Yaklaşık 4 yıldır Körfez ülkelerinin vatandaşları Bursa’yı tatil üssü olarak görüyor.

Villa, daire, arsa, tarla, arazi, bağ, bahçe satın alıyorlar.

Geçtiğimiz yıl Katar,  Bahreyn, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudili vatandaşlar, ikinci adreslerini koronadan dolayı tercih etmediler. Ancak, normalleşme süreciyle birlikte Mayıs’ın ikinci yarısından sonra Arap turistler, adeta Bursa’ya yeniden akın etmeye başladı.

Haliyle bol para harcayan yeni komşularımız, esnafın yüzünün gülmesine sebep oluyor. Çarşıları,  mağazaları, AVM’leri, restoranları şenlendiriyorlar.

Yani döviz bırakıyor, şehir ekonomisinin canlanmasına katkı koyuyorlar.

O yüzden bu insanları entarili, renkleri farklı görüp ötekileştirmeden, AB ülkelerinden gelen beyazlara gösterilen ilginin aynısı gösterilmeli, tabiri caiz ise ‘müşteri velinimetimizdir, güler yüzlü davranır, kazıklamayız, hakkımız olanı isteriz’ düsturu benimsenmeli.

Bunun için de kontrol mekanizması devre sokulup, Bursa Turizm Müdürü makam koltuğundan kalkıp, müşteri memnuniyetinin takibini yapmalı, ‘Arap turistler geldi, kazıklayalım’ kafasında olanlara ekibiyle fırsat tanımamalı.

Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz yıllarda bazı taksiciler kısa mesafede yerli müşteriden 30 lira alırken, ‘Arap bunlar, anlamazlar’ diyerek 100 TL alıp, Bursa’nın adını kazıkçı kente çıkarma zavallılığına düştüklerine şahit olmuştum.

Mesela, Körfez vatandaşları önceki yıl yaşadıkları sıkıntıları iletecek yetkili bulamamaktan yakındıklarını biliyorum.

Kendini bilmez bazı turist rehberlerinin anlaştıkları bazı firmalara Arapları yönlendirip, fahiş fiyata ürün sattırıp, yüzde aldıklarıyla ilgili haberler yapmıştık.

Dolayısıyla, yaşanan bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak adına Valilik, turizm müdürlüğü ve diğer ilgili kurumların turistlerle memnuniyet anketi yapması gerekiyor.

Üretimin artmasına, ticaretin hareketlenmesine, yerel işsizliğin azalmasına neden olan turistleri, kendi anne-babamız, çocuklarımız gözüyle bakmak zorundayız.

Ancak bu bilinç sayesinde, bacasız sanayinin ne büyük bir fırsat olduğunu anlayabiliriz.

Hele ki yaşadığımız kapanmanın ardından günlük ve kısır düşünceyle hareket etmeden ufukları genişletelim!

Alan da satan da mutlu ve mesut olsun.