Elbette,

Dün “gece” dediğini unutup, hayır ben gece dememiştim,

İlkesiz siyaseti, ahlakı ile hareket edenleri, kimse yazmasa da, not almasa da tarih yazıyor.

Hatırlayın mesela, Süleyman Soylu Demokrat Parti Genel Başkanı olduğu dönemde, Recep Tayyip Erdoğan’a acayip şeyler söylüyor, yeri göğü inletiyordu, “Siyaset adına hava atmaya çalışan bu AK Parti ve Erdoğan’a yerel seçilerde gününü göstereceğiz. 7 yıldır milleti oyalıyorsun. Sayın Başbakan sen kim, Menderes kim. İçleri güçleri dini istismar etmek” diyordu.

Şimdi ise,

Oyalamak, gündemi değiştirmekteki maharetiyle,

Tarladaki, ticarethanedeki yangını, işçi ve emeklinin mum gibi eriyen maaşını, pazarda, markette yüzde 150 çıkan enflasyonu unutturmak adına provokasyon aletine sarılmak her kişiye nasip olmaz!

Sanırım herkes ezberlemiştir herhâlde,

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a ağza alınmayacak o, “Hayvandan aşağı bir adam, Esfeli safilin, kendisini adam yerine, insan yerine koymam, Saroz çocuğu, operasyon çocuğu. İstihbarat elemanıdır” sözlerini…

Bunca hakaret 84 milyonun gözü önünde ortalığa saçılırken, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, etrafı seyretmekle meşhur diğer bakanlarla sıra sıra Soylu’yu ziyarete gidebiliyor.

Zaten yanlışı sevmek, köpürtmekte pek maharetli bu ülkenin önde gelenleri, önlerinde ceket ilikleyenleri!

Mesela, anlı secdeden kalkmayan Hz. Peygamber’i müjdeleyen, kucaklayan elçi olduğunu her yerde anlatan samimi AK Partililer, Soylu’nun sözlerini, evlerinin oturma ve misafir odalarının duvarlarına asalar mı acaba?

Ha bu arada, Soylu’nun gelmeyeceğini bildiği halde İçişleri Bakanlığı önünde hesaplaşmaya çağıran Ümit Özdağ’ı ne yapalım?

***

Tabi,

Soylu katıldığı o televizyon programında Suriyelilerin gönderilmesiyle ilgili tartışmalara cevap verip, yani itirafta bulurken, “Fabrikanda Suriyeliyi çalıştır, sömür, sigortasını yaptırma. Sonra ayak ayak üstüne at, ‘Ne olacak bu Suriyelilerin hali’ de” diyerek, istemese de, dil sürçmesiyle kocaman bataklığı tarif ediverdi.

Nasıl ama bir İçişleri Bakanı mültecilerin Türkiye’de sigortasız çalıştırıldığını söylüyor, gözlerinin içi sürekli parıldayan Nureddin Nebati susuyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ise bu skandal açıklamayla ilgili tek bir söz söylemiyor.

Muhalefet ise kendinden olmayana sustuğu, kendinden olanın acayipliklerini de seyrettiği acayip bir memleket burası.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Karadeniz turuna çıkarken otobüsüne, yanına,

12 Eylül’de Kenan Evren’in darbesi için “taklalar atan” Ahmet Kaya için o utanç manşetini atan,

Hürriyet’ten gazeteciler işten çıkarılırken susan, 28 Şubat darbesinde postal cilalayan, E Muhtırayı ayakta alkışlayan, Genelkurmay’dan anti demokratik bilgileri manşete çeken, Ertuğrul Özkök’ü alabiliyor.

Her geçen gün ümitleneceğimize, her gün daha da kararan ufuklara bakıyoruz!

Böyle olunca, yukarıdan aşağıya kirlenen sadece şehirler olmuyor.

Demokrasi kılıfı altında siyaset, iş insanları, bazı gazeteciler, Stk’lar da kararmaya çanak tutuyor.