Milli eğitimde yaşanan aksaklıkları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kabul ettiğini hatırlatan Bingöl, eğitimin hafife alınmaması gerektiğini ifade etti. Okullarından başarılı öğrencilerin çıkmasının ne büyük sebebinin disiplinle birlikte mutluluk sağladıklarını kaydetti. Bavulhaber’e özel açıklamalara yapan, ömrünü eğitim elçiliğine adayan Bingöl, Milli Eğitim Bakanı olmak istediğini, bu konuda asla mütevazi olmadığını belirtti. Başarılı eğitimci, üniversite çalışmalarının devam ettiğini anımsatarak, buradan Milli Eğitim Bakanlı çıkacağını söyledi. Bingöl, Özlüce’deki teknolojiyle donatılmış okulun kütüphanesinin duvarına, Zümer suresinde işaret edilen ‘Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’ ayetinin açıklamasının önünde poz vermeyi de ihmal etmedi.

BAŞARIYI NASIL YAKALADINIZ?

Sınav eğitim kurumlarının 35 yıllık bir geçmişi var. Bu çok büyük bir serüven, yeni bir dönem değil. Ben de bu yıl eğitimde 31 seneyi devirdim. Süreç içerisinde zaman zaman dalgalanmalar oldu ama eğitimde kendimizi yetiştirdiğimiz ve vizyoner düşünce içinde olmamızdan dolayı eğitim kurumlarımızı çok ciddi ve sağlıklı tuttuk. Böyle olunca da kamuoyu bize güvendi, bu güvene halkımız çok ciddi karşılık verdi. Bizim de şevkimiz arttı. Şevkimiz artınca parmakla gösterilen okullar, dershaneler, binalar açtık. Bunun en büyük sebebi işimizi hassasiyetle takip etmemizden kaynaklanıyor. Sınav’da kurumsal bir yapı var, herkes ne yapacağını bilir, nasıl adım atacağını bilir. Başarının sırrı, ciddiyette saklı.

KENDİNİZİ PATRON OLARAK GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ben ömrümde kendimi asla patron görmedim. Bana patron diyenlere kızdım, bozuldum, bu yakıştırmayı kabul etmiyorum. Patron kelimesine bir eğitimcinin karşı olması gerektiğini inanıyorum. Ben eğitimciyim, iyi bir eğitim hizmetçisiyim, iyi bir eğitimci olduğuma inanıyorum, daha iyi eğitimci olmak için de çabalıyorum. Eğitim demek terbiye demektir, haddini bilmek demektir. Zaten patron havasına girersen haddini bilemezsin. Terbiyeni takınmazsın. Ben kendime ait odada oturmam, öğrencilerle, öğretmenler, velilerle bir aradayım.

EĞİTİM KALİTESİ HANGİ DÜZEYDE?

İşin açıkçası ben dünyayı dolaşıyorum, Türkiye’yi geziyorum. Demirci’deki okulumuzun eşi benzeri dünyada yok. 70 dönüm içinde, ormanın, tabiatın kucağında, her şeyin en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü, çocukların mutlu olduğu bir yer Demirci. Burada hayvanat bahçemiz var, farklı hayvan türleri var. Burası için rehabilitasyon merkezi de diyebilirim. Toprakla, doğayla iç içi bir yer. Bizler, öğrencinin rahat hareket etmesine, güvenliğine ve mutluluğuna önem veriyoruz. Okullarımızda biz bunu sağladık. Eğitime böyle hizmet etmek bize başka bir haz veriyor. Ben okullarımıza gösterdiğim hassasiyeti evime göstermiyorum. Biz öğrencilerimizin mutlu olması için bütün olanakları meydana getirdik. Avrupa’daki eğitim müfredatından geride olabiliriz ama özel okullarda onlardan 100 yıl ilerdeyiz.

ÖĞRETMEN ALIMLARINDA NEYE DİKKAT EDİYORSUNUZ?

Öğretmen kriterine dikkatli ve titiziz. Öğretmenlerimiz kendi öğrencilerimiz, bizim okullarımızdan mezun olduktan sonra başka yerlerde eğitimcilik yapmış olanlar sınavsız, mülakatsız okullarımızda çalışıyor. Diğer öğretmenler de dershanelerimizde ve kurslarımızda çalıştırıp genel yapılarını tespit ettikten sonra liselerimizde ve kolejlerimizde çalışmaya başlıyorlar. Sınıf öğretmenlerini de eğitim fakültelerinden alıp, onlara 2-3 sene burs vermek suretiyle ‘bir gelinin kaynanasının yanında yetiştiği gibi’ çalıştırıyoruz. Zaten başarımızdaki sır burada. Onlar burslarını tamamladıktan sonra kurumlarımızda görevlendiriyoruz. Eğer bu eğitim sırasında beğenmediklerimiz olursa, tavizsiz bir şekilde teşekkür edip yollarımızı ayırıyoruz.

EĞİTİMCİLERİ YETERLİ BULUYOR MUSUNUZ?

Şu anda Türkiye’de beni üzen, öğretmenlerin yetiştirilmemesi. Devletin ve özeldeki öğretmenlerin çok iyi yetiştirilmesi gerekiyor. Öğretmenler çok okumalı; daha fazla ön planda olmaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü öğretmen toplumun önderidir. Öğretmen yetiştirmeyi, öğrenci eğitiminden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Her zaman söylediğimi bir söz var, “Anne bir alışkanlıktır, baba hasrettir çocukta, ama öğretmen bir etkinliktir”. Öğretmen rol modeldir. Öğretmen okumasına, yazmasına, giyim kuşamına, tarzına, konuşmasına dikkat edecek. Hele öğrencilerin yanında daha duyarlı davranacak. Şu hususu belirteyim, önce yönetici iyi eğitilecek, sonra öğretmen eğitilecek, sonra anne-baba eğitilecek, ardından da öğrenciler eğitilecek. Esas sorun buralarda başlıyor. Siz mükemmel çocuk isteyeceğinize, mükemmel ebeveyn olmak zorundasınız. Kimse kusura bakmasın sistemde büyük sıkıntı var. Ülkemizde eğitim alanında ciddi sıkıntılar var.

KALİTE NE DURUMDA?

Eğitim alanında Türkiye’de maalesef sorunlar var. Dershaneler bir kapanıyor, bir açılıyor. Milli Eğitim Bakanı çıktı 2023 vizyonu dedi, şu an vizyon tamamen delindi. Okullar tam güne geçecekti, dershaneler kapanacaktı, özel okullar daha çok teşvik edilecekti. Devlet okullarında öğretmen eğitimine ağırlık verilecekti, 2019’da tek eğitime geçmeyen okul kalmayacaktı. Şimdi binlerce gayri resmi kurslar, dershaneler var. Adeta curcuna söz konusu, yani 2023 vizyonunu devlet deldi, kendi eliyle yıktı, darmadağın etti. Dolayısıyla insanlar eğitime karşı güven bunalımı yaşıyor. Bir eğitimci olarak çok üzülüyorum, yüreğime hançer iner gibi çok üzülüyorum. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı Cumhurbaşkanımızın huzurunda vizyondan bahsediyor, sonra kalkıyor söylediklerini yapmıyor, deliyor.

VELİLERLE İLETİŞİMİ NASIL KURDUNUZ?

Velilere eğitimcilerin işine karışmamalarını söylüyoruz. Bazı okullarda duyuyorum; veliler gelip öğretmene, eğitimciye karışıyor, müdahale ediyor. Biz önce öğretmenlerimizi eğitiyoruz, sonra sene başında velilerle bir araya geliyoruz, okullarımızın anayasasını anlatıyoruz. Bir velinin okulla iletişimi, münasebeti nasıl olması gerektiğini anlatıyoruz. Olağanüstü iletişim ağımız var, best programımız var. Velilerimiz buraya şikayetlerini yazıyorlar, bu şekilde sorunların üstesinden geliyoruz. Veli aslında fahri müfettiştir. Biz velilerle iletişimini pozitif tutuyoruz.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI OLMAK İSTEDİNİZ Mİ?

Milli Eğitim Bakanı olmak istedim, bu konuda mütevazı olmaya gerek yok. Bütün bu bilgimi, birikimimi, sorunları, aksaklıkları çok iyi bilen birisiyim. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk vizyoner birisi ama şu an yaptığı icraatlar söyledikleriyle uyuşmuyor. Dolayısıyla ben 6 ay milli eğitim bakanı olmak isterdim. Sahadan geliyorum, ne olup bittiğini biliyorum. Sahada neler döndüğünü çok iyi biliyorum. Eksik, aksaklıkları biliyorum. Belediye meclis üyeliği dönemimde 10 yıl eğitim komisyonu başkanlığı yaptım. Şu an BTSO’nun eğitim şurasındayım. Cumhurbaşkanımız ne dedi, eğitimde başarıyı elde edemedik dedi. Bu ciddi sıkıntıları bertaraf etmek için bakanlık yapabilirdim ama artık geçti. Bundan sonra eğitime, hizmete devam; üniversitemizi kuracağız. Orada iyi Milli Eğitim Bakanları yetiştireceğiz.

Editör: Haber Merkezi