Bu memlekette çeşit çeşit delil karatmalar oldu, oluyor!

İnsanlar kireç kuyusuna atıldı, kaynatıldı.

Asit kuyularında eritildiler. 

Kurşuna dizildiler.

Asıldılar.

Hapislerde çürütüldüler.

Kocaeli Sakarya aksında işlenen faili meçhul cinayetler hala hafızalardaki tazeliğini koruyor.

Domuz bağı yapıldıktan sonra enselerine sıkılan kurşunla hayatlarını kaybedenler de aynı şekilde.

İşkenceyle öldürüldükten sonra cesetlerine ulaşılamayanların sayısı ise belli değil.

İçtimada, esas duruşu bozuk diye er ve erbaşın kaval kemiğine tekme atan omurgasızları nasıl unutalım.

Hayalarına piknik tüpü bağlananları.

Parmaklarına toplu iğne başı sokulanları.

Say say bitmiyor, umutlar artacağına, acılar gittikçe katlanıyor.

***

Uzun süredir devam eden ve kamuoyunda Pınar Gültekin davası olarak bilen vahşi cinayetle ilgi mahkeme kararını verdi.

Gültekin'i öldüren Cemal Metin Avcı ile kardeşi, annesi, babası, boşandığı eşi ve ortağı hakim karşısına çıktı. 13'üncü duruşma Muğla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada karar açıklandı. Mahkeme Cemal Metin Avcı'nın ağırlaştırılmış müebbet hapsine karar verdi. Avcı'ya verilen müebbet hapis cezası haksız tahrik indirimi ile 23 yıla indi.

Tabi bu kararı, kamuoyu vicdanına sığdıramadı.

Nasıl sığdırsın ki!

Pınar Gültekin’i varilin içinde yakmak, tasarlamaya, planlamaya girmiyor.

Ellerinin bağlanması da,

Canavarca his kabul edilmiyor.

Yaşarken “Pınar”ı kurutulan, yok edilen kadını diri diri yakmanın, küllenmiş cesedinin üzerine beton dökmenin cezası 23 seneymiş.

Seneler geçiyor ama acılar hep aynı acı!

AK Parti’yi iktidara getiren en önemli sebep, başörtüsünü inancından dolayı başına örtenlerin okul kapılarından geri çevrilmesi, aşağılanması,küçümsenmesi ve asker olan evladının yemin törenini tel örgülerin arkasında gözyaşlarıyla izleyen annelerin feryadıydı.

25 yıl önceki hukuksuzluklara, adaletsizliğe gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, “Adalet benim kaynanamın ismi” diyerek tepki gösteriyordu.

Şimdi ise,

Ankara’nın ortasında bir polis amiri gözündeki kara gözlüklerle, parmağını sallayarak, insan hakları savunucusu, inancından dolayı zulme uğrayanları, ezilenleri savunmuş, ömrünü faşist ve katakullecilerle mücadeleye adamış, 5 yıla yakın AK Parti’de vekillik yapmış, şimdi DEVA Partisi’nde siyaset yapan milletvekili Mustafa Yeneroğlu’na “ Sus lan, ahlaksız, adam gibi konuş, haddini bileceksin, senin gibi tiplere ne olacağı belli” diyebiliyor.

Çok büyük emekler verenlerin sırtında yükselen bir iktidar döneminde, vicdanlar yaralanıyor, tamiri çok zor hasarlar ortaya çıkıyor.

Aslında,

Hz. Musa’nın Tur-i Sina dağında Yaratıcıyla konuşmasına inanmayan kavmi için söylediği şu sözler her şeyi özetliyor:

"Ey Rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce de helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri günah yüzünden bizi helâk mi edeceksin?" A'râf, 155.