Bursa’ya Bolu’dan gelen ve 5 yıla yakın Müftülük yapan İzani Turan, yaş haddinden emekli edildi. Kurum, Turan’ı çok sevmiş olacak ki, Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti kararıyla Vakıf Genel Müdürü olarak atandı. Hocamız da böylelikle çift maaş kervanına katılmış oldu.

Bir süre boş kalan müftülük koltuğuna, Kars'ın Sarıkamış İlçesi İmam Hatip Lisesi'ni bitirip 1988 senesinde imam hatip olarak devlet hizmetine başlayan Yavuz Selim Karabayır, memuriyetinin 34. yılında, İzani Hoca’nın yerine Bursa'ya İl Müftüsü olarak atandı.

Kısaca Karabayır Hoca’nın geçmişinden bahsedelim.

İmam olmasına rağmen yükseköğrenimini ihmal etmeyen çiçeği burnunda Bursa Müftüsü Karabayır, 1994 yılında başladığı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde sürdürdüğü iki yıllık (İMYO) eğitim ve öğretiminin ardından 1997 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Askerliğini yaptıktan sonra, Erzurum Ömer Nasuhi Bilmen Eğitim Merkezi'ni 2002 yılında bitirdi. Adıyaman İli Besni İlçesi'ne Vaiz olarak atandı. Birçok ilçede müftülük yapan Karabayır, 8 sene boyunca Erzincan ve Diyarbakır'da İl müftülüğü yaptıktan sonra geçtiğimiz günlerde şehrimize atandı.

***

Öncelikle Bursa’ya hoş geldiniz hocam…

Görev yaptığınız yerlerde, yetim hakkını gözetip, mahalle mahalle garibanın derdinin peşine düştüğünüzü biliyoruz. Halkla ilişkilerinizin kuvvetli olduğunuzu da duyduk. İnşallah Bursa'da da hizmetlerinizi taçlandırıp sürdürürsünüz. Malum Bursa'da binlerce Karslı hemşeriniz yaşıyor. Mutlaka onlardan da duymuşsunuzdur. Israrla betonlaştırılan, göç alan, nefes alamaz hale getirilen kentimizde, Peygamber mesleği olan imam hatipliği dört dörtlük yapan din görevlilerimizin yanı sıra görevini suiistimal eden imamlar da maalesef mevcut.

Biz bu satırlardan sizi, şimdiden bazı konularda naçizane bilgilendirmek istiyoruz.

Sanayi, kültür ve turizm şehrinde donanımlı imam hatiplere ihtiyaç büyük. Selahaddin camilerde en az iki dil bilen görevlilerin atanmasını beklerken, maalesef dil bilmeyen imamlar göreve getirilmiş durumda.

Sadece ahbap çavuş ilişkisi üzerine ataması yapılmış imamlar var. Liyakatsız bazı imamlarımız ise mahallelilerinde yetim çocukları okutmayı, hasta teyzelerin tedavisine aracı olmayı, ölümcül hastalığa yakalanan insanların yardımına koşmayı şiar etmek yerine, araba alıp satmayı, köyden getirdiği kabak, domates salatalığı pazarlamayı tercih ediyorlar.

Lütfen tüm imam hatiplerin sosyal medya paylaşımlarını yakın takibe alın. Özellikle Whatsapp durumlarına bakın. Çünkü Hz. Peygamber’in makamını meşgul eden insanlar, hayatlarını tamamen insanlık uğruna harcamaları, Rıza-i ilahi peşine koşmaları gerekiyor.

Bizler kimsenin gelirinde- giderinde, cebinde gözümüz yok ama maalesef esas ve asıl olan görevlerini ihmal edip, şehrimizde maaşı yetmezmiş, lojmanı yokmuş gibi davranıp ek gelir peşinde koşanlar var. Ayrıca sosyal medya paylaşımlarında ağzından küfrü, hakareti eksik etmeyen din görevlileri söz konusu.

***

Tabi bir de her türlü görüşten insanımızın geldiği Cuma namazlarında siyasete bulaşan imamları da hatırlatmak gerekiyor.

Önümüzdeki seçimlerde kim iktidar olur bilemeyiz ama camilerde siyaset yapılmasından Bursa halkı bıktı usandı. Bilmiyorum size söylüyorlar mı ama şehrin bazı mahalle camilerinde imamın kürsüden siyaset yapmasına öfkelenip cuma namazını terk eden cemaate çokça rastlıyoruz. Siz o insanlara ister “hain”, ister "CHP'li", isterse başka bir şey deyin. Ne olursa olsun, bir din adamı, herkesi kucaklamalı. Ötekileştirmeyi günah saymalı.

Mesela ücretsiz izne ayrılıp, başka işlerle meşgul olan, sunuculuk, radyoculuk yapan şovmen imamları da gözden geçirin. Onlar maaş almasalar da, sosyal hakları ajandalarına yazılıyor, bu da tüyü bitmemiş yetimin hakkı demek oluyor.

Uyuşturucu, hırsızlık, trafikte kavgalar, sebepsiz yere işlenen cinayetler, fuhuş, kumar ve diğer asayiş olaylarındaki artış, hepimizi üzüyor. Aile kurumu çatırdıyor, hele ki ecdat ecdat sloganları atarak bu sorunların üstü kapatılamayacağını bilmek zorundasınız.

***

Velhasıl ilk görev günlerinizde sorun yumağını önünüze koymak istemeyiz. Ancak işiniz bir hayli zor. İnşallah imamlarımız ek gelir kazanma gayretlerini kendi mesleklerinde de sergiler. Cami cemaatiyle samimi köprüler kuran, komşuluk ilişkilerinin yerle bir olduğu şu dönemde, mahallelinin hanelerini şenlendirmeyi akıl ederler.

Mazeret üretmek yerine, gençlere sivil toplum bilinci kazandırmak için gecelerini, gündüze çevirirler. Çevre temizliği ile örnek adımlar atarlar. Şehrimizin daha çok yeşile, nefese ihtiyacı olduğu şuuruyla hareket edip fidan kampanyalarına imza atarlar.

Personeliniz, hutbelerde, sohbetlerde, vaazlarda 200 liralık erzak kartını fakirlere dağıtarak, zekat verdiğini sanan, 5 milyonluk otomobile binen, sokaktaki, mutfaktaki, yangını Selebeleştiği için fark edemeyen zenginlerin ezberlerini bozmak zorundalar.

Merkezi ezan sisteminden dolayı, kutlu çağrı sona erdikten sonra mescide girmek yerine, vaktinden önce ibadethaneye gelip, cemaate insani ilişkilerden, çorapsız, iş kıyafetiyle Cumhurbaşkanı ile nasıl görüşmeyi kendilerine yakıştıramıyorlarsa, Allah’ın evine hangi edeple girilmesi gerektiğini anlatmalılar.

Kısacası asgari ücretlinin hayal bile edemediği maaşı alan imam hatip ve müezzin kayyumlar, kıldırdıkları namazın, yaptıkları müezzinliğin karşılığında aldıkları bedelin hakkını vermek, garibanla, inleyenle, titreyenle, üzülenle, tıpkı Hz. Peygamber gibi ilgilenmek zorundalar.

Vesselam…