Merinos Kültür Merkezinde düzenlenen iftar yemeği sonrası programa katılım gösteren STK temsilcileri, kanaat önderleri ve halka hitap eden HÜDA PAR Lideri Zekeriya Yapıcıoğlu, Ramazan ayında Siyonist işgalcilerin Mescid-i Aksa'daki son saldırıları, ekonomik sorunlar, Müslümanların içinde bulunduğu hal, HÜDA PAR'ın misyonu ve kuruluş amacı, Afganistan'ın durumu, insanların adalete duyduğu ihtiyaç gibi konulara değindi.

“LANETLİ KAVİM KENDİNE YAKIŞANI YAPTI”

Mescid-i Aksa'da Filistinli Müslümanlara yapılan son saldırıları hatırlatan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Yine bir Ramazan ayı, yine her Ramazan ayında olduğu gibi Mescid-i Aksa'ya saldırılar… Yine oradan içimizi acıtan, kalbimizi inciten haberler almaya başladık. Allah'u Teala'nın Hazreti Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın dili ile lanetlediği kavmin küfür ehli mensupları yine kendilerine yakışanı yaptılar. Hazreti Davud ile Hazreti İsa'nın zamanı arasında bin yıldan fazla zaman vardır” şeklinde ifadeler kullandı.

“HERKES MESULDÜR”

Yapıcıoğlu, “Ramazan günü imsak vaktinde orada mescidin içerisine girip kardeşlerimize ateş edenler oradaki Siyonistlerin azgınları olabilir ama onları bu konuda cesaretlendiren herkes bundan mesuldür. Herkes payına düşeni alacaktır. Buradan elinde yetki olan ve herhangi bir makamda oturan bütün ehl-i imana sesleniyorum: Allah için, Allah için oradaki kardeşlerinize zulmedenlerin cesaretlerini arttıracak, kardeşlerinizin direncini düşürecek, kıracak ya da moralini bozacak adımları atmaktan vazgeçin, attığınız adımları geri alın! Yoksa korkarım ki o durumların hesabı sizlerden de sorulacak. Bir avuç siyonistin, bir milyar 800 milyon Müslümanın yaşadığı coğrafyanın tam kalbinde, yine Filistinli kardeşlerimize zulmettikleri İslam ümmeti olarak Müslümanların bin küsur kilometre uzaktan sadece onlara kızıyor, sadece lanet okumakla yetiniyor” dedi.

“İNSANI MERKEZE ALDIK”

Zekeriya Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti, "İnsanı merkeze aldık ve adaleti yeniden tesis etmeyi birinci öncelikli hedefimiz olarak ilan ettik. Şu anda dünyanın içinde bulunduğu hal adaletin yokluğundandır, biz Müslümanların hedefini şaşırmış olmasındandır. Televizyonları açın, her gün Ukrayna Savaşı bilmem kaçıncı gününde. Günleri sayıyorlar… 48, 49, 50, 51, 52… gün gün sayıyorlar. Ama yanı başımızda tam 11 senedir devam eden ve 12. yılına giden bir Suriye savaşı var. Biraz daha ötelerde 1979'dan beri rahat yüzü görmeyen, 1979'da Ruslar, 2001'de Amerikalılar tarafından işgal edilen ve daha birkaç ay önce Amerikan işgalinden kurtulan ve 42 yıl boyunca savaşan bir Afganistan'ın yılları Ukrayna'nın günleri gibi gelmiyor bize. Biz de Ukrayna Savaşının günlerini sayıyoruz” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK PROBLEMİ EKONOMİK SORUNLAR”

Türkiye gündemindeki en önemli problemin başında ekonomik sorunların geldiğini belirten Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Bugün diyebilirim ki Türkiye'nin dört bir tarafında insanların yüzde sekseninin birinci derecede öncelikli gündeminde ekonomi var, geçim darlığı ya da maaşların yetmezliği ya da her gün gelen zamlar, faturalar, elektrik, doğalgaz, çarşı pazardaki sebze-meyve fiyatları, et fiyatı… hasılı kelam iktisat ile ilgili günden birinci sırada. Eğer bölüşüm adil olsaydı, eğer vergi yükü adaletli bir şekilde dağılsaydı, eğer servet sahipleri vergilerini hakkıyla verseydi ya da zekatlarını… onun içindeki fakirlerin malını fakirlere verebilseydi biz bugün bu halde olmayacaktık. Eğer bugün bu zamların gerekçesini açıklarken birileri stokçuluktan ya da fırsatçılıktan bahsediyorsa bu da aslında bizim adaletten ve ölçülerimizden, inancımızdan, kitabımızdan, Allah'ın emirlerinden uzaklaşmamız dolayısıyla değil mi? Ne oldu da biz insafı, merhameti terk ettik, Allah'ın yasakladığı stokçuluğa, İslam'ın hoş görmediği fahiş kârlar elde etmeye yöneldik? Ne oldu bize ki bu Ramazan ayında sokaklarımız herhangi bir Avrupa sokağından farksız hale geldi? Ne oldu da uyuşturucu kullanımı ilkokul seviyelerine kadar indi? Ne oldu da uyuşturucu parası için ya da harçlık için gençler baba ve annelerinin bileziklerini onlardan gasp etmeye başladı? Ne oldu da insanlar kendi evladını ya da evlat da kendi anne-babasını katledebilecek kadar canileşti? Ne oldu bize… Niçin bunları görmüyoruz, niçin içine düştüğümüz manevi boşluğa bir çare aramıyoruz? diye kendi kendimize sormamız lazım.

“AMAÇ İKTİDARDAN PAY KAPMAK OLMAMALI”

Yapıcıoğlu, "Biz HÜDA PAR'ı kurduğumuzda Türkiye'de 70 tane siyasi parti vardı. 71'inci parti olarak HÜDA PAR'ı kurduk. Şu anda faal partilerin sayısı 130'u geçti. Siyasi partilerimiz sadece iktidara gelmek ya da iktidardan pay kapmak için siyaset yaparsa, bugünkü halimizi bile arayacağız. Eğer bizler millet olarak rakip siyasi parti ya da kişileri zorda bırakacak, okkalı bir laf söylediğinde bunun doğru olup olmadığına bakmaksızın çılgınca kendi partimizi ya da sevdiğimiz siyasetçiyi alkışlarsak bu hal bile bize fazla aslında. Önce biz kendimize, herkes kendine bakıp kendine bir çeki düzen verecek.” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi