Her yanımız kıyılıyor, zarar görüyor; adeta çürümüşlük ablukası altındayız. Vicdanını satılığa çıkaranların sayısında inanılmaz bir artış var.

Savunmasız kadınlar öldürülüyor, yaşlı insanlar evlerinde darp ediliyor, değerleri eşyaları çalınıyor.

Hayvanlara işkence yapılıyor. Hırsızlık arttı, yolsuzluk desen amuda kalktı!

Yaşanan bu utanmazlık zincirini görüp, çiçek, böcek açıklamaları yapanları da ibretle takip ediyoruz.

Örnek verecek olursak, siz hiç şehirleri betonlaştıran belediyelere karşı tek bir cümle söz söyleyen Diyanet’in namaz kıldıran görevlilerine rastladınız mı?

Mesela, geçenlerde Türk Diyanet Vakıf- Sen Bursa Şube Başkanı Hilmi Şanlı kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün İmam hatip öğrencilerini hor gören açıklamasına tepki göstermişti.

Pek Şanlı fani, Cübbeli Ahmet topuna kafa uzatmayı becerirken, 2019 yılında bir AVM’de bulunan işyerinin soyunma kabininde kadınların çıplak görüntülerini çeken Mehmet Zait Kotku Cami’nin tutuklanan Müezzini Yakup Çerkez’le ilgili tek bir cümle söyleyememesi ayakta alkışlanmıştı!

Ayrıca, Kiremitçi Sinan Bey Camii etrafında çevre düzenlemesi adı altında ağaçların kesildiğini bilen, gören, duyan otobüs duraklarındaki reklam tabelaları bile kendisinden daha şuurlu olduğunu tahmin ettiğimiz imam için de kıyama geçemedi!

Sadece bu mu Şehreküstü Camii helalarındaki akçeli işlerle ilgili de soru soramadı!

İşi parayla namaz kıldırmak olan, daha önce Tuna Cami’nde görevliyken kafalarda soru işaretleriyle bu ibadethanedeki görevinden uzaklaştırıldığı iddia edilen Lütfü Taşçı’yla ilgili de kamuoyunu aydınlatma gereği duymadı Diyanet’in pek Şanlı’sı!

***

Bu hatırlatmaların ardından,

Gelelim gözyaşları kurumayan, sobaya atıldığında dahi kütükleri yanmayan Gazeteciler Camii avlusunda kesilen ıhlamur ve diğer ağaçlara…

Evet, evet kesilen ağaçlardan söz ediyoruz, Kamil!

Eline tutuşturulan hazır hutbe ile minbere çıkan, üst satırda ismini zikrettiğim ibadethanenin namaz kıldırma memuru imam, Hz. Peygamber’in “Kıyametin kopacağını bilseniz fidan dikiniz” emrini hiçe sayıp, umursamaz bir tavırla, görev yaptığı caminin avlusunda bulunan ağaçların kesilmesine göz yumdu.

Neden biliyor musunuz?

O güzelim bahçeye çay ocağı zımbırtısı yapmak için.

Yunuseli Toki Gazeteciler Sitesi’nin hemen yanındaki koruluk içinde bulunan Gazeteciler Cami’nin etrafını, imam söylenenlere göre duvarla çevirmiş. Bunun için de müftülükten izin alınmış.

Sebebine gelince, bu alanda alkol başta olmak üzere uyuşturucu kullananların ibadethanenin alanına girmelerinin engellenmesiymiş.

Buraya kadar her şey normal!

Yahu imam efendi! Sen nasıl olur da, cami avlusu içinde bulunan ağaçları kestirirsin veya kesilmesine izin verirsin.

Sende hiç Allah korkusu yok mu?

Kuldan utanmaz mısın?

Eve gittiğinde, çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın?

Ağustos ayında Akdeniz ve Ege’de yanan ormanlarla ilgili senin ve senin gibilerin eline Diyanet, ‘akciğerlerimiz yandı’ hutbesi tutuşturmadı mı?

Allah’ın dinini yaymak, en güzel şekilde anlatmakla görevli biri, hiç sebepsiz veya basit şeyler için ağaç keser mi?

İmam efendi,

Vicdanın seni yalnız bırakacağını mı sandın?

Teneşire, musallaya yatmayacak mısın?

Mezarının etrafındaki ağaçlar bile senden şikayetçi olacaklarını biliyorsun, değil mi?

Bak ağaçları katlettiren imam efendi,

Bundan 3 yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan fidan kampanyası başlattı. Yurdun 4 bir tarafında gönüllüler, çocuklar, öğrenciler fidanları toprakla buluşturuyor; sen ise hazır büyümüş, serpilmiş çınar, ıhlamur ağaçlarını katledilmesine göz yumuyorsun.

Buradan Bursa Valisi Yakup Canbolat’a, Osmangazi Kaymakamına ve İl Müftüsü İzani Turan’a seslenmek istiyorum; Hz. Peygamber’in emirlerini cemaate söyleyip, kendisi uygulamayan, Fatih Sultan Mehmet’in kemiklerini sızlatan Gazeteciler Cami imamı Kayaaslan’ın yaptıkları yanına kar kalmamalı.

Çocuklara, gençlere, mahalleliye örnek olması gereken imamın, hayallerimizi yıkmaya, ağaçlarımızı kesmeye, kestirmeye hakkı yok.

Bitirirken 25 dönümlük Yunuseli ve Güneştepe semtlerini de çevreleyen koruluk alan içindeki ağaçlar, bölgede yaşayanların nefes almasıyla birlikte Bursa’ya değer katıyor.

İddia o ki, bazıları bu koruluğu da bozup, kesip beton binalarla doldurmak istiyormuş.

Buna asla izin verilmemeli; aklı, fikri apartman yapmak olan ve rant peşinde koşanlara müsaade edilmemeli.