Abartısız herkes, eskiyi özlüyor, arıyor.

Sebebi belli, aynı apartmanda oturanlar bile birbirine selam vermiyor, tanımıyor!

Sokaklarda çocuklar oyun oynamıyor, özelde bilgisayar, genelde ise telefon esirliği söz konusu!

Komşular, dostlar ve akrabalar karşılıklı olarak samimiyetlerini yitirdiler!

Uzun zamandır bu atmosfer içinde Ramazanları karşılıyoruz.

Teravihleri de.

Ramazan ve Kurban Bayramlarını da öyle.

Hiçbir beklentimiz olmadan, sadece Yaratıcımızın isteği üzerine oruç tuttuk. Korona illeti soframızın misafirlerle şenlenmesine engel oldu.

Çekirdek aileler kendi arasında iftar yapabildi.

Yaşadığımız bu süreçten dolayı tarif edilemez acılar çekiyor, küçük bir çocuk gibi yetimlik hissine kapılıyorum.

Aynı şekilde Ramazan Arifesinini de buruk geçirdik.

Bazı olumsuzluklara rağmen bugün Ramazan Bayramı.

Hediyelerin en büyüğü.

Sevincin, ferahlık kapısının açıldığı gün.

Buruk geçecek.

Anne- babamızın elini öpemeden, sevdiklerimizden ayrı olacağız.

Kapımızın zilini çalan olmayacak ama en azından gelenekleri yerine getirip, bayram şekeri aldık, baklavalar hazır.

Ne olursa olsun, bayram çocuklaştırıyor…

Gönüllerin birleştiği, küskünlüklerin toprağa gömüldüğü, barışmanın adı.

İnsanoğlu ne kadar garip değil mi?

Elindekini kaybedince, mahrum kalınca ancak değerini anlayabiliyor.

Her şeye rağmen, tekrar o eski, güzel günlerin geri gelmesi dileğiyle,

Ramazan Bayramınız kutlu olsun.