Gri pasaportla insan kaçakçılığı skandalı büyüyor.

29 Haziran 2019 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurt dışına gitmeye hazırlanırken yakalanan bir şahıs, Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği görevlilerince gözaltına alındıktan sonra verdiği ifadede, olayın birçok boyutunu ortaya koydu.

İnsan kaçakçılığı faaliyetlerini gerçekleştirmek ve bu faaliyetleri hukuka uygunmuş gibi göstermek için failler, belediyeler üzerinden dernekler kurmuş. Kaçırılmak istenen kişiler bu derneklere üye yapıldıktan sonra Almanya’ya gezi düzenlemek için belediyeden bu kişilere izin talebinde bulunulmuş.

Sonrası malum,

İzinli kaçakçılık…

***

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında, belediyeler eliyle insan kaçakçılığının geldiği son duruma açıklık getirdi.

19 il, toplamda 27 belediyede soruşturma sürdüğünü, grileşerek ortadan kaybolanların sayısının 804 olduğunu söyledi.

Bu işin içinde Bursa Büyükşehir de var.

Yani ahbap çavuş ilişkileri.

Tabi, bu utanç verici hadiseyi patates ve soğana bağlanmaması, unutturulmaması için…

İYİ Parti vip konforla yurt dışına tüyenlere köprü olan, yardım yataklık yapanların peşini bırakmıyor.

Zaten muhalefetin görevi, etliye sütlüye dokunmak; kimsenin gözünün yaşına bakmadan, hakkın peşinde koşmaktır.

***

Dün,

İYİ Parti Meclis Grup Başkanı, Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin gri pasaport yoluyla ‘insan kaçakçılığı’na alet edilmesi ile ilgili olarak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması talebiyle, TBMM Başkanlığına soru önergesi vermiş.

Tatlıoğlu Hoca, iktidar partisinin skandalla ilgili bir adım atmadığına dikkat çekip, Soylu’dan ayrıntılı bilgi istemiş.

TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesinde İsmail Hoca, Soylu’ya şu soruları sormuş:

“1- Bursa’dan 2019 başından 2020 yılı sonuna kadar Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından çeşitli organizasyonlar adıyla yurtdışına kaç kişi gönderilmiş, gönderilenden kaçı yurda dönmüş, kaçı ise ülkeye dönmeyerek kayıplara karışmıştır?

2- Bugüne kadar hakkında PKK yahut başka bir terör örgütü üyeliği isnadı ile soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişilerin kaç tanesi hizmet pasaportu edinme yöntemi ile yurtdışına kaçmıştır?

3- Yurt dışına gönderilen bazı kişilerin hizmet pasaportuna hak kazanmaya haiz gerekli lisans ve yetkinliklere sahip olmadıkları belirlenmiştir. Bu kişiler neden önceden araştırılmamıştır?”

Kısacası İsmail Tatlıoğlu, kayıplara karışanların kim olduğunu soruyor.

Mesela, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurt dışına gitmeye hazırlanırken yakalanan şahsın, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce neden gizlendiğini…!

Bu şahısla ilgili kamuoyu bilgilendirilmesi gerekmez miydi?

Öte yandan, Büyükşehir’in adı gri mevzulara karışıyor, skandal ortaya çıkıyor ama Alinur Aktaş, işin yargıda olduğunu belirterek, topu taca atıyor.

Diyelim ki Aktaş’ın iyi niyeti suistimal edildi, saman altından su yürütüldü.

Aktaş, kendisine çok yakın olan ve yurt dışına çeşitli faaliyetler adı altında çıkanlara yardımcı olan kişi ya da kişileri neden görevden almıyor?

Vatandaş kaçak inşaat yaptığında gözünün yaşına bakmadan yıkan, ardından da ‘Bursa Büyükşehir kaçağa müsaade etmiyor’, başlıklarıyla haber servisi yapmayı akıl eden Alinur Aktaş, yurt dışına kaçanlarla ilgili ölü taklidi yapan kardeşlerini kollamaya, canım cicim muamelesi yapmaya devam ediyor!

Şimdi daha iyi anlaşılıyor ‘canla başla’ sloganının ne anlama geldiği!

Meğerse gri pasaportla yurt dışına tüyenler, ‘canla başla’ gizlenmiş; polis yakalamış, Bursa Büyükşehir susmuş.

Şehri, ilçesi, mahallesi ve ikamet ettiği sokaktaki komşularıyla ilgili kültür köprüsü kuramayanlar, alavere dalavereyle, yurt içi, yurt dışı ‘kültür sahtekarlıkların da’ bir hayli maharetli olduklarını ibretle izliyoruz.

Kısacası, cümbür cemaat zehirleniş söz konusu!

Şöyle bitirelim, her gün kanarak, kandırarak büyüyor eşrafımız!