Marmara’daki o korkunç deprem sonrasını hatırlayanlarınız vardır.

Çarpık yapılaşmaya neden olanlar, göz yumanlar, imar afları ile bu yıkımın zeminini hazırlayanlara kimse dokunmamıştı.

Tek suçlu Veli Göçer adındaki müteahhit olmuştu, cezalandırıldı, hapse girdi.

Ama…

İmar izni veren belediye başkanına, yaşanan skandala ses çıkarmayan valiye ve diğer bürokratlara hiçbir şey olmadı!

Sinop, Bartın ve Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde meydana gelen sel felaketinin ardından şimdi de bir günah keçisi bulundu.

O dere kenarına yapılan ve yerle bir olan apartmanın müteahhidi.

Gözaltına alınmasını bile son dakika olarak verdi bazı kanallar. Tutuklanmasını ise flaş haber olarak geçti canlarının istediği haberi görmekte maharetli bazı ajanslar!

Tabi, tek suçlu binayı yapan müteahhit zaten!

Ak parti iktidarından önce adalet mekanizmasına tepki gösteren köşe yazarı Abdurrahman Dilipak, yazılarının içinde “adalet benim kaynanamın ismi” ifadelerini kullanırdı.

Adı çıkmış bir kere, kimi zaman kaynana olur, kimi zaman da ana!

Adalet işte!

***

Gidip, görüp, hatta hiç şüphe de etmeden, çekinmeden dere yatağını imara açan belediye başkanını tutuklayacak değillerdi ya!

O bina oraya yapılırken, o ilçede kaymakamlık yapanları mı yakalayacaklardı!

Yaşanan skandala sesini çıkarmayan iktidar partisinin ilçe başkanını mı tutuklayacaklardı, haşa!

İçinde onlarca insanın can verdiği binaları denetlemeyenlerle ilgili soruşturma açmaya da gerek yok zaten!

***

Felaketlerin yaşandığı bölgelere anında gelen, ayağına sarı çizme giyen bakanlara da bu imarlarla ilgili ‘vicdani rahatsızlık duyuyor musunuz?’ sorusu da neden sorulsun ki!

Nasıl olsa, bakanlar hemen felaketin yaşandığı yere geldiler, felaket yaşanmadan tedbir almaya ne gerek var!

Ne diyordu Bozkurt’a gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Bizim 19 yılda yaptığımız yollar, köprüler sağlam. Yıkılan köprüler bizim iktidarımızdan önce yapılan köprülerdir.”

Nasıl ama tarihe geçecek bir açıklama!

“Biz yapmadık, denetlemeye ne gerek var, sorumlu da biz değiliz” demeye getiriyorlar bu büyük acıyı. Güç zehirlenmesinin acıklı tablosu bu!

Milletin evlatları Bozkurt’ta, annesinin, babasının, eşinin, çocuğunun, komşusunun cesetlerini çamurda aramaya devam ederken, işyerleri yok olmuşken, ağlayanların gözyaşını silmek yerine ‘elektrik faturalarını üç ay erteliyoruz’ diyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’i Allah’a havale ediyorum.

Problemi çözmek yerine, yüzbinlerce lira zarara giren esnafa, ev sahiplerinin elektrik borcunu ertelemek de ne demektir?

Cengiz’in borçlarını sil, felakette her şeyini kaybedenlerin borçlarını ertele!

Bilinmelidir ki,

Milletle birlikte ağlayan hükümetin bakanları takdiri hak eder ancak, halkın ağlamasına neden olan olayları önceden tespit eden iktidarın bakanlarını bu millet daha çok sever!

Tabi akıl edebilirlerse!