1951 yılı...

ABD Başkanı Harry Truman, 2.Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesi'ndeki Müttefik kuvvetlerini komuta eden efsanevi General Douglas MacArthur'u sansasyonel bir kararla görevden alır...

Sebep MacArthur'un Pasifik Cephesi'ndeki savaşın geleceğine ilişkin ABD Hükümetiyle ters düşmesidir...ABD Başkanı Truman aldığı kararla başkanlık makamının saygınlığını korumayı amaçlamaktadır..

Lakin hadiseler beklediği gibi gitmez...ABD halkı çok sevdikleri generallerinin alınmasına büyük tepki gösterir...Her yerde çok sayıda gösteriler yapılır...

Truman, bütün bu tepkilere müthiş bir stratejiyle yaklaşır... Öncelikle her konuşmasında MacArthur'dan büyük bir saygı ve övgüyle bahseder... Bununla birlikte Kerr adındaki Demokrat Partili senatör arkadaşıyla gizlice anlaşır ve anlaşma kapsamında Kerr, Truman'ı savunan, MacArthur'u eleştiren bir konuşma yapar.  Truman ise, Kerr'e efsanevi general ile ilgili sözlerinden ötürü çok sert tepki gösterir...

Vee şimdi sıkı durun....

Truman'ın kendisi ile ilgili sert eleştirilere yönelik en önemli hamlesi ise MacArthur'un kongrede konuşma yapması şeklinde olur...O güne kadar bir generalin kongrede konuşma yapması görülmüş duyulmuş şey değildir...Bu öneriye karşı çıkanlar olsa öneri eninde sonunda kabul edilir...

General MacArthur'u konuşmasını yapmak üzere geldiği Newyork'ta tam 7.5 milyon kişi karşılar... Komutan kürsüye çıkar ve oldukça duygusal bir konuşma yapar...

Truman'ın MacArthur'un görevden alınması sonrasında çiğ gibi büyüyen tepkilere yönelik stratejisi meyvelerini verir ve ABD halkının tepkisi her geçen gün azalarak yerini sükunete bırakır...

Truman süreci çok iyi yöneterek tarihe geçer...

Bİ DİRHEM BİR FIKRA

Timur, bir gün fillerinden birini Nasrettin Hoca’nın köyüne gönderir. File iyi bakılmasını emreder.
Fil, köylülerin tarla ve bahçelerine girer. Her şeyi yiyip bitirir. Köylüler ne yapacaklarını şaşırırlar.
– Bu koca fil yüzünden her şeyimiz mahvoldu. Ne yapsak da ondan kurtulsak, diye düşünmeye başlarlar.
Sonunda kalkıp Hoca’nın yanına giderler. – Hoca’m ne olur bize yardım et. Timur , seni sever. Sözüne değer verir.
Bizimle beraber gelirsen ona rica ederiz. Fili köyümüzden götürmelerini isteriz, diyerek Hoca’yı ikna ederler.
Hep birlikte yola çıkarlar. Ama tam Timur’un bulunduğu yere yaklaşınca,
– Hoca, biz vazgeçtik. Sen bu işi tek başına yap, derler.
Hoca’yı tek başına bırakıp köylerine geri dönerler. 
Nasrettin Hoca köylülere çok kızar. Timur’un yanına gider.
Timur onu görünce çok şaşırır.
– Hoş geldin Nasrettin Hoca. Ne oldu, yoksa filime bir şey mi oldu, diye sorar.
Nasrettin Hoca cevap verir.
– Hükümdarım. Gönderdiğiniz fil çok iyi. köylüler de onu çok seviyor. Ama zavallıcık çok yanlız.
Bize bir fil daha gönderir misiniz?

BİR YAZAR BİR SÖZ

Alçak gönüllü olmak bilginin süsüdür. Peyami Safa

TARİHTEN SAYFALAR

Osmanlı Donanması İnebahtı Deniz Savaşı'nda yenilince Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa,
Venedik elçisine şu sözleri söyler:

"Siz İnebahtı'da donanmamızı bozmakla sadece sakalımızı traş ettiniz.

Ama biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik. Sakal yeniden çıkar; lakin kesilen bir kolun yeniden yerine gelmesi mümkün değildir."