İlginç bir başlıkla sizlere merhaba demek istedim.

Bu benim ilk köşe yazım, biraz da heyecanlıyım ama bir o kadar da istekli ve arzulu.

Nihayetinde insanız; doğuyor, yaşıyor ve ölüyoruz.

Doğduğumuzda bir takım şeyleri seçemiyor olabiliriz; mesela annemizi babamızı.

Ya da memleketimizi.

Sizi bilmiyorum ama bana fırsat verselerdi belki de memleketimi seçmek isterdim. Şimdiden bir kaç kişinin kulağımı çekip, o zaman bu ülkeden çek git dediğini duyar gibiyim; o da sizin düşünceniz saygı duyarım.

Belki de bu istek ve arzu yazımın da başlığında olduğu gibi kimsenin kulu olmamak isteyişimdendir. Ya da insanların gözüme baka baka yalan konuşmaları, yanlış olduğunu bile bile doğru demeleri, göz göre göre hak yemeleri beni bu düşünceye iten sebeplerden bir kaç tanesi.

***

İnsanlığın ne duruma geldiğini yaşıyor ve görüyoruz. Hayatın ne derece zorlaştığını, yaşamak için, ailesinin geçimini sağlamak için nasıl yalakalık yapıldığını, nasıl yalan konuşulduğunu, nasıl hırsızlık yapıldığını görüyoruz.

Allah aşkına siz söyleyin, hiç birilerine yaranacağım diye yalan konuşan bir çocuk gördünüz mü?

Veya arkadaşının hakkını yiyen, hırsızlık yapanı göremezsiniz. Çünkü çocukken yaşadığımız ve yaptığımız her şey masumca ve çok saf temiz duygulardı. Hatta bazen çocuk olmayı özledim deriz. Fakirdik belki ayakkabımız yoktu, oyuncağımız varsın olmasın ama mutluyduk.

Yaptığımız her davranış çok temiz ve saf duygularla oluyordu. Bir dilim ekmek varsa onu ortadan bölüp arkadaşımıza verirdik. Peki, nasıl geldik biz bu duruma?

Yazımın da başlığında belirttiğim gibi birilerinin kulu olmaktan geldik.

Aman bana iyi desinler diye yalan konuşmalar, aman o fazla kazanmasın ben daha çok kazanayım diye birilerine yaranmaya çalışanlar, eğer arkadaşınız sizden daha becerikli ise ayağını kaydırmalar, yanlış varsa dahi eğer bir çıkarınız varsa göz ardı etmeler…

Bunun sonu gelmez, o yüzden işin içinden çıkılmayacak bir hal almadan burada susayım. Dilimden olmadık bir cümle çıkar, Allah korusun ilk yazımda pencereden bakmayalım.

***

İşin şakası bir yana, kul oluyoruz kulluk yapıyoruz. Bazen bilerek isteyerek, bazen ise istemeyerek. Kimse istemezdi böyle olmak, böyle yaşamak ama sistem var ya ah o sistem bizi bu hale getirdi.

Neyse, sizlere merhaba derken kafanızı şişirmek istemiyorum. Koltuğumda otururken yanımda güzel bir müzik çalıyor onu da söylemeden geçiremeyeceğim. Rahmetli barış abimiz çok güzel söylüyor,

Alnı açık, gözü toklar buyursunlar başköşeye

Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye

Nefsine hakim olursan kurulursun tahtına

Çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına

Kalın sağlıcakla…