BB’nin yazılı açıklamasına göre İmamoğlu, kanalın güzerhanının kuzeyinde yer alan Yeniköy ve Karaburun’a giderek incelemelerde bulundu. İBB başkanı, Yeniköy Muhtarı Timur Çevik’i makamında ziyaret etmesinin ardından köy meydanında vatandaşlara seslendi.

‘Hep birlikte müsaade etmeyeceğiz’

İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle: *Yeniköy’e böyle bir konuyla ilgili gelmek istemezdim. Bu köyde neler üretebiliriz, bu güzel mahallemizde hangi iş imkanlarını yaratabiliriz, tarımın hangi alanını geliştirebiliriz, yüz yıla yakındır burada yaşayan hemşerilerimizin çocuklarına, gençlerine daha iyi yaşam koşulları, doğanın içerisinde nasıl daha mutlu ve huzurlu olabilirler noktasında konuşmaya gelmek isterdim. Ama ne yazık ki, sadece 19 köyü ezip geçmeyecek, aynı zamanda hem İstanbul’umuzun hem de Türkiye’mizin üstünden geçecek; hem vicdani hem insani hem ahlaki olarak ezip geçecek bir projeyi, ne yazık ki bir ihanet projesini, Kanal İstanbul’un olumsuzluklarını konuşmaya geldim. Böyle bir buluşma olsun istemezdim. Ama hep birlikte buna müsaade etmeyeceğiz.

‘Uykularımı kaçırıyor’

*Deprem ve Kanal İstanbul konuları uykularımı kaçırıyor, projenin yapılmaması şart. Geçmiş dönemde hükümette başbakan olarak görev yapmış Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da projeye karşı. Hükümette görev alan başka isimlerden de benzer sözler duydum. Sadece bu duyduklarım değil, bu duyduklarımın dışında da o siyasi partiye hizmet etmiş veya eden birçok siyasiden, Kanal İstanbul’un çok zararlı, sakıncalı, anlamsız olduğunu bugünkü iktidarın birçok temsilcisinden, bakanlık yapmış isimlerine kadar kulaklarımla duymuş birisiyim. İşin kötüsü ne biliyor musunuz? Çoğu vatandaşımız bunu bilmiyor. Zaten, bu işi destekleyen ve bu işe, ‘Mutlak olsun’ diyen, iktidar adına bir avuç insan. Ne için istediklerini anlayabilmiş değilim. Buradan bir hemşehrim ‘Rant, para, para’ dedi. Devleti yöneten insan, milletinin cebine girecek parayı düşünür. Hem nitelikli olacak hem ahlaklı olacak hem kalıcı olacak hem de helal olacak.

‘Kanal da kanal…’

*Kanal İstanbul, 360 milyon metrekarelik bir alanın tümüyle yok olmasına, 100 milyarlarca liralık gelir kaybına neden olacak. Allah aşkına, ben bugün Sancaktepe’de istihdam ofisi açtım. Çünkü, her gün bir kişiyi bile iş bulunca ben mutlu oluyorum. Şu ana kadar üç tane istihdam ofisimiz, 6 bine yakın insana iş buldu. Her 4 gençten 1’inin mesleğinin olmadığı bu şehirde, her 3 gençten 1’inin işsiz olduğu bu şehirde, ülkemizde ve dünyada hastalığın dünyayı değiştirdiği bu dönemde, evine ekmek getiremeyen, işinin ne olacağı konusunda büyük kaygı duyan milyonlarca işsizimizin olduğu bu dönemde, ‘Kanal da kanal.’ Allah akıl versin. Ekonomik etkisi, travması bu şehre ve bu ülkeye çok büyük zarar verecek bir iştir bu.

‘Mülkiyet hakkı kutsaldır’

*Koca bir şehir kadar yeri, 350 milyon metrekare yeri 100 bin, 5 bin, binlik planı altı ayda bitiriyorsun; Allah’ın kulunun haberi yok. Sizin köyünüzün üzerinden buldozer gibi kanal geçecek, haberi yok. Ne anlattılar Kanal İstanbul ile ilgili size? İstanbullunun haberi yok. 16 milyon İstanbullunun haberi yok, köylünün haber yok. Mülkiyet hakkı kutsaldır. Kamulaştırmayı ve mülkiyet hakkını devre dışı bırakıyorsunuz ve plan yapıyorsunuz. Kime sordunuz? Ya biz her insanın, her kulun hakkına riayet eden bir anlayışa sahip bir milletiz hem inanç olarak hem geçmişiyle beraber. Siz burada herkesi yok sayıyorsunuz tek bir toplantı yapmıyorsunuz. Biz, bir mahallede, ufacık bir yerde park yapmak için küçücük çocuğumuzdan en tecrübeli büyüğümüze kadar sormayı kendimize vazife ediyoruz. Bir şehri böyle yönetirsiniz. Ama siz diyeceksiniz ki, ‘Ben karar verdim yapacağım.’ Kimin malına, ne yapıyorsun kardeşim sen.

*Projeyle birlikte 150 milyon metrekarelik tarım alanı da yok edilecek. Ben de millete tohum fide dağıtıyorum; onlar da tarlasından ürün alıyor diye dünyanın en mutlu insanı oluyorum. Yani, üretemeyen insan üretsin. Size bir şey söyleyeyim mi? Bahçenizde ürettiğiniz bir kilo domates sizi sadece beslemiyor, bu insanlığa hayat veriyor. Toprak hayattır, yaşamdır; şu boşluğu, yeşili görmek. Dünya değişti, dünyanın mutluluk anlayışları değişti. Çocuklara, gençlere ‘İstanbul’la ilgili ilk ne istersiniz’ diye soruyoruz. Yetişkinler olarak bizi ayıralım bir kenara, çocuklar ve gençler çok daha bilinçli. Diyor ki, ‘Önce depremle ilgili sorunu çöz kardeşim.’ Bakın araştırma yapıyoruz, üniversite gençliğine soruyoruz; her iki gençten biri, ‘İstanbul’un önce deprem sorununu çöz. İki, İstanbul’un yeşilini, doğasını koru ve geliştir’ diyor. Birilerine kalsa bu kadim kentte tek bir ağaç kalmayacak.

*Son ana kadar Kanal İstanbul projesiyle hukuki yollardan mücadele edeceğim. Bu konuda, her birinizin desteğine ihtiyacım var. Ben kararlı bir adamım. Asla vazgeçmeyeceğimi hepiniz iyi bilirsiniz. Kimsenin hakkını yemeyeceğimi, kimseye de hakkımı yedirmeyeceğimi siz de iyi bilirsiniz. Dolayısıyla sizden istirhamım, sadece buradaki köyümüzün yaşayanlarına değil, İstanbullu hemşehrilerime de bütün Türkiye’ye sesleniyorum: Bugünün konusu olmayan; sizlerin cebinden 100 milyarlarca liranın çıkmasına sebep olacak; bu kadar işsiz varken hiçbir işsize katkı sunmayacak; yurtdışından gelip burada arsa almış binlerce insanın cebine para girmesine, milyarlarca lira gelir elde etmesine sebep olacak; doğayı yok edecek, katledecek  ve İstanbul’a büyük ihanet edecek olan bu projeye bütün Türkiye’nin kulak vermesini, karşı çıkmasını ve engellemek için bütün hukuki haklarını aramasını diliyorum, istiyorum ve davet ediyorum.

‘Çılgın proje değil…’

İBB başkanı, Karaburun’daki konuşmasında da şunları söyledi:

*Hemen burnun arkasında, Terkos Gölü’nün koruma sahası içinde kalan alanda da muazzam bir kumsal, üst kısmında da Terkos var. Çok yakın. 25 kilometre uzunluğunda, 1 kilometre eninde bir dolgudan bahsediyoruz. Hemen Karaburun’dan sonra kanalın çıkış noktası var. Oradan da 15 kilometreye yakın dolgu alanından bahsediyoruz. Yani bu çılgın değil, çıldırmış birilerinin yaptığı bir proje bu. Başka adı yok bunun. Bu bir çılgınlık. Bir insan adına, şehir adına çıldırmış, çılgın hale gelmiş, bir şehri gerçekten heba etme projesi. O bakımdan kaygımız çok büyüktür.

*Sürece dair çok kıymetli bir mücadelemiz var. Bu mücadeleye dönük herkesi sorumluluğa davet ediyorum. ‘Bu güzelliklere doğaya bir şey olacak ama benim evime bir şey olmayacak’ diye kimse düşünmesin. Bu yozlaşma, belki de İstanbul’un suyunu, havasını, şehirleşme anlayışını her yönüyle yok edecek bir durum. Mücadeleyi son anına kadar vereceğiz. Önümüzdeki bayram sonrasından itibaren çok vaktimi geçireceğim İstanbul’un köylerinde ve mahallelerinde. Herkesi harekete geçireceğiz; itirazlarımızı ve insanların ilgisini, alakasını… Bu sürece katkı sunan herkes şunu bilsin: Ben, bu şehrin çocukları için mücadele ediyorum. Yeni doğmuş bebekleri, ilkokula, ortaokula, liseye giden çocukları için mücadele ediyorum. Çünkü, yapılması istenen bu iş, onların geleceklerini yok edecek bir proje.

Editör: Haber Merkezi