Kurban Bayramı, Müslümanlar tarafından Hicrî takvime göre Zilhicce ayının 10. gününden itibaren dört gün boyunca kutlanan bir dini bayram. Sözlükte "yaklaşmak, Allah'a yakınlık sağlamaya vesile olan şey" anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, "ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan" demektir.

Bu bilgileri her bir Müslüman bilmektedir. Allah’a yaklaşmak olan kurbanın anlamını maalesef bazı davranışlarımızla yitirdik. Öyle eziyet ettik ki hayvanlara özünde bu bayrama karşı çıkan din düşmanlarına malzeme verdik. Ne mi yaptık, derelerden kurban kanları aktı, kurbanlık hayvan kesim alanına tek ayağından iş makinesine asarak götürüldü...

Sokak hayvanları aç kalmasın diye çöp kenarına bir kap su bir kap yemek bırakanları kokuyor etraf diye azarlayanlar kurbanlarının sakatatlarını uluorta yere attı. Büyüklerimiz kurban artığını köpeğe vermek iyi değil diyorlardı.

Nedeni de şu; kurbana olan saygıdan dolayı bir kurbanın kemiğini rastgele atamazsın çünkü sen onu Allah’a yakınlaşmak için kestin. Buraya kadar anlatmak istediğim kurbana yapılan eziyetti. Şimdi de insanlar yapılan eziyetten biraz bahsetmek istiyorum. Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban etinin üçe bölünüp, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir. Bazıları kurbanın taksiratını fakir fukaraya göre değil de yiyeceği kısımlara göre ayırıyor; kıymalık, köftelik, yemeklik gibi...

***

Esnaf bir ailenin çocuğu olduğum için şahit olduğum bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. İş yeri komşumuz buzdolabınızda yer var mı kestiğimiz kurbanlığın eti vardı da onu koyabilir misiniz demişti. Bir gün Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) evinde “kurban” kesmiş... Parçalama işlemi bittikten sonra, Efendimiz (sav) evden ayrılmış...Hz. Aişe validemiz de, kurban etinin hemen hemen hepsini de ihtiyaç sahiplerine dağıtmış... Elinde sadece “kürek kemiği” kalmış. Hazreti Peygamber eve gelince sormuş “Aişe validemiz”e; “Ya Aişe, Kurban’ı ne yaptın, ondan geriye ne kaldı?” Aişe validemiz cevap vermiş; “Kalan, bir kürek kemiğidir. ”Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) gayet mutlu bir ifade ile şu karşılığı vermiş;“Desene kürek kemiği dışında hepsi bizim oldu.

Böyle düşünen bir peygamberin ümmeti bugünlerde et stoku yapıyor. Gerçekten çok yazık bize çok... Allah’ın bizim kurbanları kesmemize hiç ihtiyacı yok. Bizim bu vazifeyi bir ibadet olarak algılamamız lazım. Bu bayramı et bayramı değil de kurban bayramı olarak idrak etmemiz gerekiyor. Yoksa inanın bu ibadet yerine geçmez. Ancak nefsimize zulüm ederiz. Umulur ki bundan sonraki kurban bayramlarını gerçek anlamda idrak ederiz