Son zamanlarda whatsapp gündemimize veri güvenliği diye yeni bir tartışma konusu ekledi. Sayelerinde henüz emoji kullanmaya başlamış olan orta yaş grubu, bu yeni eğlencelerinden de vazgeçti.

“Aman canım, ne güzel işte takip etsinler beni, belki silikon vadisine kaydırırlar” diye düşünenler de yok değil. Fakat kimse sizin muhteşem zekanızın peşinde değil merak etmeyin. Hoş, “konuşamam yalnızca whatsapp” diyerek sınıf atladığını veya havalı olduğunu düşünerek, dikkat çekmeye çalışan bir kesimle, yakın geçmişte aynı havayı soluduk.

İngiltere de yapılan seçimle birlikte Trump’ın seçim sürecinde de facebook verileri kullanıldığı gerekçesiyle Mark sorguya çekilince, akıllıca davranıp “hata ettik” benzeri söylemlerle süreci geçiştirdi.

Son zamanlar da şirket içinden de çatlak sesler yükselmiş, ayrılıklar olmuştu. Senatoya çağrıldığında “dün gece hangi otelde kaldığınızı bizimle paylaşmak ister misiniz” sorusuna “hayır” cevabını veren Mark’a “işte mesele bu” diyen koca yürekliye de buradan bolca alkışlar.

***

Facebook verilerini Pentagon’la paylaştığı ve CIA’in bu doğrultu da ülkelerde faaliyetler yürüttüğü öteden beri biliniyordu. O yüzden sosyal medya alimlerine, klavye delikanlılarına tepkiliydim. Dijital ekranlarda aslında hiç birimiz düşünmüyoruz ve bizim yerimize ne düşünmemiz isteniyorsa o önümüze sürülüyor. Gözlerimizi yorduğumuza değmez çünkü hangi görüşten olduğumuz da fark etmiyor.

En doğru tabirle “boş kağıda” imza atmamızı isteyen Mark, belli ki fazlaca sıkıştırılıyor. Yine de ticari kaygılar, hukuki zorlukların önüne geçmiş olmalı ki geri adım attılar. Siber saldırıların gündemde olduğu bir çağda aslında bu mevzu güvenlik sorunudur. Fakat internet alt yapımızın dahi ithal olduğunu düşününce Mark’a niye kızıyoruz ki? Babamızın oğlu mu bize kazık attı? “Akıllı” diyerek beynimizi kiraladığımız makinelerden kafamızı kaldırıp, akl-ı selim düşünelim dostlar. Yol uzun ama imkansız değil…