Bugün dünyamızın yaşadığı bu Korona Kovid-19 belası bir sonuç mudur, sebep mi?

Ya da ülkemizde yaşanan ekonomik krizler, siyasi gelişmeler bir sebebin sonucu mudur?

Şu anda biz kadermizi mi yaşıyoruz. Sebep olduğumuz çevre kirliliğinden tutun da vahşi kapitalizmin ortaya çıkardığı sonuç mudur tüm bu olanlar?

Ve Determinizm...

Peki nedir bu determinist düşünce?

Determinizm anlayışına göre, tüm olaylar birbirine bağlıdır. Olayların birbirini belli etmesi, birbirinin neden ve sonucu olması düşüncesinin temel ilkesi olarak kabul edilir. Her olay, nedenleriyle açıklanır ve anlaşılır. Olaylar arasındaki sürekli nedensellik bağını bozabilecek hiçbir güç yoktur.

Bir süredir “Devs” adlı bir dizi film izliyorum. 8 bölümlük tek sezonluk bir dizi filmdi. En son dün gece finalini izledim.

Eğer bu konular ilginizi çekiyorsa mutlaka izleyin derim, kuantum mekaniği, determinist yaklaşım ve sebep sonuç ilişkisi üzerine hem kafa karşıtırıcı hem de sorgulatıcı bir iş. Filmin yaratıcısı Ex Machin filmini de yazıp yöneten Alex Garland.

“Devs” hakkında size fazla ayrıntı anlatmayacağım. Zira film hristyanlık ve yahudilik terminoljisi üzerine kurulu, ama bunun propagandasını yapmayan, sadece geçmişi ve geleceği görüntüleyen bir Makine yapan bir kaç bilgisayar yazılımcısı dahinin öyküsüne odaklanıyor. Geliştirlen “devs” adlı yapay zeka sayesinde önce geçmişte yaşanan olayları görüntülü olarak izleyebiliyorlar, sistem geliştirildikçe geleceği de görme imkanı elde ediyorlar. İşte zaten olaylar da ondan sonra karmaşıklaşıyor...

Gerçekte böyle bir şey mümkün değil...

Ya da şimdilik değil, gelecekte neler olacak, kim bilir...

Düşünsenize; yaşadığımız boyut tek bir çizgi olsa ve biz şu anda bu çizgide ilerliyorsak; gelecek yaratıldı mı, yoksa biz “Time Line” yani zaman çizgisinde ilerledikçe mi geleceği oluşturuyoruz?

Ya da oluşmuş bir zaman çigisi içinde mi geleceğe ilerliyoruz.

Şimdi başa sarayım...

Ben bu dizi filmi izledim ve böyle bir video çekmeye karar verdim! Peki neden?

Çünkü Alex Garland “Devs” adlı bir dizi film çekti ve ben de bu yazıyı kaleme alıp, videosunu yaptım.

Sebep Alex, sonuç; Suat bu makaleyi yazıp videoyu çekti...

Alex'in anne ve babası tanışıp evlenmeseydi, hiç doğmayacaktı ve bu dizi filmi çekmeyecekti...

Benim de annem babam, eski Yugoslavya'dan Türkiye'ye göç etmeseydi, Bursa'da evlenemeyeceklerdi ve ben doğmayacakım. Ben doğmasaydım, eşimle evlenemeyecektim ve çocuklarım da hiç doğmayacaktı...

Ve elbette yotube kanalım Siyah Şapkalı Adam hiç yayınlanmayacaktı, Bursaport'ta bu yazım çıkmayacaktı.

Ya da, internet hiç icad edilmeseydi, web siteleri, potallar, youtube diye bir kanal olmayacaktı ve siz şu an bu yazıyı okumuyor olacaktınız...

Daha da uçuk olmasını isterseniz; Edison ve Tesla hiç doğmasaydı, bugün dünya hala gaz lambalarıyla aydınlatılıyor olacaktı...

Dedim ya sebep ve sonuç...

Yolda yürüyorsunuz, hemen üstünüzden geçen bir kuş pisliyor ve dışkı sizin üstünüze düşüyor. Bir saniye geride olsanız ya da bir saniye önde o dışkı yere düşecek. Aynı durum trafik kazaları için de geçerli değil mi, herşey tam o anda ve bir anda oluyor...

Sebepler sonuçları doğuruyor...

Belki buna kader de demek mümkün. Çünkü tarihte bu konu üzerine bir çük filozof kafa patlatmış. Aristo'dan tutun Sipinoza'ya, Descartes ve Laplac'e kadar...

Ortaya determinizm diye bir felsefi görüş ortaya çıkmış.

Devs dizi filminin çıkış noktası da burası işte.

Bir şey oluyorsa, o şeyin gerçekleşmesi kaçınılmazdır.

Ne yaparsanız yapın, kaderinizden kaçamazsınız!

Devs'in finalinde aslında Devs'in “Devs” olmadığını da öğreniyoruz ama bunun ne olduğunu

merak edip 8 bölümlük diziyi izlemek isteyenlere bırakıyorum...

Evet, herşey olacağına varıyor, sebep ve sonuç öyle ya da böyle yaşanıyor.

Çin’in Wuhan kentinde bir virüs ortaya çıkıyor ve 5 ay sonra tüm dünyaya yayılıyor; gezegende hayat durma noktasına geliyor. Dünya’nın Türkiye ülkesinin parlamentosunda bir karar alınıyor, cezaevlerinde suçlu olarak cezalarını çekmekte olan, hırsızlar, yan kesiciler, ırz düşmanı sapıklar, çeteciler, mafyacılar tek tek serbest bırakılıyor. Tek suçları işlerini yapmak ve yanlışları yazıp söylemek olan gazeteciler ise serbest kalamıyor.

Şimdi şöyle soralım; bugün Ak Parti ve Erdoğan değil de bir başka iktidar ülkeyi yönetseydi, o gazeteciler tutulur muydu içerde? Ya da “düşünce suçu” işledikleri iddiasıyla hapse atılırlar mıydı?

Ak Parti ve Erdoğan’a oy veren milyonların kararı...

Sebep ve sonuç...

İslam inancında da cüzzi irade ve külli irade diye iki ayrı durum vardır ya...

Cüzzi iradeye göre insanlara verilmiş olan ve kaza ve kader sınırları çerçevesinde hareket imkânı tanıyan özgür iradedir. Bu irade kapsamında kaderimizin yolunda tercihler yapmak insnaın kendi elindedir.

Külli irade ise nerede, nasıl ve kim olarak doğacanız, ne zaman öleceğnizi, ana ve babanızı, kardeşlerinizi seçememeniz durumuna deniyor...

Ama işin içine kuantum fiziği girince, seçenekler, alternatifler, onlarca, yüzlerce, binlerce değil, milyonlarca ihtimal söz konusu olabiliyor!

Seçimlerimiz, tercihlerimiz kaderimizi belirliyor...

Yani bazi durumlar elimzideyken bazı durumlar bizi aşıyor ve sadece kaderimize razı gelip, “artık ne olacaksa olsun, herşey olacağına varsın” dieybiliyoruz.

Ne dersiniz, bu yaşananlar kaderimiz mi, yoksa kendi tercihlerimiz mi bizi bu sonuca ulaştırdı?

YAZININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN: