Siyasetçinin, belediye başkanının yaptığı hata, kusur dile getirilmediğinde büyük acılar yaşadığımızı kim inkar edilebilir?

Bursa’mızdan örnek vermek gerekirse,

‘Ne şiş yansın ne de kebap’ dar kafasıyla hareket eden bazı muhalefet partileri, dernek, sivil toplum kuruluşu ve köşe muhabirleri, tek gayeleri şehre hizmet olanları eleştiremedikleri, yanlışlarını belirtemedikleri için nüfusu 3 milyonu aşan Bursa, sanki karpuz kabuğunun üzerine basmış gibi sırt üstü yere düşürülüyor.

Bizim güzel adetlerimizden birisi olan,

Kurban Bayramı’nın son günü Kosova Cumhuriyeti Bursa Kültür Merkezi Koordinatörü Recep Gündüz’ün akıl ettiği bayramlaşmaya,  Bursa’daki Rumeli federasyon ve dernek başkanları katıldı.

Kosova Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, AK Parti il yöneticileri Ali Sait Adiloğlu, Adnan Kurtuluş, AK Parti Yıldırım İlçe yöneticisi Niyazi Atik, İYİ Parti Bursa İl Başkan Yardımcısı İbrahim Erdoğan, İYİ Parti Osmangazi teşkilat Başkanı Erkan Sinanoğlu ve bazı mahallelerin Rumeli kökenli muhtarları katıldı.

***

Gerçekleşen buluşmada, koordinatör Recep Gündüz,

Her zaman olduğu gibi Kosova’nın kendi ayakları üzerinde durabilmesi gerektiğini söyledi.

Ardından AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, uzun zamandır alışık olmadığımız, hatırlatmalarda bulundu. Kosova’nın ihmal edilmemesine dikkat çekti. Haklıydı Özen, Vatikan başta olmak üzere, Avrupa’da birçok ülke bu coğrafyaya ilgi duyup, misyonerlik operasyonu çekerken, Türkiye’nin elini, kolunu bağlamaması kabul edilemez.

Özen hazır fırsatını bulmuşken,

Bursa’daki Kosova, Makedonya göçmenlerinin, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının Rumeli’yle ilgili görevlerinin bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini ve tek ses olmalarının önemine değindi.

Sonrasında, şakşakçılık yapmaktan, ceket iliklemekten, süslü cümleler kurmaktan, şehirleri ve Rumeli coğrafyasıyla ilgili dertlenmeyenlere, proje üretmeye vakit ayıramayanlara tabiri caizse kibarca “yeter artık” deyiverdi.

Mesela Özen, ‘Kusurumuz vardır, eksiğimiz vardır, hatamız vardır. Sizden ricam, beklentim; hatamı, kusurumu, yanlışımı bana söyleyin.  Ne olur bizi uyarın. Eğer böyle davranırsanız,  hatalarımızı azaltır,  yanlış yapmamaya gayret ederiz.  Çünkü Refik Özen bugün kendisini temsil etmiyor. Bugün Refik milletvekili olduysa, olma gerekçelerinden bir tanesi de Rumelili olmasıdır. Benim bu camiaya leke getirmeye hakkım yok. Bu anlamda sizin uyarılarınıza, desteklerinize ihtiyacım var’ dedi.

Daha ne desin Refik Özen?

Uyarıcı olmak zorundasınız,

Kusurları söylemek zorundasınız,

Hataları haykırmak zorundasınız.

Vallahi böyle çıkışlara; ölü taklidi yapmayan, karşıdaki tablonun boyasının döküldüğünü söyleyen siyasetçilere hasretiz.

Şu bir gerçek ki,

Dernekler ve sivil toplum kuruluşları neden toplantı düzenlediklerinin, kongre, seminer ve konferanslar tertip ettiklerinin farkına varmalılar.

Yaşadıkları kenti yönetenlere karşı şirinlik taslayıp, el pençe durmayı akıl ettikleri gibi, Bursa’da yaşanan sorunları da haykırmayı düşünmeleri, çocuklarının geleceği için önemli olduğunu kavramalılar.

Neden diyecek olursanız, bakın şöyle etrafınıza!

Bursa’nın trafik sıkıntısı 2 yılda sorun olmaktan çıkacaktı ama hala devam ediyor.

Uludağ yılın 12 ayı turizme açılacaktı, hala bir icraat yok. Oteller Aralık, Ocak ve Şubat’tan sonra kapalı. Bursa’nın markası Bursaspor, Afyon ve Bolu’da kamp yapıyor.

Şeftali bahçeleriyle nefes alan Bursa ovası, beton işgalinde!

Daha niceleri gibi, başta önemsiz görünen ama kartopu misali yuvarlandıkça gittikçe büyüyen, felaketlere sebep olan meseleler en başından görülse, tespit edilse ve çözülse işler ne kadar kolaylaşır, değil mi?

Dolayısıyla şu fani dünyada, yaşadığımız biricik şehir olan Bursa’mızın daha yaşanılabilir bir kent olması için dertlenmek varken, ne gerek var, şakşakçılığa!