Geçenlerde İlber Ortaylı’nın canlı yayının kapandığını sanıp, devam ettiği konuşması gündemi hayli meşgul etti.

İlber Ortaylı alanında rüştünü ispat etmiş, toplumun saygınlığını kazanmış bir isim. Dolayısıyla hepimiz şaşırdık. Bu şaşkınlığı anlamak zor değil, 30’lu yaşlarında ki genç bir kadına 70 yaşında birisi benzeri cümleler kursa ne tepki verirdik? O yüzden söz konusu İlber Ortaylı da olsa bunların toplum değerleriyle çatıştığını göz ardı etmemeliyiz.

Gerçi ben daha çok bayanın ne düşündüğünü merak ediyorum. Bir sosyal medya fenomeninin “Hakk’a yürümesi gerekenler, burada kime yürüyor” şeklinde esprili yorumu gayet yerindeydi.

Çok değil bu olay üzerinden bir hafta geriye gidersek de televizyonlarda Ebubekir Sofuoğlu linç edilmişti. Açıklamalarını bir üniversite hocası olduğu için fazla bulanlar ağırlıktaydı. Evet “üniversiteler fuhuş yuvası” şeklinde söylemleri fazla olabilir ama üniversite ortamlarında bulunan toplum değerlerine saygılı kimseler, üzülerek gerçeklik payı olduğunu göreceklerdir.

Bazen ne şiş yansın ne kebap cinsinden tavırlarla, toplumun kanayan yaralarını halı altına süpürdüğümüzü düşünüyorum. Sevgilisine ev tutan evli doktorlardan, muhafazakar aile çocuklarının imam nikahı diye bir şey icat edip, aynı evde yaşamalarına kadar uzayan silsile bu toplumda ki ahlaki çöküntünün tezahürüdür.

Dolayısıyla evet insanların yaşam şekilleri bizi ilgilendirmeyebilir ama bir ölçüde kimse de benim ahlaki değerlerimi hiçe sayamaz veya küçümseyemez. Kaldı ki fütursuzca davranan artık bizleriz, özeleştiri yapmamız gerekirken karşı tepki verip vicdanımızı mı oyalıyoruz? Ayrıca ahlaki değerleri olmayan bir toplum nasıl insanlığa fayda sağlayacak bir medeniyet inşa edebilir?