Sanayilerin sessizliği derken, sanayiler aslında en az şehir hastanesi kadar kalabalık. Öyle ya, hastalandığımızda nasıl ki hastaneye koşuyorsak, araçlarımız hastalandığında da koştuğumuz adres sanayiler…

Fakat ciddi bir zeka ve kabiliyet gerektiren meslek can çekişiyor.

Ustalar suskun, ustalar yorgun.

Yaşı gelen ve artık dinlenmesi gerekenler bile, işlerini layığıyla devam ettirecek kimseyi bulamadıklarından eli mahkum devam ediyorlar.

Hepsinin dilinde aynı cümle “Eleman yetişmiyor, adam yok” ! Durum organize sanayilerde de aynı.

Meslek Liselerinin kıymeti gelecek zamanlarda daha da hissedilecek gibi görünüyor. Bugün bir erkek çocuğu düşündüğümüzde, düz liseden mezun olarak herhangi bir mühendislik bölümünü bitirdiğinde, askerliği de hesaba katarsak hayata başlama yaşı 22.

 İşe başladığında teorik olarak bilgi sahibi olmasına rağmen, makinanın başına geldiğinde dilini bilmediği bir ülkede kaybolmuş gibi afallıyor. Aksi örnekler vardır elbette lakin genelden bahsediyorum ben.

Oysa ki, meslek liselerinden yetişenler henüz 13’lü yaşlardan itibaren mesleğe dahil olmaya başlıyorlar. Makinanın başında yetişiyorlar. Sorumluluk sahibi olmayı öğreniyorlar.

Üniversite ve askerlik sürecinden sonra deneyim edinmek zorunda oldukları süreç, daha erken işlemeye başlamış oluyor. Mezun olduklarında ise dilini bildikleri ülkede özgürce dolaşabiliyorlar. Eskiden meslek liselerine girebilmek ayrıcalıktı. Yetenek ve zekanın onurlandırılmasıydı.

Üniversite okumasalar dahi, hayata dahil olmaları kolay ve faydalıydı. Çok kıymetli sanayiciler de yetişti bu sayede. Şimdi ise hiçbir yere yerleştirilemeyen öğrencilerin toplanma kampı haline geldi.

Sanayi ülkesinde, bu denli hayati önem taşıyan meslek liselerinin, tekrar amacına hizmet eder hale gelebilmesi için yapılması gerekenler nelerdir? Böyle devam ederse son nesil ustalarımızı da yitirdiğimizde, arabalarımızı alıp nereye gideceğiz acaba?

En başta da belirttiğim gibi ciddi bir zeka ve yetenek gerektiren meslekler can çekişiyor. Parlatılması gereken nice zeka ve yetenekler zamana, umutsuzluğa, işsizliğe gömülüyor.

Daha ne kadar zeka ve yetenek mezarlığı olabiliriz ki?