Her köşesinde kötü kokular, iğrençlikler fışkıran bir ülke!

Gencecik çocuklar, şeker oyunlu kumarın, uyuşturucunun ve çetelerin elinde yok olup gidiyor.

Dolandırıcılık, gasp, trafik kavgaları, cinayetler…

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Cezaevi firarisi bir alçağın önce bir mühendisi, sonra bir uzman çavuşu öldürmesi önlenemiyorsa, bu hükümlüyle ilgili kimse hesap vermiyorsa ne diyebiliriz ki, Kamil!

Görev yaptığı caminin derneğine ait taşınmazları alavere dalavereyle müftülüğe boşalttıran imama, cemaat ve mahalleli tepki gösteremiyorsa; bu kirliliği ortadan nasıl kaldırabiliriz?

Dini bile rantın içine sokmuşuz, vicdanlarımız beton gibi.

Atış Yapı’nın sahipleri nitelikli dolandırıcılıktan tutuklanmışken, Bursa’nın hava koridorunu kapatan Hürriyet Mahallesi girişine “Downtown” ucubelerinin dikilmesine ruhsat veren eski belediye başkanı ve ekibi sorgulanmayacak mı?

AK Partili belediyeler yöresel rezaletlere göz yumup izin verdiğinde kıyameti koparan CHP’liler, şimdi kendi belediyelerinin, belediye binasının 100 metre uzağında yöresel çirkinlik çadırında sağlıksız ürün satışına izin vermesine, susmalarının adı çağdaşlık mıdır?

Senin karan sana, benim karam bana, güzelim!

Bu şehirde kat çıkanlara, cezaevine benzer bitişik binalar yapanlara susmak farz olmuş!

Neredeyse her gün utanmazlıkların içinden başka bir utanmazlık seçiyoruz.

Bazı hemşeri derneklerinin çirkin ilişkilerine “üç oy” uğruna susan siyasetçiler…

Etkili, yetkili kişiler,

Yaşadıkları kentin betonlaşmasına, sanayi ablukasıyla susuz kalmasına gıkını çıkaramayanlar…

Bir buçuk yıl önce Bursa’yı yönetmeye başlayanlara kaşlarını çatıyorlar.

***

Şimdi gelelim, herkesin bilip münafıklık yaptığı bahis kumarına,

Öncesinde bebekleri öldüren özel hastanelerdeki hekimler vardı; ardından Anadolu Adliyesi Başsavcısı’nın rüşvet aldığını söylediği hâkim ve savcılar…

Bugün de hakemler!

TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, hakemlerin bahis çirkinliğine bulaştığını itiraf etti, ezberi bozdu.

Dün akşamüzeri ise bahsini ettiği bahisçi hakemler disipline sevk edildi.

Ama mesele sadece birkaç hakem değil; mesele, çürümüş bir sistem.

Bu bahisçi hakemlerin gözlerini kara para öyle karartmış ki, sitelere kendi isimleriyle üye olmuşlar; binlerce kez de oynamışlar!

Bu karanlıktan aydınlığa çıkarılır mı, onu zaman gösterecek.

İşin içinde bazı kulüp başkanları, teknik adamlar ve futbolcuların olmadığını kim inkâr edebilir?

Öldürülen Kıbrıslı kumar baronu Halil Falyalı

Bu şahsın “kasası” olduğu söylenen Cemil Ünal’ın, Türkiye’deki bazı üst düzey kişilere verilen paralarla ilgili iddiaları…

Ve sonrasında Hollanda’da suikast sonucu katledilmesi...

Yasadışı bahis baronlarını ve bu kişilerle iş tutanları uzaklarda aramaya gerek yok; hepsi içimizde.

Hatırlayın, Sedat Peker; “Murat Karayılan’ı bin parçaya bölmezsek...” diyen eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında onlarca iddiada bulundu ama kimse kılını kıpırdatmadı.

Susarak bir yerlere varılamıyor, varılamayacak da.

Adına milli denilen piyangonun, 24 saat başımıza musallat edilmesi, ne kadar acı.

Yanlışın, yanlış yapanın yanında durmayın. Tacizciyle yan yana fotoğraf çektirmeyin.

Bunlara itibar kazandırmayın.

Sonra ateş hepimize dokunur.

Bir kez daha gördük; “futbol, sadece futbol” değilmiş.

Kaleler var, kaleciler var ama düdük; imzayı atan ve bahisçiyle iş tutanmış, tüpçü...