Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin sayısı azalacağına her geçen gün artıyor.

Algı operasyonu yapıp, orada, burada haberlerini çıkarttırarak, “bizler çok düşünceli derneğiz, federasyonuz, şuyuz, buyuz” diyenlerin sayıları da çok ürkütücü boyuta ulaştı.

Böyle bir çatı altında toplananların birçoğunun derdi; kaldırım, istinat duvarı ihalesi almak, gittikleri kurum ve kuruluşlarda itibar görebilmektir.

Sevmedikleri şey, Bursa’nın anası ağlatıldığında ses çıkarmaktır.

Mesela Yunuseli Havaalanı’nı imara açmak isteyenlere tek söz söylemezler. Doğanbey Toki belası başımıza Erdoğan Bayraktar tarafından musallat edilirken gıklarının çıkmadığı gibi!

Mesela, pudra şekerci, kokainci, aklımızla alay eden Kürşat Ayvatoğlu’na, “sen bu serveti nasıl edindin” diyemezler.

Kokainciyi yanında gezdirenlere ise “size de yazıklar olsun” hiç diyemezler.

Türkiye’nin en pahalı suyunu Bursalılara satan Büyükşehir Belediyesi’nin çok muhterem reisi Alinur Aktaş’a, “biz sana Bursa’da ikamet edenleri kazıklayasın diye mi oy verdik?” sözünü akıllarından bile geçirmezler!

Algı dedik ya, sosyal medyada çiçek, böcek paylaşanlara, takım elbiseli fotoğrafların altına, özellikle iktidar partisi vekillerinin paylaşımlarına anında beğeni kondurup, güzelleme yaparlar!

Bu tiplerin en çok sevdiği şey pohpohlanmak ve köşe yastıkları tarafından haftada bir gündeme getirilmek!

Abdülkadir Selvi gibiler muteber, üstat, her ne demekse “duayendir”ler!

10 milyon Euro aracısı Veyis Ateş, bu zavallılar için taçsız kraldır!

Sezgin Baran Korkmaz, bir hengâmeyle Diyanet İşleri Başkanı koltuğuna oturtulsa, bu sürüngenler, avuçları kızarıncaya kadar alkışlarlar!

Tefeciymiş, kara paracıymış hiç önemli değil, Abidin!

Şair ne güzel diyordu, camiler kışlamız, müminler asker, minareler süngü, sonra Alaattin Çakıcı!

Artık elma, armut gibi meyvelerde kurt aramaya gerek yok, insan kurtlandı, çimentodan kurt çıksa ne olur?

Tek bildiğim şey cehennemde kimse böbürlenemeyecek!