Sağlam yapı, bina ve ev inşasına imza atmak önemli.

Yanı sıra estetik,

Şehirlerin nefes alması için didinmek,

Yan yana dizilmiş ucubelere karşı çıkmak,

Yani toprağa gözyaşı döktürmemek bir hayli önem arz ediyor.

Geçen hafta,

Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencileri ile buluşan geçmiş dönem İMO Bursa Şube başkanı Necati Şahin, tecrübelerini paylaştı.

Şahin’i tanımayanlar için hatırlatalım, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde CHP’den Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı, 5 yıl sonra ise AK Parti’den Nilüfer Belediye başkan adayı olmuştu.

Siyaset bu, hayal kırıklıkları, misyon, vizyon göremediğiniz yerde durmak, işkenceden faksızdır, mühendislik tecrübelerini bile çırak çıkarır!

***

Neyse biz Necati Beyin, meslektaş adaylarına anlattıklarına dönelim.

Ve…

Şahin’in Uludağ Üniversitesi’nde gençlerle samimi sohbetinde; geçmişten, ecdadın ikamet ettiği, imza attığı yerlere liyakat gözlüğü ile bakarak örneklendirme yapmasının çok önemli olduğunu belirtelim. 

Geleceğin inşaat mühendislerine Şahin, Sinan aynasını göstermiş ve demiş ki, “Mimar Sinan önündeki kağıda bir çizgi çizmeden önce bir şehrin geleceğini değiştirecek olmanın heyecanını yaşardı.”

Bu öğüt, gençler için ceplerine, banka hesaplarına yatacak olan paradan, dövizden değerli, altından bile kıymetli.

Necati Şahin, her geçen gün içimizi acıtan, sızlatan Bursa’yı adeta yaşanmaz hale getiren dikey ve yapışık mimariyle ilgili de ezber bozan çıkışlarda bulunması gerekiyor.

Çünkü medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın ağına, algısına, cazibesine, menfaatine kapılan, solcusu, türkücüsü, ülkücüsü, muhafazakârı, demokrasi ve uzlaşma adı altında,

Benim canım, benim camiam, benim yoldaşım, koldaşım körlüğü ve utancı içerisinde kentlerin talan edilmesine göz yumuyorlar!

Mesela mühendisliğin; bilimi, ekonomiyi, zamanı ve ekonomik kaynakları en iyi şekilde değerlendirip, optimum çözüm arayışı içinde tanımlandığını söylüyor Şahin ve ekliyor,

“İnşaat mühendisliği, medeniyet teriminin kökü olarak ifade edilir. İnsanlık 8-10 bin yıl öncesinde yaşam kalitesini artırmak için ev yapmış, kanalizasyon yapmış, barajlar-setler yapmış, suyu taşımış, taşıdığı suyu sulamada kullanmış. Böylelikle medeniyete, hayatın konforuna koşmuş ve bu medeniyetten de inşaat mühendisliği doğmuştur.”

İnsan yaşarken, yaşatılırken kendisine verilecek en önemli konfor, aklıyla alay edilmemesi olsa gerek.

Mimar Sinan, günümüzde yaşasaydı güç zehirlenmesine uğrar mıydı bilinmez ama mimari diye bize yutturulan, sokakları, caddeleri boğan, hava koridorlarını kapatan yan yana dizilmiş sevimsiz binalara, betonlara kesinlikle itiraz ederdi.

Buradan yola çıkarak Necati Şahin, gençlere Sinan’ın hayallerini kurun uyarısını, tavsiyesini sürdürmesi gerekiyor.

Bunu, kadim şehir dediğimizde kahırlandığımız Bursa içinde yapması gerek.

Gelecek nesillere nasıl bir dünyada nefes alacaklarını, hangi binaları görmekten huzur duyacaklarıyla ilgili liyakat şifrelerini vermeli.

Tabi, günümüzde Mimar Sinan’a özenenler aklından para kazanmayı çıkarmalılar. Çünkü kentsel dönüşüm yapılınca evini veren, fazla kat çıkınca müteahhit ve bu işe göz yuman belediyeler kazanıyor.

Peki, kaybeden kim oluyor?

Sinan’ın penceresi kararıyor, şehirler betonlaşıyor, huzur yok oluyor, insanlar açık hava hapishanelerine benzer apartman dairelerindeki sıkıcılık ve bunalmışlıktan kurtulmak için ağaç gölgesi arıyor, orta refüjlerde piknik yapıyor!

Necati Bey, genç meslektaşlarını da, sade vatandaşı da bilinçlendirmeli; böylelikle gerçek Sinanlar ortaya çıkabilir.

Baktığımızda kazanan arsızlık oluyor, kentler ruhsuzlaşıyor, kaybediyor.

Bu arada,

Anadolu neden insansızlaşıyor, kimler bu işe sessiz kalıyor, göçe göz yumuyor?