Virüs her yanı sardı. Her gün bir uçak dolusu insan yaşamdan kopuyor.

Hatırlayacaksınız,

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun imzasıyla "yüksek risk" kategorisindeki illerde cenaze törenine katılımın 30 kişi ile sınırlandıran genelgesini.

Kurallara uymayanların gözünün yaşına bakılmadan yazılan cezaları.

Elinde metreyle gezen zabıtaların, güvenlik güçlerinin esnafa uyarılarını.

Kısıtlamalardan dolayı yeterli desteği alamadığı için iflas eden ticaret erbabını…

Koronadan vefat edenlerin cenazelerinin evlerinin önünden son kez getirilmesine bile müsaade edilmediğini.

Ve.

Geçtiğimiz gün, ‘Bediüzzaman Saidi Nursi’nin talebelerinden olan ve korona virüs nedeniyle yaşamını yitiren Hüsnü Bayramoğlu’nun cenazesindeki izdiham, o cenazeye katılan Soylu’nun en ön safta yer almasını.

Maske takmadığı için veya çenesinin altına indirenlere ceza yapıştıranların, izdihamın yaşandığı cenazeye katılanlara gözlerini yummalarını…

Say say bitmiyor.

***

Diğer tarafta da, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkemizde yaşanan sorunlarla ilgili olarak, elini taşın altına koyması gerekenlerin CHP’liler olduğu sözleri hala aklımda.

Sonrasında,

CHP Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz da, Ankara’dan yapılan uyarıya gözlerini yummadığı için, ‘muhalefetin görevi uyandırmaktır, sindirilenlerin, korkutulanların yanında olup sahip çıkmaktır’ diyerek hareket etti.

Düzce'de yaşayan ve karton toplayarak 6 aylık oğluna bakmak için sokağa çıkma yasağında çalışmak zorunda kalan Ramazan D’nin polise yalvarmasına, ‘yapmayın, etmeyin’ yakarışlarına kayıtsız kalmadı.

‘Kimseden aman dileme, yalnız değilsin Ramazan’ deyip.

Gözü yaşlı babaya kesilen 5 bin 850 TL cezayı ödeyeceklerini duyurdu.

Hatta bir süre önce başlattıkları Nilüfer Bebek Market kampanyasında, rahmet ayında kahır yaşatılan Düzceli Ramazan’ın 6 aylık evladına her 15 günde bir bebek bakım malzemeleri göndereceklerini taahhüt etti.

Kim ne derse desin, Fırat Yılmaz, insani bir adım atmakla birlikte,

Muhalefetin halkı kuşatan, ümit edilen, iktidarın alternatifi olduğu mesajını verdi.

Öyle, il ve ilçe binalarında haftalık toplantı yaparak, siyasi partiler arası ziyaretler gerçekleştirerek, halka umut olunmuyor.

Örneğin…

Sadece plaza siyaseti yaptığı için, muhalefet becerisi olmayan DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Serkan Özgöz’e bayrak açan kurucu yönetim kurulu üyeleri, kendisiyle çalışmayacaklarını bildirip, yönetim kurulu üyeliklerinden istifa etmişler, ‘böyle ruhsuzluğu’ kabul etmiyoruz demişlerdi.

***

Artık anlamak lazım.

Hele vatandaşa, seçime 3 ay kala heyecan katılmayacağını da belirtmek isterim.

Dram, isyan, hayat pahalığı, babası iflas ettiği için evlerine 4 aydır et girmeyen Nazlı’nın acısını, sokağa çıktığınızda anlıyorsunuz.

Kurulan algı tezgahını bozmanın yolu, suni gündemleri çöpe atmanın formülü, halka cesaret aşılayıp, yanlarında olduğunu hissettirmektir. Kibirli olanlara, mütevazılıkla cevap vermek, iktidarı alaşağı etmeyi düşünmek yerine, iktidara talip olmak doğru olan. Çünkü yanlışlarını gördüğünüz, sabahtan akşama kadar eleştirdiğiniz insanlara, benzememek gerekiyor.

Açıkça söylüyorum, haftalık toplantılarla kendilerini avutanlar ya siyaseti bilmiyor veya başka hesaplar içindeler. Ya da AK Parti’nin ekmeğine çaktırmadan yağ sürüyorlar.

Bitirirken, Fırat Yılmaz’ı alkışlıyorum. Pudra şekercilerin ipliğini pazara çıkaran adımları düşündüğü, komşusunun inlemesini, uzaktakinin, yakındakinin feryadını duyduğu, cinneti, rahmet ayında nefreti körükleyenlere, ‘cennet peşinde’ olduğunu hatırlattığı için.