Düşünsenenize; “Pazar pazar güneşli havanın tadını çıkaralım.” diye eşinle ve çocuğunla dışarı çıkmışsın ve Taksimde yürüyorsunuz, o sırada ne olduğunu bilmediğin bir patlama oluyor ve ölüyorsunuz.

Dün saat 16.20 sıralarında Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde (P)iç (Kahpe) (K)ancık bir kadının bıraktığı bombanın patlaması sonucu 6 kişi hayatını kaybederken, 2'si ağır 81 kişi yaralandı.

Ailesi ile Adana'dan İstanbul'a gelen, bebek arabasıyla gezdirilen 3 yaşındaki Ecrin, babası Yusuf ile birlikte orada güneşli havanın tadını çıkarıyordu.

Oysaki daha bir kaç ay önce "Ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumadım, İçişleri Bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum desem yanlış olur", ''Teröristleri ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz. Kıpırdayamıyorlar, kıpırdayamayacaklar da!'' diyen; Süleyman Soylu'nun ayakkabı numarasını bildiği teröristin ayakları İstanbul’un göbeğinde bomba patlatıp 3 yaşındaki Ecrin'i babası Yusuf ile birlikte kopardı hayattan...

Ecrin'den geriye, gözlerinin içinin güldüğü fotoğrafları kaldı albümde...

İyice daralan çemberde ülkemizde 120 terörist kaldı diye rakam veren Soylu'nun hesabına göre şimdi ayakkabı numarasını bildiği 119 terörist mi kalmış oldu. Velev ki öyle, bilindiği halde bu şerefsiz tayfası neden tutuklanmıyor veya kendilerini patlatmaları mı bekleniyor?

Bakıp göreceğiz, Süleyman Soylu bu saldırı sonrası hangi muhalefet partisi ya da liderlerini suçlayacak?

Peki ülkenin başkomutanının, patlamada ölenlerin vücut ısıları daha düşmeden, ortalık toz dumanken özel uçakla saat 19.00'da G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Endonezya'nın Bali kentine gitmesi ise ayrı bir skandal değil mi?

"İnsancıklar" adlı kitabında: "Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu." diyor Dostoyevski .

Güçlü görünmeye çalışmanın "tamam ben iyiyim" demenin en yorucu hali bu olsa gerek...

Ne lanet ne küfür ne bela yetmiyor senin gülüşünü solduran canilere, ne olur Ecrin bebek bizi affet!