Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Hayatın her alanında, ağır sorunlar yaşadığımız bir gerçek. Ama son dönemde, bu sorunlara, Sayın Erdoğan’ın ruh hali de eklenmiş görünüyor. Sabah söylediğini, akşam yalanlayan, 5, 6, hatta bazen de 11 maaşlı, kifayetsiz danışmanlarının elinde, adeta oyuncak olan, milletimizi mağdur, ülkemizi de her fırsatta, uluslararası toplumda mahçup eden, Allah’ın tek bir günü bile çıkıp, “Şurada bir hata yaptık” diyemeyen, bir garip ruh haliyle karşı karşıyayız.

Bu ruh halinin yeni bir yansımasını, son olarak, aşı meselesinde yaşadık. Tüm icraatlarını, 'Dünya bizi kıskanıyor' ambalajıyla pazarlamayı, artık bir alışkanlık haline getiren Sayın Erdoğan, bu defa da çıktı, aziz milletimizin gözünün içine baka baka; 'Batılı ülkelerde Kovid aşıları ücretli yapılıyor' dedi.

Önce, Almanya için 150 avro, İngiltere için ise 100 pound fiyat çıkardı. Ertesi gün, Avrupa ülkelerindeki fiyatı 100 avroya, İngiltere’deyse 50 pounda indirdi. Bunun üzerine, Avrupa’dan kahkaha sesleri geldi.

Biz duyduk, kendisi adına utandık ama Sayın Erdoğan, düştüğü gülünç durumdan hiç utanmadı.

Bakın, ben size doğrusunu anlatayım; küçük bir ülke hariç, dünyanın bütün ülkeleri, aşıyı vatandaşlarına ücretsiz yaptırıyor. Bununla kalmıyor; gelişmiş ülkeler, aşı yaptırmaları için, gençlere bir de ödül veriyor.

Bununla da kalmıyor; esnafına, işçisine, memuruna, çiftçisine, pandemi karşısında ayakta kalabilsinler diye, nakit destekler sağlıyor.

Mesela; Sayın Erdoğan’ın, aşıdan 50 pound aldığını söylediği İngiltere, bu süreçte ne yaptı biliyor musunuz? İşyerlerine 15'er bin pound, yani 180 bin lira hibe destek verdi. Devlet, herkesin maaşının yüzde 85'ini, 1 buçuk yıl boyunca ödedi. Bütün işyerlerine, sıfıra yakın bir faizle, 50 bin pound banka kredisi verdi. Vergiler de, yüzde 5'e düşürüldü. Nitekim; tüm bu gerçekler, öyle çabuk gün yüzüne çıktı ki, bu kez de kendisi, sanki hiç yalan söylememiş gibi, çıkıp ne dedi?

'Biz de dünyadaki ülkeler gibi, aşıyı ücretsiz yapıyoruz' dedi. Sayın Erdoğan; aslında aşıyı, vatandaşına kim parayla satıyor biliyor musun? Sen satıyorsun, sen. Hem de bunu, aklınca, çaktırmadan, vatandaşa hissettirmeden yapıyorsun. Tahsilata da, hiç utanmadan, insanlarımız daha ikinci doz aşısını bile olmadan başlıyorsun.

Önce elektriğe yüzde 15, ardından da doğalgaza yüzde 12 zam yaptın. 4 kişilik bir ailenin elektrik maliyeti, 183 liradan 211 liraya çıktı. Doğalgaz maliyeti ise, 166 liradan, 186 liraya yükseldi. Yani, 4 kişilik bir aile, eğer 1 sene boyunca yeni zam yapılmazsa, yılda 600 lira, fazladan para ödemek zorunda kalacak. Devlet Malzeme Ofisi’nin yaptığı açıklamaya göre, 1 doz Biontech aşısının, Türkiye’ye maliyeti, 12 dolar, yani 100 lira. Yani, 4 kişilik ailemiz, kişi başı 100 liralık ikinci aşı için, toplamda 600 lira ödeyecek.

Böyle bir tezgah olabilir mi? Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Pandemi döneminde, senden başka elektriğe ve doğalgaza, yani temel ihtiyaçlara, zam yapan bir başka hükümet başkanı var mı?

Bir etrafına bak bakalım. Bak da utan. Yazıklar olsun.

Elektriğe sadece 1 kuruş zam yapıldığında, mevcut tüketime göre, vatandaşımızın cebinden, 2,3 milyar lira çıkıyor. 12 kuruş zam yapıldığına göre, vatandaşımızın cebinden çıkacak para, 27.6 milyar lira. Bu ne demek biliyor musunuz? Pandemi boyunca vatandaşına, sadece 10 milyar liralık nakit desteği veren AK Parti iktidarı, aynı vatandaşının cebinden, tek kalemde, bunun yaklaşık üç katını geri alıyor demek.

Bitmedi. Konutlardaki elektriğe yapılan zamdan daha yükseği, işyerlerinin elektriğine yapıldı. Esnafına, üreticisine, istihdam sağlayan firmalara destek vermeyi geçtim, onların elektriğine de, yüzde 20 zam yapıldı.

Peki bu ne demek biliyor musunuz? Pandemi boyunca, iktidarın destek olmak yerine, daha da borçlandırdığı işletmelere, yeni maliyetler getirmek demek. Artan enflasyon demek. İşsizlik demek. Yoksulluk demek. İşte size, Ak Parti iktidarının millet sevgisi. İşte size, Sayın Erdoğan’ın işletmelerimize verdiği değer. İşte size, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde ekonomi yönetimi. Son üç yılda, elektriğe, 8 kere zam yapıldı ve yapılan toplam zam, yüzde 98.6 oldu. Doğalgaza da, aynı dönemde, 13 kez zam yapıldı. Ve doğalgaz fiyatı, son üç yılda, yüzde 110 arttı. Temmuz 2018'de, 350 lira olan bir fatura, bugün artık 735 lira. İşte o nedenle, şimdi biri gelip bana, 'Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi nedir?' diye sorsa;

zamdır, zulümdür, milletini yokluğa mahkum etmektir derim. Bu ucube sistemin özeti, işte tam olarak budur.

İktidarın büyüklü küçüklü ortaklarına, her fırsatta, 'Vatandaş zorda, nakit desteği verin' diyoruz, doğalgaza zam yapıyorlar. 'Esnaf perişan, borçlarını erteleyin, faizsiz kredi verin' diyoruz,

Elektriğe zam yapıyorlar. 'Kısa çalışma ödeneğini, işten çıkarma yasağını uzatın' diyoruz; Duymazlıktan geliyorlar. Bu dar zamanda, vatandaşlarımıza destek vermeye gelince, cebinde akrep olanlar, milletimizi yolmaya gelince, sınır tanımıyorlar. Mesela; 'Kamudaki israfa son verin' dediğimizde, bize, 'İtibardan tasarruf olmaz' nutukları atan Sayın Erdoğan, son olarak çıktı, tasarruf genelgesi yayınladı. Yayınladı yayınlamasına ama; itibar, her zamanki gibi, bu genelgeden de muaf tutulmuş. Tasarruf, sarayın yanından bile geçmiyor. Memlekette herkes tasarruf etmek zorunda. Milletimiz 'porsiyonları küçültmek' zorunda.

Ama bu arkadaş, mesela, birkaç uçak daha alabilir. Mesela, inşaatı yeni biten yazlık sarayında sefa sürebilir. Mesela, sarayı için her gün, bakın her ay demiyorum, her gün, 3700 asgari ücret aylığına denk gelen, 8.6 milyon lirayı doyasıya harcayabilir. Zihniyete bakar mısınız?

AK Parti iktidarı, milletimizin hazinesini boşalttığı yetmemiş gibi, bir yandan da, milletin olan ne varsa, haraç mezat satmanın peşinde. MKE’den sonra sırada, bir diğer stratejik kurumumuz TEİAŞ, yani, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi var. Kamunun, yani milletin olan bu şirket, 2020 yılında, 14.9 milyar lira ciro yapıp, 2 buçuk milyar liraya yakın da kâr etti. Ama buna rağmen, bir Cumhurbaşkanı Kararı’yla, özelleştirilmesi için düğmeye basıldı. Daha iki hafta önce, yine bu kürsüden gündeme getirdiğim,

elektrik dağıtım şirketleri üzerinden yapılan yağma yetmedi, şimdi de toptan satışa niyetlendiler.

Her seferinde, 'Biliyorsunuz ben ekonomistim' diyen Sayın Erdoğan, belli ki, piyasa yapılarının anlatıldığı derslerde, uyumayı tercih etmiş. Kendisine buradan, ekonomi ile ilgili, ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. Sayın Erdoğan; ekonomide, 'doğal tekel' dediğimiz bir kavram vardır. Belli sektörlerde, tüketiciye en az maliyetle, topluma en fazla faydayı sağlayabilmek için, sadece tek bir firmanın olması gerekir. Bunu, ekonomist olduğunu iddia eden herkes bilir. Elektrik iletimi sektörü de, işte böyle bir doğal tekeldir. Yani, bu sektörde, hizmetin tek bir firmayla verilmesi, toplumun yararınadır. Çünkü şayet elektrik iletimi, özel bir şirkete geçerse, elektrik fiyatları, o şirketin yararına, toplumun ise zararına olacak şekilde artabilir.

Sonuçta da sanayicimiz, çiftçimiz, vatandaşımız, daha da artan elektrik faturalarıyla karşılaşabilir.

Tam da bu nedenle; özelleştirme fikrinin anası ve neo-liberalizmin yılmaz savunucusu olan, Margaret Thatcher bile, iktidarında elektrik iletimini özelleştirmemiştir. Sayın Erdoğan; Seni tekrardan uyarıyorum: Elektrik iletimi, stratejik bir öneme sahiptir. TEİAŞ’ın, yük dağılımını kontrol edip, Türkiye’deki, anlık elektrik arz-talep dengesini kontrol etmek gibi, hayati bir görevi vardır. İşte bu nedenle, TEİAŞ, kâr amacı gütmemesi gereken bir kurumdur. Bu sektörün kontrolü kamuda olmazsa, ekonomik bağımsızlığımız tehlikeye girer. Gel, bir kez olsun bizi dinle, bağımsızlığımızı tehlikeye sokabilecek bu yanlıştan, çok geç olmadan dön. Yeter artık. Türk Devleti ve Türk Milleti’nin varlıkları, senin ve iş bilmez kadrolarının oyuncağı değildir.

Tütün üreticimizi cezaevine değil tarlalara gönderin. Bu konudaki tarihi erteleyip çiftçilere zaman tanıyın. Milletin malına çöreklenenleri korumakta pek bir mahirsiniz. Gelin bir kez olsun bu maharetinizi çiftçimiz, milletimiz için kullanın.

Merkez Bankası'nın Saray'ın arka bahçesine çevirirsen Türkiye'nin itibarı kalmaz dedik. Aradan 3 sene geçti dolar 8.7 liralara euro 10 buçuk liralara geldi. Türkiye 3 yıl öncesini arar oldu.

Sayın Erdoğan Türkiye ekonomisinin yapısal bir sorunu haline gelmiştir. Yaşadıklarımızdan tek bir ders çıkaramadı.

Sayın Erdoğan ve arkadaşları gitmeden, Türkiye zenginleşemez, özgürleşemez. Türkiye yeni bir sayfa açmamızı bekliyor.

Yeniliklere yetişemiyoruz ve internetimiz ucuz değil. Biz bu yavaş internete gelirimizin yüzde 2'sini ödüyoruz.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki internet hızıyla ekonomik büyüme arasında çok büyük ilişki var. Dolayısıyla kafayı betona takmış bu iktidar geciktikçe Türkiye kaybetmeye devam ediyor.

Buradan e-sporcularımıza seslenmek istiyorum. İYİ Parti iktidarında doğru yatırım ve desteklerle Türk e- sporcuları dünyada hak ettiği yeri alacak. Biz interneti elektrik ve su gibi temel bir ihtiyaç olarak görüyoruz."

Editör: Haber Merkezi