Bursa’da bir dizi ziyaretler gerçekleştiren CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, partisinin il başkanlığında gazetecilerin sorularını yanıtladı. AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun rüşvet çarkının içinde olduğunun ortaya çıkmasına rağmen iktidarın yasal yollara baş vurmadığını söyledi. CHP’nin başörtüsü düşmanı olmadığını belirtti. 

Toplantıya Bursa'daki partililer yoğun ilgi gösterdiği gözlenirken, basın mensuplarına ayrılan masalara teşkilat mensuplarının oturduğu dikkatlerden kaçmadı. 

“YATIRIMLARDAN PAY ALAMIYOR”

Bursa’nın ülke ekonomisine vergi vererek katkı koymasına rağmen yatırımlardan faydalanamadığını dile getiren CHP’li Özgür Özel, şunları söyledi, “Bursa’daki bütün büyük firmalar zaten vergilerini İstanbul’daki büyük vergi dairesini ödüyorlar. Kurumsal vergi dairesine, eski adıyla Boğaziçi Vergi Dairesi şimdiki büyük kurumlar vergi dairesine ödüyorlar. Türkiye’nin en çok vergi veren ikinci ili olduğu halde esasen resmi rakamlarda bile beşinci ili olduğu halde yatırımlarda onuncu, on birinci. On ikinci sıralarda yer alıyor Bursa, her sene. Bu açıdan bir kez Bursa basını hangi görüş, hangi siyasi yönetimde olursa olsun bu meseleyi ana gündem yapmak lazım. Bursa’nın hakkını. Ankara’dan almak lazım. Bunun üzerinde mutlaka durmak lazım. Burada Bursa’nın bir evladı, Bursa’nın bir evladının hayat arkadaşı olarak iktidarımızda, il başkanımızın, genel başkan yardımcımızın. Milletvekillerimizin bulunduğu bir ortamda buradan Bursa’ya söz veriyoruz. Bursa’nın yıllardır yenen hakkını Ankara’dan size teslim edeceğiz. Bunun sözünü veriyoruz” dedi.

“ÜLKEYE YOLSUZLUK, YOKSUZLUK VE YASAKLAR HAKİM”

İktidarları döneminde yolsuzluğun olmadığı bir Türkiye sözü veren Özel, “AK Parti’nin Sayın Genel Başkanı iktidara gözünü dikmiş diyor ki yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun, Allah’ın izniyle olmayacağı bir Türkiye’yi inşa etmekten bahsediyor. Bunu duyunca dün kurulmuş bir siyasi partiyi ya da uzun süredir iktidarda olmayan birini düşünüyorsunuz. Bu söz Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Milletin gözünün içine baka baka bu sözleri söyledi. Yirmi yıldır iktidardalar ve yirmi yıl önce iktidara üç Y’yle mücadele diye geldi bunlar. Yoksullukla Yasaklarla ve Yolsuzlukla. Bugün geldikleri yerde yasakların daniskası var. En son sonuncusunu sansür yasasıyla getiriyorlar. Yoksulluk. Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç görülmemiş bir yılla bütün orta direği yoksul yaptılar. Bir yıl içinde yirmi yılda hep azalttılar ama son bir yılda orada delik bırakmadılar. Şimdi bugün yolsuzluğun olmadığı bir Türkiye inşa edeceğiz diyor ama paçalarından yolsuzluk akıyor. Bakın yirmi yıl önce seçim beyannamelerinde ne demişler? Siyasetçilerin ve kamu yöneticilerinin mal varlıklarını şeffaf hale getirilecek görevden ayrıldıktan sonra yapılamayacak işler hakkında mevzuat geliştirilip titizlikle uygulanacak. Yaptılar mı? Hayır. Demişler ki siyasetin finansmanı şeffaf hale getirilecek objektif kriterlere bağlanacak. Siyasi partiler yasasında gerekli düzenleme yapılacak. Yaptılar mı? Hayır. Yapalım dedik. Defalarca reddettiler. Kendi başbakanları, siyasi ahlak yasası çıkarayım deyince siyasete ahlak yasası getirirsen il başkanı ilçe başkanı bulamayız dedi Recep Tayyip, o günkü başbakana ve genel başkanlarına kamunun bütün iş ve işlemlerinde şeffaflık asıl gizlilik istisna olacak dediler. Bugüne kadar kamu ihale kanunu iki yüz on beş kez değiştirip şeffaflığı yok ederek, bütün işlemleri tamamen gizli kapaklı ve yandaşa yönelterek yaptılar. Uygun bir ihale sistemini hayata geçireceğiz dediler dünyanın en adaletsiz, Kamu İhale Kanunu’nu yirmi yılın sonunda Türkiye’ye dayattılar” diye konuştu.

“RÜŞVET ÇARKI AK PARTİ’Yİ KUŞATMIŞ”

AK Parti’nin içindeki rüşvet çarkına tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “ Süleyman Soylu ne demişti, bir siyasetçi Sedat Peker’den on bin dolar rüşvet aldığını ilan etti. Siyasi deme, net söyle dedik, milletvekili dedi. Hepimiz adına başvurduk, bu dönem değil dedi. Çıka çıka bir önceki dönem milletvekilleri, şimdiki mevcut MKYK yani parti meclisi neyse CHP’de onların merkez karar yürütme kurulunda üye çıktı. Getirdikleri durum budur Türkiye’yi. Tarım ve Ticaret Bakanı gariban esnaf dezenfektan satarken ver faturasını, beş liraya almışsın, on liraya satıyorsun. Fahiş kar elde ediyorsun diye esnafın tepesine bindiler. O hükümetin bu denetimi yapan Ticaret Bakanlığı’nın bakanı kocasının kendisinin şirketinden normalin dört katına dezenfektan alarak yakalandı, istifa etti, gitti. Hakkında bir tane işlem yapmadılar. Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu koparırım diyorlardı. Dört bakan tam yüce divana giderken dört bakanı kurtarıp bu lafı söyleyen Başbakan’ın kafasını kopardılar. Bugün geldiğimiz noktada Zehra Taşkesenlioğlu bu partinin AK Parti’nin Erzurum milletvekili. Abisi SPK üyesi SPK Başkanı kocası rektör birlikte rüşvet ağı örmüşler. Boşanırken yetmiş milyon alacağın var benim nüfusumu kullanıp aldın diye dava açıyor kadın. Kadın milletvekilliğine devam ediyor. Dünya tarihinde ilk kez bir boşanma dosyasına gizlilik kararı getirdiler. İşte yirmi yılın sonunda AK Parti’nin Türkiye’ye getirdiği budur. Utanmadan, sıkılmadan bu yolsuzluğu ben temizlerim diyor. Bu yolsuzluk senin sayende bütün bakanlarını, bütün çevrenin ve memleketteki bir grup yandaş bürokratın paçasından akıyor. Bunu dünyanın hiç bir deterjanı hiç bir temizlikçisi, temizlik firması temizleyemez. Bunu bir kişi temizleyebilir, o kişi ilk seçimlerde tek başına sandıkta bu iktidarı yollayacak, Bursa’nın seçmenidir, Türkiye’nin seçmenleridir Bunu herkes böyle bilsin” diye konuştu.

“KARINCANIN KARDEŞİ VAR”

İşçinin, emekçinin, emeklinin hakkının yendiğini belirten Özel, “Devlet soyuluyor da sen neresindesin? En tepesindesin. Devletin cumhurbaşkanısın sen. Bütün yetkiler bende diyorsun. Emekliye ikramiye verilecek Kılıçdaroğlu’nun verdiği akılla. Onu üstüne alıyor. Vergi toplandığında vatandaşımın belini büküyor vergiler diyor. Ne bela varsa, ne kötülük varsa, ne zulüm varsa, nerede bir gözyaşı varsa nerede karşılığı ödenmeyen alın teri varsa müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bunu herkes böyle bilsin.Bugün kur korumalı mevduat var. Kur korumalı mevduata hazineden geçen aya kadar yetmiş beş, vazgeçilen vergi on milyar. Merkez Bankası’ndan en az yetmiş beş, çünkü çoğu Merkez Bankası’ndaki dolardan dönmüşler. Bugün itibariyle iki yüz milyar lira kur korumalı mevduat sahiplerine para ödediler. Kimin parası? Bursa’da dokuma fabrikalarında göz yaşı akıtan gençlerin parası. Bursa’nın tarlalarında çapa yapan, ekmeğini taştan çıkarmaya çalışan emekçilerin parası. Zengini daha zengin ediyorlar. Bir de çıkmış bazı fırsatçılar var diyor. Bu fırsatçıların cebini dolduran da karnını dolduran da arkasını bekleyip arkasında duran da sizsiniz. Ama vatandaşı bu şekilde ezmenize izin vermeyeceğiz. Kendilerini sarayda dev gibi görüp vatandaşı karınca gibi görerek ezenlere sözümüz şudur. O karıncanın kardeşi var. O da Cumhuriyet Halk Partisi bunu böyle bilin” dedi.

“BİZ ÖZGÜRLÜKTEN YANAYIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin özgürlüklerden yana olduğuna dikkat çeken Özgür Özel, “CHP gelirse başörtüsünü yasaklar mı? Başörtüsünü çıkarttırır. CHP onların söylediği dönemde ne iktidardaydı ne de onların söylediği dönemde o şeyleri yapan parti değildir. Ama CHP bir sorumluluk üstlendi. Madem böyle bir kaygı vardı, Genel Başkanımız dedi ki gelin bunun yasasını çıkaralım. Dediler ki anayasada zaten güvence var. Neden yasa olsun? Oysa anayasamızda basın hürdür, sansür edilemez ne yazıyor? Değerli basın mensupları ben sorayım, siz söyleyin seçimden sonra konuşuruz rahat rahat. Ama Türkiye’de basın hür mü? Sansür edilemiyor mu? Demek ki anayasada bazı şeylerin yazması kanuni güvenceye yani uygulamaya yönelik kanunu engelliyor. Çok net söylüyoruz. Bir fırsatçılığa, bir şeytanlığa pabuç bırakmayız. Onun dışında sadece bir güvenceyi vermek üzerine samimiyseniz önce gelin kanunu yapalım. Sonra da getirin metninizi, o metne de Bütün milletin önünde bakalım. Ama görünen o ki bambaşka hedeflerle kimsenin evet diyemeyeceği bir noktaya getirmeye çalışıp istismar ediyor ve utanmadan şöyle söylüyor. Birkaç tane Bu ne ya? Tane ne? Armut mu alıyorsun halden bahçeden? Bir kaç tane diyor başörtülüyü nereden bulduysa bulmuş. Şu ifadeye bakın, ‘Yanına almış. O kızlarımıza söylüyoruz diyor. Bu yaptığınız iş bu meselenin esas sahiplerine ihanettir.’ Düşünebiliyor musunuz? Bir kişinin özgür iradesiyle başını örtmesini bilsin siyasi alan kendine tapulu bir arazi ve nemalanacak kendisine her seçimde oy toplayacak verimli bir ağaç olarak veriyor. Ve dönüyor utanmadan, sıkılmadan başörtülü olup bizimle birlikte siyaset yapan dünya iyisi insanlara aşağılayıcı ifadeler kullanıyor. Biz bunu CHP’de başını örtmüş kardeşlerimize bir şey demiyoruz. Biz bunu diğer siyasi partilerdeki özellikle AK Parti’deki başörtülü siyasetçilere şikayet ediyoruz. Bu ifadeler sizin karşı çıkmanız ve had bildirmeniz gereken ifadelerdir” şeklinde hatırlatmada bulundu.

“SANSÜR YASASINI ANAYASA MAHKEMESİ’NE GÖTÜRECEĞİZ”

İktidarın gerçeklerin ortaya çıkmasından korktuğunu söyleyen Özel, “Bütün Türkiye şunu görsün. Bugün CHP kimi diyor gündemden düşmüştü, kimi diyor, her an geri gelebilirdi, kimi diyor, o, bu. CHP bugün bir özgürlük alanını tartışıyor. Ama AK Parti bugün bir sansür yasasını dayatıyor. Yirmi yılın sonunda efendim Kemal Bey değişti mi? Kılıçdaroğlu değişti mi? CHP değişti mi? Kardeşim geldiğimiz nokta o değişti mi bu değişti mi? CHP gelin özgürlük yapalım diyor. AK Parti ben sansür yapacağım diyor. Aradaki fark bu, yıl 2022 AK Parti sansür yasasının peşinde. Biz TBMM’de bu yasanın çıkmaması için mücadele ediyoruz. Sonrasında Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. Buralarda oturan ve oradan bizi izleyen basın mensuplarını mesleklerini yaparken sansür karşısında kalmaları iktidarın işine gelmeyen bir haber yapıldığında bunu dezenformasyona sokup hapis cezasıyla çarptırılmaları haber yapmaya korkar hale gelmelerini kanuna yazmaya çalışıyorlar. Meselenin özü budur. Siz dezenformasyondan, yalan bilgiden korksanız İstanbul’da, Kadıköy’de bir ev patladı. Atadığınız İstanbul valisi çıktı dedi ki doğalgaz patlaması bu. İstanbul Büyükşehirimizde ya şimdi çıktı ki ortaya çıktı ki bu patlamayı terörle mücadele soruşturuyor. Kim bilir? İŞİD midir? Başka bir terör örgütü müdür? PKK mıdır? orada bomba hazırlıyormuş. Ama İstanbul Valisi birlikte mesai arkadaşı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na şehri biri devlet adına biri İstanbullu millet adına yönetiyor anında kara çalıyor ki bir algı yerleşsin” dedi.

“BURSA ŞEHİR HASTANESİ FİYASKODUR”

“Sağlık Bakanına gelelim, Şehir hastanesini açmış. Altı bin hasta hastaneye yığılmış. Diyor ki önce açalım sayımız arttıkça kadroları tamamlarız diye planladık diyor. Hasta var, yeterince kimse yok. Onkoloji hastanesini kapatacaklardı. Tepki üzerine kalsın dediler. Bu sefer oraya yollayacakları sağlık çalışanlarını yollayamadılar personel yok. Yarısını yolluyorlar, kanser hastaları bakılamıyor. İki tarafta da zafiyet var. Plansızlığın daniskası. Kimi anlatıyorum? Bu işin en büyük mağdurlarının olduğu insanlarını anlatıyorum Bursa Şehir Hastanesi şehir hastaneleri fiyaskosunun daniskasıdır. Kentin uzağına cehennemin dibine hastane yaptılar. Dört tane hastane kapattılar. Şimdi diyor ya hiçbir hastane kapatmayacağız diyor Sağlık Bakanı. Bursa Şehir Hastanesi için doğum evini kapadılar mı? Çocuk hastanesini kapadılar mı? Devlet hastanesini kapadılar mı? Göğüs hastanesini kapadılar mı? hepsi gitti. Nereye? Ta şehrin en dışına. Bursalılar sağlık hizmetine erişimde Türkiye’nin en mağdurları ve maalesef ve maalesef yapmış oldukları şehir hastanesinin yarattığı en büyük mağduriyet de dört tane hastaneyi kapattıkları için insanları nefessiz göğüs hastasını, el kadar bebeklerin karnı burnunda hamilelerin gece gündüz taşınacakları ta cehennemin dibine hastane yaptılar. Ve o hastaneye hasta garantisi verdiler. Diyor ki Sağlık Bakanı, hasta garantisi vermedik. Kardeşim ne verdi? Tahlil garantisi. Ne verdi? MR garantisi. Ne verdi? Röntgen garantisi. Bütün dünya kaç hastaya MR, kaç hastaya röntgen, kaç hastaya, yüzdesi belli. Bursa’da zavallı mağdur insanlara yapılıyor. Bunların hepsini görmek, bunların hepsini unutturmamak seçimde bunların hepsinin hesabını sormak lazım” şeklinde ifadeler kullandı.

Editör: Haber Merkezi