CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, yapılan kongrede yeniden seçildi. Başka adayın çıkmadığı seçimde Yeşiltaş, 383 oy aldı.

Sakin bir ortamda gerçekleşen kongrede TBMM CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır divan başkanı olarak yer aldı. Belediye başkanlarının da eksiksiz katıldığı seçime, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala, Orhan Sarıbal, Hasan Öztürk, PM üyesi Canan Taşer, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, parti yöneticileri ve partililer katıldı.

Konuşma yapmak için kürsüye ‘Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük’ pankartıyla çıkan Nihat Yeşiltaş, partililerden yoğun alkış aldı.

CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, il kongresinde yaptığı kapsamlı konuşmada parti içi demokrasi, iktidarın baskıları, emek ve adalet vurgusu, laiklik ve kamuculuk ilkeleri, örgüt birliği ve gelecek hedefleri üzerine güçlü mesajlar verdi.

"Mahalle seçimleri ve ilçe kongrelerimiz ile başlayan süreç, bugün İl kongremiz ile devam ediyor. İlkongremizin ardından gerçekleştireceğimiz kurultayımızla birlikte, parti içi demokrasi sürecini tamamlamış olacağız.

Cumhuriyet Halk Partisi, her zaman olduğu gibi, kendi tarihine yakışır bir demokrasi sürecinin içinden geçerken, halkın gözünde meşruluğunu çoktan yitirmiş olan bir azınlık iktidarı, bu ülkeye, demokrasi tarihimizin; en kirli, en karanlık, en utanç verici günlerini yaşatıyor.

Toplumu ikna edemeyen, ilk seçimde iktidardan gideceğini anlamış olan bu tükenmiş iktidar; ele geçirdiği devlet imkanları ile ayakta kalabileceğini düşünerek, aylardır partimize ve yol arkadaşlarımıza saldırıyor.

Bugün, tek suçu ranta geçit vermemek olan yoldaşlarımız içeridedir. Seçim kampanyası yapabilmek için eşinin altınlarını satan, evi olmadığı için halasının sıvası dökülen evinde oturan belediye başkanlarımız içeridedir.

Babasının temizlik işçisi olduğu belediyeye başkan olan ve halkın bağrına bastığı yoldaşlarımız, onurlu bürokratlar, sanatçılar, gazeteciler, milletvekilleri ve siyasetçiler içeridedir. Tek suçu ilk seçimi kazanacak olmak olan, yarının Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu, rejimin hapishanesi Silivri'de esirdir. Çünkü bu düzen, kendinden olmayanı yok etmek isteyen düzendir! Bu düzen, anasütü kadar helal bir diplomanın, bir kişinin isteği üzerine iptal edildiği, ama sahte diplomalı kişilerin devlet kadrolarında cirit attığı, torbacıların sahte imza ile narkotikte müdür yardımcısı olduğu düzendir! Bu düzen, "Ekrem İmamoğlu bütün suçlardan beraat etmeli" şerhini koyan hakimi sürgün eden düzendir.

Kongremizden, bu düzene boyun eğmeyen tüm yoldaşlarımıza, Silivri'de, Bursa'da, Buca'da, Afyon'da, Kandıra'da, Çorlu'da, Bolu'da, onurunu satılığa çıkarmadığı için, içeride esir tutulan tüm yoldaşlarımıza bin selam olsun! Selam olsun halkın umuduna, selam olsun Ekrem İmamoğlu'na!

Gezi onurumuzdur diyen, Bursa'dan, milyonlarca insanın yükünü omuzlayan Gezi tutsaklarına bin selam olsun!

Önceden verilmiş soruları sormayı, kendi gururuna yedirebilen uçak gazetecilerine inat, halkın gazetecisi olan, kalemini satmadığı için zindanlarda esir tutulan onurlu gazetecilere selam olsun!

Ve yarın 20 Ekim, Bugün Silivri büyük bir kumpasın tarihini yazıyor, ancak bundan 17 yıl önce, dünya tarihinin gördüğü en aşağılık kumpaslardan biri olan Ergenekon Davası Silivri'de başlamıştı.

Davanın sonunda böyle bir örgüt yokmuş dendi ama,dava boyunca nice hayatlar söndü. Cezaevinde kanser olmasına rağmen tahliye edilmeyen Kuddusi Okkır'ı, Yaşadıklarını gururuna yediremediği için intihar eden Yarbay Ali Tatar'ı, ömrünü; yoksullara, çocuklara, gençlere, Türkiye'nin çağdaş bir ülke olmasına adayan, Cumhuriyet anıtı Türkan Saylan'ı, ve dava boyunca hayatları çalınan tüm Cumhuriyetçileri, Atatürkçüleri ve yurtseverleri saygıyla anıyorum. Onlara sözümüz olsun.

Bizler laik Türkiye Cumhuriyet'ini sonsuza kadar yaşatacağız. Onların mücadelesini yerde bırakmayacağız!

Değerli mücadele arkadaşlarım, En büyük mahareti rant yaratmak olan AKP'nin, bunca yıl iktidarda kalmasının sebeplerinden biri belediyelerin maddi kaynaklarıydı. Yıllarca belediye kaynaklarını belli kişi ve gruplara aktararak kendilerine bağımlı çıkar grupları yarattılar.

Ancak 31 Mart'ta, Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihi zaferi sonucunda, kurdukları rant düzeni ve kimyaları tamamen bozuldu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin halkla buluştuğunu görünce paniğe kapıldılar. Önce tasarruf tedbirleri genelgesi ile belediyelerimizin elini ayağını bağlamaya çalıştılar. Sonra kendi yaptıkları vergi ve sigorta borçlarını Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden tahsil ettiler. İller bankasından gelen paralara el koydular. Kamu bankalarından kredi vermediler. Yetmedi, zaten büyük borçlarla devrettikleri belediyelerimize türlü cezalar keserek bizleri zor durumda bırakmaya çalıştılar.

Ancak tüm bunlara rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi'ni durduramadıklarını görünce, siyasallaştırdıkları yargıyı devreye sokarak bizlere saldırmaya başladılar. Belediye başkanlarımızı, bürokratları, parti yöneticilerimizi zindanlara atıp, partimize kayyum atamaya çalıştılar.

İl başkanlıklarımıza 5000 polisle girip, elinde altıoklubayrakla, kendini partinin kapısına siper eden 70 yaşındaki yoldaşlarımızı joplayıp, yüzlerine biber gazı sıkıp, üstlerine basıp parti binamızı esir almaya kalktılar.

Yoldaşlarım, tarihimiz; saraylarda yaşayanlarla, yoksul bırakılmış halkımızın tarihidir. İşte bugün tekrar böyle bir tarihi karşılaşmanın içerisindeyiz. Bugün bizlere "Eğer sarayın önünde eğilirseniz bu zulme son veririz" diyorlar.

Bunu söyleyenler şunu bilsinler: Bu partinin yolu, diz çöküp saray sofrasına oturan Hızır Paşaların değil, "dönen dönsün ben dönmezem yolumdan" diyen Banazlı Koca Haydarların, Pir Sultan'ların yoludur. Bu parti, memleketi İngiliz'e teslim etmiş sarayın idam fermanını yırtıp atan, milletin bağrında hürriyet mücadelesi veren Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisidir. Biz tarihimiz boyunca saraylara karşı mücadele verdik. Bugün yine aynı mücadeleyi veririz!

Ne yaparlarsa yapsınlar bizi bitiremezler!

Biz ekilir ekin geliriz

Ezilir un geliriz

Bir gider bin geliriz

Bize diz çöktüremezler

Bize boyun eğdiremezler

Cumhuriyet Halk Partisi halktır!

Halkı yıkamazlar!

Yoldaşlarım, Büyük şair Atilla İlhan, Türkiye için, sabırlı, bağrı yanık insanların memleketi diyor. Ancak bugün Türkiye, hala bağrı yanık, ama sabrı kalmamış insanların memleketidir.

Halkımız bir taraftan derin yoksulluk, bir taraftan derin adaletsizlik altında adeta inim inim inliyor. Türkiye gelir adaletsizliğinde Avrupa'da birinci sırada, dünyada ilk 10 içerisinde. Bir tarafta günde 12 saat çalışan, açlık sınırının altındaki maaşıyla yaşam mücadelesi veren, sadece mahalle arasındaki zincir marketten alabildiği ucuz ve sağlıksız gıdaları yiyebilen, kronik hastalıklarla mücadele edip erken ölen on milyonlarca insan var. Diğer tarafta hiçbir emek vermeden, şatafat içinde yaşayan bir avuç azınlık var! Şimşek programı yüzünden eşi benzeri görülmemiş bir servet transferi gerçekleşiyor.

Halkın vergileri halka geri dönmesi gerekirken, bugün saray etrafında öbeklenen sermaye gruplarına aktarılıyor. İşte bu düzenin sahipleri çıkıp, hiç çekinmeden, "bizler garip gurebanın partisiyiz" diyebiliyor.

Buradan açıkça şunu söylemek isterim: işçiye 26 bin lirayı, emekliye 16 bin lirayı reva göreceksiniz, verginin yüzde 89'unu garibandan, yüzde 11'ini zenginden alacaksınız, sonra o verginin yüzde 22'sini yoksulun cebinden alıp, faiz adı altında zenginin cebine koyacaksınız, Geçilmeyen köprüler, gidilmeyen hastaneler, uçulmayan havalimanlarıyla halkı soyup, çevrenizdekileri zengin edeceksiniz, zenginle gariban ne zaman karşı karşıya gelse zenginden yana olacaksınız, sonra çıkıp diyeceksiniz ki , "Biz garip gurebanın partisiyiz" Ya, sizin garip gureba bıraktığınız bu halkın partisinin adı Cumhuriyet Halk Partisi. Bugün bu halk için, 12 metrekarelik zindanlarda direniyor!

Türkiye'nin her tarafında;yoksulun boğazından geçecek lokmayı, kalacağı yurdu, evladına vereceği mamayı düşünüyor!

Halk onun için Cumhuriyet Halk Partisini bekliyor! Halkın çocukları bizi bekliyor! Bizler de bu onurlu halk için mücadele ediyoruz! Emin olun bu mücadelenin sonunda rantçılar gidecek halkçılar kazanacak!

Değerli arkadaşlar, göreve geldiğimizden beri iktidara karşı büyük bir mücadele veriyoruz. Verdiğimiz bu mücadele yüzünden yoğun bir saldırı altındayız. Bana bir taraftan AKP'nin trollerisaldırıyor. Bir taraftan parti içinde pozisyonunu kaybeden ya da kaybetme korkusu yaşayanlar saldırıyor.

Bu kişiler kimler biliyor musunuz? Bizler zemheri ayında, Bursa'nın dört bir yanında, dağ ilçelerinde, en ücra köylerde seçimleri kazanmak için mücadele verirken, sıcacık evlerinde oturup Cumhuriyet Halk Partisinin başarısızlığını bekleyenlerdir. Bizler 31 Mart gecesini düşünüp zafer hesapları yaparken, 1 Nisan sabahı için imza toplamanın hesaplarını yapanlardır. Bu kişiler, ekmeğini Cumhuriyet Halk Partisine ve Nihat Yeşiltaş'a saldırarak kazanan AKP trolleridir.

Beni tanıyan tanır. 11 yaşından beri hem okuyup hem çalıştım. İmalathanelerde çalıştım. Komilik yaptım. Konfeksiyonlarda ütücülük yaptım. Geçmişimle onur duyuyorum, gurur duyuyorum. Bugün hala geçimimi emeğimle sağlıyorum.

Nihat Yeşiltaş ne yapmışsa emeği ile yapmış bir emekçidir. Bu örgütte bir emekçiyi il başkanı yapmış örgüttür. İnsanların haysiyetlerine saldırarak geçimini sağlayan acizler bizi anlayamaz! Bizler emek hırsızlarından hesap sormak için mücadele ediyoruz! Bizler emeğin iktidarını kurmak için mücadele ediyoruz! Bizler halkın iktidarını kurmak için mücadele ediyoruz!

Değerli arkadaşlarım, iktidara geldiğimizde, halkımızın karşısına da emeği merkeze alan kamucu bir programla çıkacağız.

Çünkü bugün piyasacı düzen, bütün dünyada iflasını vermiştir.

Bu düzeni temsil eden iktidarların hepsi, baskıyla ve zorbalıkla iktidarını sürdürmeye çalışıyor.

Sosyal devletin bitirildiği, zorunlu ihtiyaçların sermayenin insafına bırakıldığı, emeğin örgütsüzleştirildiği, halkın bin bir emekle var ettiği; fabrikaların, limanların ve madenlerin Amerikalı ve Kanadalı şirketlere peşkeş çekildiği, dağlarımızın, nehirlerimizin ve kıyılarımızın yağmalandığı bir ortamda, bizler kamuculuğu ön plana çıkararak, halkın yanında olduğumuzu göstermeliyiz.

Çünkü, "Türkiye bir şirket gibi yönetilmeli" diyenler, bugün amacına ulaşmış ve bu ülkeyi şirkete dönüştürmüştür. Halkımız bu iktidarın gözünde yurttaş değil müşteridir. Aktif olarak çalışmayan herkes bugünün Türkiye'sinde yük sayılmaktadır. Onun için Türkiye, emekli olan ama emekli kalamayan insanların ülkesi. Emeklilerin yüzde 67'si, ya bir işte çalışıyor, ya da bir iş arıyor.

Çocuklarımız MESEM eliyle okullarından koparılıp çalıştırılıyor. 75 yaşında inşaatta can veren insanlarımızın vebali, 14 yaşında atölyelerde can veren çocuklarımızın vebali işte bu düzenin boynunadır.

Eğitim ve sağlık ticaretin konusu olmuştur. Yenidoğan çetelerinden- MR çetesine, türlü iğrençliklerin yaşanması bu sebeptendir. İktidara geldikleri ilk sene, "eğitimi tümüyle özelleştirmek istiyoruz" diyenler eğitimi bitirmiştir.

Bugün eğitimin müfredatını gerici tarikatlar, eğitimin süresini sermaye sınıfı belirliyor. Laik ve bilimsel eğitim tasfiye edilirken, zorunlu eğitimin süresi, sermayenin çıkarı için kısaltılmak isteniyor. Bugün 15 yaşındaki çocuklarımızı okuldan koparıp patronlara ucuz işgücü yapmanın hesabı içindeler.

Ancak; Çocukların değil patronların geleceğini düşünen, yoksul çocukların geleceğini, zenginlerin geleceğine tercih eden bu sistemin bakanı, her fırsatta partimize saldırıyor.

Biz diyoruz ki, sahte diplomalı kişilerin öğretmen olarak atandığı bu düzende, atanamadığı için ailesinin yüzüne bakamayan, yaşadığı gecekonduda intihar ettiğinde, cebinden 6 lira çıkan Coğrafya Öğretmeni İbrahim'in ahını yerde bırakırsak bize yazıklar olsun!

Yemin olsun bu sistemi de, bu sistemin bakanını da, ilk seçimde göndereceğiz ve Hasan Ali Yücel'in koltuğuna Cumhuriyet Halk Partili bir bakan oturtacağız!

Eğitimi laikleştirip, fırsat eşitliğini yeniden büyüteceğiz! Parsel parsel satanları, mafyaları, çeteleri, holding haline gelmiş gerici tarikatları, dağımızı taşımızı suyumuzu madenlerimizi çalanları, Kanadalısını Amerikalısını, çerini, çöpünü bu memleketin bağrından söküp atacağız!

Emperyalizm Filistin'de soykırım yaparken, meşruiyeti halktan değil Amerika'dan alanlar gidecek, ve bizler, insan onuruna yakışır, tam bağımsız bir ülkeyi hep birlikte kuracağız!

Değerli yoldaşlarım, giç kimse umutsuzluğa kapılmasın. İçinden geçtiğimiz bu süreç, aydınlık bir Türkiye'nin doğum sancılarıdır. Ancak bugün her zamankinden daha fazla birliğe ihtiyacımız var. Çünkü Türkiye'yi içerisinde bulunduğu karanlıktan çıkarmak hepimizin ortak sorumluluğu.

İşte Bursa örgütü bunun bilincindedir. İnanın bugün Bursa örgütü olarak, birlik ve beraberlik dersi veriyoruz!

Çünkü biliyoruz ki, Ulu Önder'in dediği gibi, "Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener"

Eminim ki bizler, yani Bursa örgütünün her bir üyesi, tıpkı yerel seçimlerdeki gibi, yoldaşının eksiğini bulmak yerine eksiğini kapatan, yoldaşı yere düştüğünde onu tutup kaldıran, yoldaşının soluğunu kesmek yerine onun soluğunu rüzgar eden dayanışmacı bir ruhla, ülkemizin beklediği ve hak ettiği büyük değişimi hep birlikte gerçekleştireceğiz.

Buradan açıkça söylüyorum: bugün Cumhuriyet Halk Partisi Bursa örgütü, Türkiye'nin en diri, en cesur, en kararlı il örgütlerinden biridir!

Kardeşlerim bakın, Bu güne kadar inanmadığım hiçbir şeyi sizlere söylemedim.

Hatırlayın, bir önceki il başkanlığı seçimlerinde; partinin genel seçimlerden yenilgiyle çıktığı, insanların sandığa küstüğü, umudunu yitirme noktasına geldiği ve partiyle olan bağının zayıfladığı bir ortamda il başkanlığına aday olmuş ve bu ortama inat, 77 yerel seçimini işaret ederek, ben 47 yıl sonra Bursa'yı kazanmak için adayım demiştim.

Çünkü bu örgütün birlik içinde olunca neleri başarabileceğini biliyordum.

Bize gülenler, hayal kuruyorsun diyenler, Bırakın büyükşehiri, Nilüfer dışında hiçbir yeri kazanamazsınız diyenler oldu. Ama bir gün bile sizlerden, yoldaşlarımdan, bu yürekli örgütten şüphe etmedim.

Hep birlikte inandık ve hep birlikte verdiğimiz kararlı mücadelenin sonunda Bursa örgütü olarak, çok partili siyasi hayata geçtikten sonraki en büyük başarımızı elde ettik.

Bugün büyükşehirde elde ettiğimiz tarihi başarının yanında, Osmangazi'yi, Nilüfer'i, Mudanya'yı, Gemlik'i, Mustafakemalpaşa'yı Harmancık'ı... Bursa'da nüfusun büyük bölümü Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları tarafından yönetiliyor.

Ve bizler, tarihin en zorlu döneminde belediye başkanlığı yapan tüm belediye başkanlarımızla gurur duyuyoruz, onur duyuyoruz!

Cumhuriyet Halk Partisi, bugün hem sahil ilçelerinde, hem dağ ilçelerinde, hem şehrin merkezinde, hem de ovalarında ve köylerindedir. Ancak Bugün daha büyük bir hedefi ortaya koymak için buradayım.

Turgay Erdem ve 22 kişi adliyeye sevk edildi
Turgay Erdem ve 22 kişi adliyeye sevk edildi
İçeriği Görüntüle

Değerli yoldaşlarım. Ben bugün size bir söz daha vermek için karşınızdayım.

Hepinize söz veriyorum! Önümüzdeki ilk genel seçimde 1946 yılından beri yapılmayanı yapıp, hep birlikte, Cumhuriyet Halk Partisi'ni genel seçimlerde Bursa'da 1. Parti yapacağız! Bursa tarihinde görülmemiş sayıda milletvekili çıkaracağız! Altıokluşanlı bayrağı bu kentin caddelerinde dalgalandıracağız! İktidar yürüyüşümüze, Bursa'dan en güçlü desteği verip, Genel Başkanımız Özgür Özel öncülüğünde, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini, Türkiye'de birinci parti yapacağız! Ve Çankaya'ya Ekrem İmamoğlu'nu getireceğiz! Hepinize söz veriyorum! Bu örgüt parti tarihine geçecek!

Selam olsun Silivri Zindanlarına

Selam olsun Ekrem İmamoğlu'na

Selam olsun aydınlık yarınlarımıza

Yaşasın Cumhuriyet

Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi

Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!

Herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum!

Yolumuz ve yarınlarımız açık olsun!

Sağ olun! Var olun!"

Milletvekili Ali Mahir Başarır da yaptığı konuşmada, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından CHP İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum olarak atanan Gürsel Tekin'e sert sözlerle yüklendi.

"POLİSLE DEĞİL, DELEGEYLE MÜCADELE ETME CESARETİNİ GÖSTER"

Başarır konuşmasında, "6 bin polis kuvvetiyle caddelerde mücadele ettiği gençlik kollarını, kadın kollarını polise darp ettirerek, il başkanlığına girmek kolay. Zor olan delegenin oy imzasını alarak aday olup bu yürekliliği göstermek" ifadelerini kullandı.

"GÖREVLERİN ONURUNU UNUTANLAR VAR"

CHP'nin 22. Olağanüstü Kurultayı'nda Özgür Özel'e rakip olan Berhan Şimşek'in sözlerine de değinen Başarır, "Değerli arkadaşlar, milletçe bazı görevlerin ne kadar onurlu olduğunu unutmamalıyız. İl başkanlığı, belediye başkanlığı, genel sekreterlik... Bu görevler sizin sayenizde yürütülüyor. Üzülerek söylüyorum, bazı arkadaşlar bu görevlerin ne demek olduğunu tam olarak bilmiyormuş. Bir tanesi çıkmış, genel başkanımız ve bizler için yorum yapmış. Bu kişi, eski bir milletvekili, sanatçı... İsmini bile anmak istemiyorum. 'Siz şortlarla gezerken biz dağa taşa Cumhuriyet Halk Partisi yazıyorduk' diyor. Şortla gezmek ayıp değil, 1977 Mersin seçimlerinde ben de iki yaşında anamın kucağında şortla gelmiştim" ifadelerinde bulundu.

"YENİ BİR DÜZEN KURACAĞIZ"

Konuşmasında Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na da değinen Başarır, "Başkan, il kongresinde çok güzel bir söz vermişti. 'Bursa'yı alacağız' demişti. Aldık mı? Aldık. Tutuklansak da, gaz da yesek aldık. İlk seçimde Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacak olan başkan şu an Silivri'de. Biz kazanacağız, yeni bir düzen kuracağız. Bu siyasi mücadele, ezelden beri ezenlerle ezilenlerin, namuslularla namussuzların mücadelesidir. Ama artık herkes bilsin; bu ülkede namuslular namussuzlardan daha cesur" dedi.

Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ı Osmangazi İlçe Başkanı Raşit Gürbüz’le birlikte tebrik etti.