Çiftçiler ve hayvancılık yapanlar maliyet artışlarından dolayı üretimden çekiliyor. Gıda ürünlerine ardı ardına gelen zamlar, krizin habercisi olduğu belirtiliyor. Et ve Süt Kurumu’nun kırmızı ete yaptığı yüzde 48 zammın ardından tartışmalar devam ediyor. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü’nün uzun kuyrukları önlemek amacıyla zam yaptıklarını açıklaması tepki çekerken, yeni zammın serbest piyasadaki fiyatları artırması bekleniyor. Bu kapsamda Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ’dan et krizi uyarısı geldi.

Et krizinin kapıda olduğunu belirten Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, “Hayvan sahipleri, artan maliyetler sebebiyle inekleri kesime gönderiyor. Danayı ben mi doğuracağım?” dedi.

“ET KRİZİ KAPIDA”

Krize ilişkin konuşan Yalçındağ, “Et piyasasının temel sorunları bulunuyor ve adım atılmadığı takdirde Türkiye’yi et krizi bekliyor” dedi.

Süt ve yem fiyatlarına dikkat çeken Yalçındağ, etteki krizi aşma formülünün küçükbaş hayvan üretimini artırmayla düzelebileceğini söyledi.

Fazlı Yalçındağ’a göre çiğ süt fiyatının geç açıklandığı süreçte tahmini olarak 1 milyon inek kesildi. Türkiye’de ineklerin doğurganlık oranının yüzde 60 olduğunu, doğması muhtemel 600 bin buzağının dünyaya gelemediğini belirten Yalçındağ, “Düşünebiliyor musunuz bunu? Ne olacak şimdi? Dünya krizde, Rusya ile Ukrayna birbiriyle savaşıyor. Bu iki ülke bizim yem hammaddesi ve buğday eksiğimizi giderdiğimiz ülkeler. Üç senelik bir Covid-19 sıkıntısı da var. Bunların hepsi bir araya gelince et piyasasında olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor” dedi.

.

“Et ve Balık Kurumu’nun yaptığı zam falan değil sadece fiyat ayarlaması. Edilen zararın bir miktarını önleme çalışması. Devlet bu kurumun zararını karşılamaktansa, buna ayrılan payı ön yüklemeli yardım kartlarına tanımlasın. Dağıtsın ihtiyaç sahiplerine, ayda 100 lira mı yükler, 150 lira mı yükler… İhtiyaç sahipleri de nereden eti beğenirse, kimin malzemesi damak zevklerine uygunsa oradan alır. Neden böyle insanları kuyruğa diziyorsunuz? Böyle şey olur mu? Kiminle rekabet ediliyor. Devlet gücünü kullanarak esnafla rekabet edilir mi? Esnaf hedef edilir mi? Ben karar merciinin önüne benim önerimi geçip de söyleyen bir insan olduğuna inanmıyorum. Bu uygulamayı Ankara Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Her ay 30 bin insana et desteği için kartlarına para yatırıyor. Devletin de ilgili bir bakanlığı var. Bu bakanlığın bünyesinde valiliklerde, kaymakamlıklarda ihtiyaç sahibi insanlar bellidir ve bunlara kartlar verilebilir.”

Kasapların daha uygun fiyata eti satması halinde ortaya çıkan bu zararı karşılayacak devlet kurumunun olmadığını belirten Yalçındağ, “Esnaf bir ay zarar eder iki ay zarar eder ve dükkanını kapatmak zorunda kalır” dedi.

Kasaplarda 10 liralık kıyma alan ailelerin olduğunu ifade eden Yalçındağ, “İnsanlar ne yapsınlar? Geçim telaşındalar. O yemeğin içerisine 10 liralık, 20 liralık kıymayı koyduğu zaman yemeğin besleme gücünü artırıyor. Bu da lazım. Beslenemediğinizde nasıl hayatta durursunuz? Hastalanırsınız. Her şey olur” diye konuştu.

“BESİCİ NEREDEN DANA BULACAK?”

Et krizinin kapıda olduğunu ve bazı adımların atılmasında geç kalındığını ifade eden Yalçındağ, şöyle devam etti: “İnekler kesilince danayı ben mi doğuracağım? Sütün fiyatını düşük tut, iki tane sanayicinin ağzına bak, sonra insanlar ineğini kestirsin. Peki danayı kim doğuracak? Besici nereden dana bulacak da besleyecek de biz satacağız? Türkiye’deki küçükbaş hayvan sayısını ülke nüfusundaki insan sayısına ulaştırmak zorundasınız. Bu hayvanların otlayacağı, gezebileceği meraların kullanıma açılması gerekiyor. Küçükbaş hayvanın üretim ve tüketimdeki payının da artırılması gerekiyor. Şu anda et tüketiminde küçükbaş hayvan oranı yüzde 15 civarında. Sıkıntının bir kaynağı da burada yatıyor. Neredeyse et ihtiyacımızın tamamına yakınını, yemini dışarıdan aldığımız, hayvanları dışarıdan aldığımız bir sistemde karşılıyoruz. Bu da pahalı oluyor. Yem desen yem pahalı. Kabahatli ilan edilerek bu memlekette çözüm üretilemez. Bu nedenle doğru noktalardan yürümemiz lazım.”

Editör: Haber Merkezi