Düşünsenize öyle bir virüs olsun ki, sadece kötülere, bulaşsın!

Sadece kötülere de değil…

Mesela, siyasetçilere sirayet etsin…

Siyasetçilerle birlikte hukukçulara da bulaşacak bir virüs olmalı bu…

Elbette gazetecileri etkisine alabilmeli, askerleri de…

(Askerleri derken kimse yanlış algılamasın, er ya da erat değili mesleki anlamda asker)

Bunlar da değil sadece, kapitalistlere ve kominstlere bulaşmalı, her türlü gerici yobazlara, paradan başka bir derdi olamayan, bencillere de bulaşmalı…

Ama onları süründürecek ya da öldürecek bir virüs de olmamalı, direkt vicdanlarına yerleşsin, tüm kötüler iyi olsun, yaptıklarından utansınlar, vicdan azabı çekmeye başlasınlar, yedikleri her haram lokma boğazlarına düğümlensin.

Adı da iyilik olsun bu virüsün.

Her virüs kötü olacak değil ya…

Korona da kendisi için değil, insanlar için kötü…

Yoksa bize bulaşmasa, hasta etmese bizi, bize ne, “bana bulaşmayan virüs bin yaşasın” derdik…

Daha önce de değinmiştim bu konuya. Covid-19 da canli bir mikro organizma ve var olmak için mücadele diyor. Yaşayabildeği tek yer insan bedeni… Hayatta kalmak istiyor, direniyor, direnirken de insanı hasta ediyor, sonra da öldürüyor!

Tıpkı insan virüsü gibi değil mi?

Biz de yerleştiğimiz dünya gezegeninde yaşamaya, var olmaya çalışıyor, bunu yaparken de dünyanın doğasını perişan ediyoruz, yani hasta ediyoruz!

Oysa dünyayı kirletip hasta etmeden de var olup gül gibi doğada yaşayabiliriz. Ama ne yapıyoruz, doğayı kirletip dünyayı hasta ediyoruz. Dünya hasta olup ölürse biz de geberip gideceğiz.

Covid-19 da bizi hasta edip öldürecek, biz ölünce o da yok olacak. Varlığını sürdürebilmesi için yeni bedenler, yani yeni dünyalar bulması gerek. Korona için her beden yeni bir gezegen…

Peki ya insan denen virüs için başka beden, yani başka gezegen var mı?

Korona Covid-19 için insandan bol ne var, bunu dert etmesi gerekmiyor.

Oysa biz düşünebiliyor, düşünebildiğimiz halde dünyayı hasta etmeye devam ediyoruz. Dünya ölürse insanlığın da öleceğini kestiremiyoruz.

Küçücük bir mikrop, koskoca süper güçleri dize getirmiş vaziyette. Silahlara harcanan onca milyar dolarlar, balistilk fizeler, nükleer başlıklı roketler, bombalar, mikroskopik bir organizma karşısında çaresiz. İşe yaramıyor.

Kapitalizm çökecek beklide, bu pandemiden sonra belki yepyeni bir dünya düzeni gelecek de zalimlerin egemenliği son bulacak mı?

Korona/Covid-19 mutasyon geçirip acaba iyilik virüsü haline gelir mi?

Elbette mümkün değil. Zira kötülük bir karakter, kişilik meselesi, beslendiği tek kaynak cehalet ve cahiller…

Cehaletin de tek bir tedavi yöntemi var o da eğitim…

Hem ne demişti Ak Parti eski bakanlarından Taner Yıldız, “Eğitim düzeyi artıkça bizim oylarımız düşüyor”

Şimdi normalde bir devlet bu durmda ne yapması lazım, eğitim kalitesini artırması lazım değil mi?

Ama iktidar partisi, sadece mevcut iktidar da değil, 1950’li yıllardan başlayarak, gelmiş geçmiş, neredeyse tüm sağ ve muhafazakar siyasi iktidarlar eğitime yatırım yapmadı. Cehaletten beslendi. Ak Parti de, tıpkı sn Taner Yıldız’ın dediği gibi, varlığını cahillerin ferasetine borçlu. Toplumda cehalet artıkça mevcut iktidarın ömrü de bu kadar uzun oldu ve beklide uzamaya devam edecek.

Cehalet kötülüğü doğuracak, en kötüsü de örgütlü cehaletin daha da yükselip güçlenmesine neden olacak!

Tüm uyarılara rağmen, salgının ne kadar tehlikeli olduğu her alanda ifade edilmesine rağmen insanlar, “inadına” dışarılarda gezip tozmaya devam ediyorsa, cehaletin kutsanması yüzündendir…

Elbette bu sadece Türkiye için geçerli değil, AB üyesi İtalya’da da durum farksız. Korona salgının en çok etkilediği ülkelerden olan İtalya’da bir belediye başkanının nasıl isyan ettiğini görmüşsünüzdür sosyal medyada!

Bizi, şimdilik bizim derdimiz yanışlarımız ilgilendiriyor. Okullar kapalı ve eğitime EBA üzerinden devam edilecek. Peki onlar ders arasında ne yayınlıyorlar?

Normalde eğitici filmler yayınlamalı, el yüz yıkama ve nasıl önlem alınması gerektiği gibi videolar değil mi?

Ne gezer? Ders aralarında yayınladıkları animsayon film Adnan Menderes’in asılma videosu…

Dedim ya kötülüğü tedavi etmek zor belki iyilik virüsü olsa, vicdana gelirler diyecem ama…

Neyse, nüşümcü, gecenin dördünde müşteri bekleyen bir taksici ve paydos eden bir kokreççi karşıma çıktı…

Siz siz olun, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın… Çünkü Korona/Covid-19'un şakası yok. Eğer bu savaşı kazanmak istiyorsak uyarıları kulak arkası etmeyelim...

Yazının videosunu izlemek için tıklayınız