Acayip bir süreçten geçiyoruz.

Etrafında olup bitenlere gözlerini kapatanların sayısı hızla artıyor.

Pazardan marul, mandalina alırken titiz davrananlar, sokakta, caddede, toplu taşımalarda yaşananlara ilgisiz.

Bu şekilde tavır sergileyenlerin değişik sebepleri var, aman başım belaya girmesin, üzülmeyeyim, sızlanmayayım, zehirli yılanı görmezden geleyim!
Görmek istemedikleri, söndürmekten kaçındıkları ateş evlerini yakınca feryat ediyorlar.
***
Bursa’da her gün hırsızlık, uyuşturucu mevzularına şahit oluyoruz.

İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı şubelerde görevli polisler, her olayın üzerine titizlikle gidiyor, sisli, küllü, kirli işleri aydınlatıyorlar.
Yakaladıkları suçlu şahısları sorguladıktan sonra, savcıya teslim ediyorlar.

Mesela, 

Geçen gün yaşanan hırsızlık olayı, kamera kayıtları incelenerek çözüldü.

Yankesicilikten 35 ayrı suç kaydı olan Özlem K, Osmangazi ilçesi Feyzi Çakmak Caddesi’nde seyir halindeki halk otobüsünde seyahat eden Meltem Gümüş’ün cep telefonunu çalıyor.

Bu sırada olaya şahit olan bir başka kişi utanmazlığı seyretmekle meşgul!

İndiği durakta telefonun olmadığını fark eden kadın, durumu Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekiplerine bildiriyor. 
Polis, otobüsün güvenlik kameralarını incelemesinin ardından Gümüş’e ait olan eşyayı çalanı evinde enseliyor.

Yapılan sorgu ve düzenlenen fezlekenin ardından suç makinası Özlem K, savcıya teslim edildikten sonra mahkemeye sevk ediliyor.
Sonra ne oluyor biliyor musunuz?

35 suç kaydı olan Özlem K, adli kontrolle serbest kalıyor.

Gerçekten çok ilginç, polis suçluyu bulmak için yoğun mesai harcıyor. Devletin kendilerine tahsis ettiği araçla yankesicinin evine gidiliyor. Şahıs merkeze aynı araçla getiriliyor.

Öncesinde halk otobüsünde de inceleme yapılıyor, haliyle işi vatandaşı taşımak olan araç görev dışı kalıyor. İş yapamıyor. Bu güzergahta evine, işine gidenleri de hesaba katarsak vay anam vay!

Tabi mağdur olan kadıncağız, belki taksitle, belki borç bularak satın aldığı telefonunu çalan profesyonel hırsızın serbest bırakılmasıyla hayal kırıklığına uğruyor. Yanı sıra, ürktüğünden, çekindiğinden olsa gerek, “yargıca,  benim malımı çalan, bu işi meslek haline getiren kişiyi neden serbest bıraktın?” sorusunu yöneltemiyor!

Nasıl olsa kendi eşinin, çocuğunun, anne- babasının cep telefonu hırsızlar tarafından gasp edilmeyen mahkeme yargıcı, empati yapma gereği duymadan, suçluyu adli kontrolle serbest bırakıyor.

Peki, işi yankesicilik, hırsızlık olan ve suç dosyası kabarık olan bu kadın, serbest bırakıldığı için asli görevinden vaz mı geçecek?

Tabi ki hayır!
Çalmaya, mağdur etmeye, insanları strese sokmaya, polisi uğraştırmaya devam edecek.

Burada sorgulanması gereken ne var, kimler var?

Savcılar mı, hakimler mi görevini tam yapmıyor?

Yoksa kanunlarda bir eksiklik, aksaklık, boşluk var da bu arsızlar onun için mi elini kolunu sallayarak “işlerine” rahat rahat devam edebiliyorlar?
Kısacası ıslah olmaları için nelerin yapılması gerektiği üzerine daha fazla durulması lazım!

Diğer tarafta siz siz olun, hırsızlar tarafından mağdur edildiğinizde, hele çalınan eşyanız geri getirilse de, yaşadıklarınızı sakın unutmayın! 

İşin peşini bırakmayın, pisliği örtmek yerine açığa çıkmasını sağlayın, teselli ikramiyelerine kanmayın.