Sağımız, solumuz kısacası her yanımız dağınık.

Neyi tutsan, neye baksan, kiminle konuşsan aynı mülahazalar.

Dertlerimiz aynı; samimiyetsizlik, liyakatsizlik, say say bitmiyor işte.

Bir eğitimci düşünün, hani el üstünde tutulması gerekiyor denilen, başımızın üzerinde yeri var şeklinde süslü cümleler kurulan insanlar…

Artık çocuklarımıza eğitim vermekten çekinir hale geldiler.

Yaramazlık yapan, disiplini bozan öğrencisini cezalandırmayan, kulağını çekemeyen öğretmenler var günümüzde.

Her Allah’ın günü şımarık öğrencilerin, patavatsız velileri yüzünden strese giriyorlar.

İşte sürekli değişen eğitim sistemi, pervasız, saygısız gençlik;şimdi tepe tepe kullanın.

Ayağımızın altından kayan toprağın farkına varamayan bir toplum.

Hafta sonu, Eğitim- Bir- Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Bursa’daydı.

Acı konuştu.

Yazboz tahtasına dönen, sözde eğitimden bahsetti.

Sözü, bağışlara getirdi.

Neresinden tutsanız çatırdayan, patırdayan eğitim sistemi okul idarecilerine bütçe vermeyi akıl etmiyor ama kamuoyuna da bağış alan okullar varsa, bize gammazlayın demeyi de ihmal etmiyor.

Sürekli tribünlere oynayan bir sistem,  çocukların geleceğini düşünmekten ziyade nasıl iktidarda kalırım şeklinde bir kafa! 

***

Bakın, neresinden tutsanız elinizde kalan, sözde Milli Eğitimle ilgili ne diyor Ali Yalçın:

‘Okulların temizlik, güvenlik, kırtasiye, bakım-onarım, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak, eğitimcileri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas işlerine yoğunlaşmalarına imkân sağlayacak okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmesi gerekiyor.’

Bu işler…

Sadece kitap veriyoruz, velileri masraftan kurtardık sloganlarıyla olmuyor.

Hiç,okulun zorunlu harcamaları için gözlerini kapayan bir sistem olur mu?

Bizde oluyor işte.

Sonra…

Bir türlü dikiş tutmayınca, iki senede bir değiştir gitsin!

Kafalar değişmediği sürece başarı gelmez.

Öğretmenin işi eğitim verdiği okulda bağış toplamak, sonra suçlanmak olmamalı.

Öğretmenin işi eğitim olmalı.

Öğrencilerine bilimi, geleceği, pratiği, adam olmayı öğretecek akılla hareket etmeliler.

Yani…

Okulları; okul-veli iş birliğini zedeleyen, yönetici/öğretmen ile velileri karşı karşıya getiren, yöneticileri mağdur eden, adaletsiz uygulamalara ve mağduriyetlere fırsat veren bütçesizlik sorunundan kurtarmalısınız, Kamiller!

***

ERDOĞAN’IN KORUMALARINDAN MİLLETVEKİLLERİ ŞİKÂYETÇİ

AK Partili Milletvekilleri…

Özellikle dışarıdan atanan bakanlarla görüşemediklerini sürekli dile getiriyorlardı.

Dertlerini bakanlara anlatamadıklarını, çözüm odaklı çalışamadıklarını söylüyorlardı.

Buna benzer hadiseler Cumhurbaşkanı korumaları içinde geçerli.

Yıllardır, Erdoğan’ın korumalarının itip, kakmasından teşkilat mensupları rahatsızlıklarını dile getiriyorlar, “eğer adamımız yoksa Reis’in yanına yaklaşamıyoruz” diyorlar.

İsmi bende saklı bir parlamenter, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın korumalarının, “ben milletvekiliyim” demesine rağmen ciddiye almadıklarını, surat astıklarını, güç gösterisinde bulunduklarını söyledi.

Ben de çözüm olarak kendisine, “yeter artık, bu koruma terörüne son verilsin” haykırışını tavsiye ettim.

Vekil güldü, sonra sustu.

****

BİR SÖZ 

Eğitim geleceğe yönelik bir pasaporttur; yarın, bugünü hazırlayanlara aittir.

Malcolm X