Cumhurbaşkanlığına, İçişleri Bakanlığına vatandaşın yaptığı şikayetlerin başını sığınmacılar, yani Suriyeliler çekiyor.

“Vardır sizin bir bildiğiniz” diyerek harekete geçen İçişleri Bakanlığı, “Suriyelilerin gettolaşmaması” için bir dizi önlem almıştı. Bu iller arasında Bursa, İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirler yer alıyordu.

Bu arada, gettolaşmak ne anlama geliyor derseniz, “kentin diğer yaşam alanlarıyla bütünleşmemiş, ayrışmış bölümlerinden, kendine özgü yaşam biçimleri ve sosyokültürel yakınlıkların oluşturduğu kümelenme.”

Tabi kağıt üzerinde önlem almak, kamuoyuna duyuru yapmaktan daha güzel ne olabilir ki?

Bakkalları tarihe karıştıran, küçük esnafın anasını ağlatan, yok eden üç harfli marketlerle ilgili de zaman zaman tribünlere oynayan açıklamalar yapılıyor ancak, her gün düzinelerce ticaret erbabının iflas etmesiyle ilgili tek bir adım atılmıyor.

***

Neyse konumuza dönelim,

Gettolaşmayı önleyeceğini ilan eden iktidar, Bursa’nın Osmangazi ilçesine bağlı  Çarşamba semtinin ne hale geldiğini, yerli nüfusun azınlığa düştüğünden sanırım habersiz.

Dairelerini, dükkanlarını yüksek fiyata Suriyelilere kiraya veren, toz parası alıp köşeyi dönenlerden bahsetmeyeceğim.

Beyler ve bayanlar, Çarşamba’da önceden travesti sorunu vardı, şimdi Suriyeli gençlerin magandalığı var.

Çarşamba, diğer adıyla Darmstad Caddesi, mahalleleri adeta kurtarılmış bölgeye dönüştü.

Yaşananlara şahit olan biri olarak haykırıyorum,

Genç kızlar, kadınlar lafla taciz edildikleri için buranın bırakın sokaklarından geçmeyi, caddeden geçemiyorlar.

Necip Fazıl Kısakürek Sakarya şiirinde belirttiği “Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya” ifadeleri maalesef gerçek oldu!

20 yaşına merdiven dayayan, kendini her yerde savunabilen kızım bile, “baba artık Çarşamba Caddesi’ne girmiyoruz, Suriyeliler laf atıyor, dik dik bakıyor, çok korkuyoruz” demişti.

Maalesef durum vahim,

Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşanan hadiselerin bir benzeri Bursa’da, gettolaşmış olan Çarşamba’da yaşanmaması için hiçbir sebep yok!

Bu aksı çok iyi bilen AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen’e, tebdili kıyafetle Çarşamba’yı turlamasını tavsiye ediyorum.

İktidarın diğer vekilleriyle birlikte, muhalefetin CHP ve İYİ Parti’nin milletvekillerine de çağrı yapıyorum; gelin Çarşamba’yı Suriyeliler nasıl “esir almış” gözlerinizle görün!

Üç kuruş yüksek kira için memleketine ihanet edenlerin eserlerini ibretli gözlerle seyredin, şahit olun…

Üzülerek ifade ediyorum, burada fuhuş var, taciz var!

Çevreye olan titizlik, temizlik ise, yerli halkın ikamet ettiği mahallelerden farksız.

Bursa Valisi Yakup Canbolat, siz bu şehrin huzurunu, mutluluğunu, betonlaşmamasını ve tabi ki mülteciler vasıtasıyla “gettolaşmaması” için her vali gibi görevlendirilmiş biri olduğunuzu biliyorum.

Çarşamba’yı hava karardığında bir gezin, gerçeklerle yüzleşin.

Evet, vicdanı ile cüzdanı arasında tercih yapanlar, küflü depolarını göbeklerini kaşıyıp Suriyelilere yüksek bedellerle kiraya verenler, AK Parti iktidarına, onun vekillerine ve belediye başkanlarına riyakarlık yapmanın kendilerine çok şey kazandırdığını sanarak Bursa’da yaşanan sorunlara, utançlara karşı tek bir söz söylemeyen bazı STK’lar, bindiğimiz gemi su alıyor, mutlu musunuz?

Son olarak, ömrümün hiçbir döneminde ırkçı ve faşist olmadım, dolayısıyla Suriyelilerle ilgili ajandamda, yüreğimde kin kıpırtıları da yok ama ortada kocaman bir gerçek var. Toprak ayağımızın altından kayıyor.

Kısacası, susamam, sessiz kalamam, asla ölü taklidi yapmam…