Mektup odaklı araştırma yaparken Timur’un Yıldırım Bayezid’in mektupları, Fatih’in sarayda beraber büyüdüğü çocukluk arkadaşı. Romanya Prensi Kazıklı Voyvodo’ya yazdığı ve gönderdiği mektuplar ve 4 Mart 1876 da İtalya’nın kurucusu ve kahramanı Garibaldi’nin balkan ülkelerine yazdığı, özellikle Makedonlara hitaben “insanca, onurluca yaşamak istiyorsanız Türkleri Bursa’ya kadar sürmeliyiz.” Temalı yazdığı mektup, adeta Osmanlının dirhem dirhem yok edilmesine giden sürecin miladı oldu.

Bosna Hersekten başlayan ve Bursa’ya kadar uzanan 2100 kilometrelik hattın günümüzde 3/4 ü gerçekleşmiş diyen kitap beni birden içine çekti. Öyle ya kitabın adı da çok iddialı. OSMANLI’NIN GİZLENEN İŞGALİ 1909.

Yanılmıyorsam Yusuf Kaplan’dan dinlemiştim. “Toplumları cahil bırakmak ve kolay yönetmek için en ideal algı aracı uydurulan tarihtir” sözü beynime çakıldı.

Ama bu okumalarda özellikle tarihimizi anlamaya çalışırken, 2.bayezid dönemi 1485’de Avrupalı tüccarların gelip de ‘hünkarım, matbaa denilen bir şey çıktı, bunu getirelim, bilgiyi çoğaltan’ bir şey teklifine 2. Bayezid’in ulemaya soralım cevabı üzerine matbaa Osmanlıya giremez.

***

Daha vahimi 2. Bayezid’in oğlu Yavuz Sultan Selim’in hilafeti almasıyla GAVUR İCADI ! Diye nitelenen matbaa 300 yıl İslam coğrafyasına giremedi. Bunun bedeli yani bilgiye ulaşamamanın acı bedeli günümüzde çok yıkıcı sonuçlar ortaya çıkartmaya devam ediyor.

1876 ya dönersek matbaayla bilginin her türlüsüne ulaşmış, rönesansı geçirmiş batılı güçler bu bilgileri değerlendirip, 100-150 yıllık projelerini oluşturup emperyal emellerini gerçekleştirmek için harekete geçerler.

Onun için bu mektup milad olarak kabul ediliyor. Tabi bilgi derken 19. ve 20. Yüz yılların en güçlü,en etkin silahı PETROL olarak belirlenir. Yani petrolü ele geçiren dünyayı yönetir gerçeği karşımıza çıkıyor.

***

Dünya’daki petrolün %70’inin Osmanlı coğrafyasında olduğunu gören bugünün G-8’i diye nitelendirebileceğimiz ülkeleri tek hedef olarak Osmanlı’nın parçalanmasını ve yok edilmesini proje olarak kabul ettiler.

Bunun için adım adım programlarını uyguladılar. Yazar çok iddialı olan bu kitabında bu emperyal güçlerin (burası çok önemli) yazılı basını şifrelerle kullanıp, günümüzün NETWORK ağını kurarak Osmanlı’ya karşı birbirileri ile müthiş bir koordinasyon sağladıklarını söylemekte ve bunu kitabında çözümlemelerle anlatmakta.

Örneğin jöntürkler hareketi diye bildiğimiz ittihad ve terakki cemiyetinin çekirdeğini oluşturan kadroları bile kullanıp hedefe yürümüşler. Hele yazar 31 Mart vakasını bahane edip Selanik ordusu diye adlandırılan 3. Orduyu İtalyan Garibaldi’nin yönetiminde İstanbul’a göndermekle kalmayıp yine Garibaldi’nin 7 bin İtalyan askeri, 19 gemi, 500 top gücü ile adeta Yıldız Sarayını Kuşatmışlar(gazete haberleri ile belgeli). Takibinde de Abdulhamid Han’ı tahttan indirip asıl amaçları olan PETROLE ÇÖKME operasyonunu başarmış oluyorlar.

***

Yazar tahminlerimizin çok ötesinde belgeler sunuyor. Hele 27 nisan 1909 da Abdulhamid Han’ın hal edilip, ceza olarak Selanik’e gönderilmesinden 2-3 gün sonra Abdulhamid Han’ın Dünya var oldukça imparatorluğa ait olacak olan petrol alanlarını korumak için çıkardığı kanunları değiştirip İttihat ve Terakkicilerin kendi uhtelerine aldıklarını akıcı bir şekilde anlatmakta.

Okuduğum kitaplar içinde en şok edici ve derinlemesine, tekrar tekrar analiz edilmesi gereken bir kitap olarak hafızama yerleşti.

Kısacası, yanlıştan ve algılardan kurtulmanın tek yolu, okumaktan geçiyor.