Ağlanacak halimize gülüyoruz.

Köyler gittikçe insansızlaşıyor; sebebi belli, girdi maliyetlerindeki artış, tarım politikalarında yapılan yanlışlar, buna bağlı olarak şehirlerin cazibeli gösterilmesi.

Şimdi, “biz nerede hata yaptık” diyenler, ne yazık ki liyakatsiz isimlerle patinaj yapmaya devam ediyorlar.

Milli Eğitim Bakanlığı köylerde terk edilmiş okulları, “Köy Yaşam Merkezleri Projesi” kapsamında, ihtiyaç duyulursa, “anaokulu, ilkokul, kurs merkezi, kütüphane; matematik, doğa, bilim, tasarım, gençlik kampı” gibi eğitsel ve sosyal etkinliklerin yapılacağı alanlara dönüştürme çabasında.

Nereye,

Terk edilmiş, insansızlaşmış köylere.

Şaka gibi doğrusu.

Bu şakaya itiraz etmeyen, Ankara’dan gönderilen talimata emriniz başımızın üstüne diyen İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür, Bursa’nın köylerindeki insan manzarasının karardığını bildiği, duyduğu halde, merkezleri cazibeli hale getirmekten bahsediyor.

Yetmiyor, bir de üzerine ben söylüyorum siz inanın açıklaması yaparak:

“Köy Yaşam Merkezleri” ile matematik, doğa, bilim ve tasarım alanlarında hizmet veren atölyelerle gençlik kampları gibi eğitsel ve sosyal etkinliklerin yapılacağı alanlara dönüşürken çocukların ve ebeveynlerin aynı çatı altında eğitim ve üretim süreçlerine katılmalarını sağlıyoruz. 59 olan köy yaşam merkezi sayısını 78’e çıkaracağız” diyor.

Serkan Gür’ün dört tane dağ ilçemizin köylerinin ne hale getirildiğinden haberi yok mu?

Niye olsun ki?

Köfteci Yusuf’a staj adı altında Bursa’daki okullardan ucuz işçi protokolü imzalamak “ayarlamak” daha mantıklı geliyor!

Ama Keles’te doğan Halil Oruç, dede mirası “Nalbant” mesleğini bıkmadan, üşenmeden, ilerlemiş yaşına rağmen komşu ilçelerin köylerini tek tek gezerek, süt ineklerinin uzayan tırnaklarını kesip, daha fazla mutlu olsunlar, daha fazla süt versinler diye didinirken…

Gitmediği, bilmediği, yaşanan trajedileri, terk edilmiş evleri, tarlaları göremeyen İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür, “Köy Yaşam Merkezi” cilalaması yapıyor!

Tabi Köfteci Yusuf varken, ne gerek var gençlere liyakat aşılamaya.

Keles’teki Halil Oruç gibi dağları, bayırları arşınlamaya, örnek olmaya.

Onun adamı, bunu damadı, falancanın kardeşi oldun mu görüntüde bütün sıkıntılar ortadan kalkıyor.

Yıllardır karşımıza çıkan tablo şu,

Çalsın sazlar oynasın bizim liyakatsiz çocuklar!

Sahi Serkan Gür, ayağımızın altından toprak kayarken, çürümüşlük zirve yapmışken, Türkiye “6 yaşındaki çocuğun cinsel istismarı” olayı ile çalkalanırken, hiç olmazsa sosyal medya hesabından açıklama yapmayı düşünüyor mu acaba?