem bölgelerindeki acıları mı yaşayalım!

Türkiye’nin deprem gerçeği bilindiği halde kolaycılığın etrafında top çevirmek, çok para kazanmayı seçen bir yolda yürüyenlere kol kanat açmak, aidiyet duygusunun duvara tosladığının göstergesidir.

Son olarak.

Çevre ve Şehircilik  eski Bakanı Mehmet Özhaseki'nin cicili bicili sözünü hatırlatmak istiyorum, "Deprem, adam öldürmüyor. İnsanı öldüren kötü yapılar, kendi yaptıklarımız. Niye deprem geldiğinde Japonya'nın bir kentindeki insan evinde rahat sırtüstü yatıyor, hiç aldırış etmiyor da bu ülkede insanların tepesine yıkılıyor, insanlar ölüyor ki? Demek ki biz işimizi zamanında hakkıyla yapmadık" demişti.

Özhaseki sadece soru soruyor, oysa kendisi ve mevcut bakan hesap verme makamındalar ama hala bizlerin aklıyla alay etmeye devam ediyorlar.