Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, belediye başkanlarına dikey mimari uyarısı yapmaya devam ediyor ama Bursa’da Erdoğan’ın tınlamayan, umursamayan kendi partisinin belediye başkanları var.

Şimdi yukarıdaki satırları okuyunca şaşırıyorsunuz!

Nasıl olur, Reis’ten izinsiz çivi çakmayan, çakamayanlar, hatta asfalt döktükleri bir mahalleye, çorba dağıttıkları vatandaşa, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek himayelerinde, müsaadelerinde” diye başlayan cümleleri akla gelince berraklaşıyorsunuz.

Yok, yok, bizim aklımızla alay edilmesin!

Aslında işin gerçeği şu, “biri çirkinlikleri görüyor susuyor, diğeri yönettiği şehri betonlaştırarak anasını ağlatıyor!”

Mesela...

Başbakan olduğu dönemde Erdoğan, Zeytinburnu’nda yükselen ucubeler Sultanahmet’in siluetini bozduğu için, İstanbul’a ihanet ettik itirafından bulunmuştu.

***

Somun ve kedi mevzuuna kısaca dönecek olursak,

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa’ya ne zaman gelse, Somuncu Baba’yı, Üftade, Osmangazi ve Orhangazi’yi bizlere hatırlatıyor.

Bunun farkında olan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar da, geçen hafta Şeyh Hamid-i Veli'nin (Somuncu Baba) Ulucami’nin inşaatında çalışan işçilere yaptığı ekmek geleneğini medya mensupları aracılığı ile bir kez daha tanıttı.

Dündar, kültürden, gelenekten, tarihten bahsederken, “Burasının yani Bursa, sevgi ve şefkat, kültür, sanat, ilim ve bilimle, adetleri ve gelenekleri ile dünya devleti büyük bir medeniyetin başlangıç noktası” olduğunu söyledi.

Şimdi bu ifadelerini açar, yayarsak; ecdat ecdat diyerek Bursa’yı betonlaştıranlar kim?

Yunuseli Havaalanı yolu üzerinde inşaatı, kabası işçiliği devam eden o kahredici görüntüsüyle kadim şehrin bağrına hançer gibi saplanan, akraba kayırmacılığı dikey mimarinin çarpıcı örneği “betonlaşmalar” neyin nesi?

2021’in Kasım’ında, bu utanç abidelerinin önünde, onca telkine, ricaya, somun ikramına rağmen hemşerisi İYİ Partisi Osmangazi İlçe Başkanı Dr. Mehmet Hasanoğlu, “hadi oradan, sizin ezberinizi bozacağız” Kasım deyiverdi.

Gelin hatırlayalım Hasanoğlu’nun gelenek yok edilirken o utanmazlığın önündeki tane tane, hepimizi berraklaştıran açıklamalarına:

“Değerli Bursalılar, bugün sizlere öyle bir ibretlik rant hikayesi anlatacağız ki, vallahi akıllara zarar…!

Buram buram, kayırmacılık kokan bu hikayede maalesef ne ararsanız var! Öyle böyle değil yani, tümüyle gerçek, üstelik kapı gibi ‘belgeli-bilgili’ bir ibretlik hikaye bu. İçinde nepotizm, yani akraba kayırma var.

Yetkileri kötüye kullanma var.

Kamu hakkına tecavüz var.

Göz göre göre vergi kaçırma, arkadan dolanma, devleti aldatma var.

Belediye Meclisi’ni yanıltma, halkın hakkına hukukuna tasaddi var.

Yani var oğlu var!

***

Hadi gelin şimdi bu rant hikayesinin öncelikle kahramanlarını tanıtarak başlayalım.

Başrollerde bu proje alanının, arsa sahibi Erdönmez Ailesi… Ve ailenin temsilcisi, oğullardan biri olan Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Erdönmez…

Şanslı Damat, Erdönmez ailesinden diğer oğlu Mustafa Erdönmez…

Ve suyun başındaki Kayınbaba, Nam-ı Diğer Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar…

Yardımcı Oyuncular ve bu ‘İbretlik Rant Hikayesi’nin İşbirlikçileri, Osmangazi Belediye Meclisi’nin Cumhur İttifakı Üyeleri!

Konusu da Bursa’nın tam göbeğinde ‘heyula’ gibi yükselen gri beton yığını…

Efendim, her şey 6 Kasım 2019 tarihinde, Osmangazi Belediye Meclisi’ne, Hasan Hüseyin Erdönmez imzası ile verilen bir önerge ile başlıyor.

Bu önerge 09 Eylül 2020 tarihinde Meclisin gündemine geliyor.

‘Park ve BHA Değişiklikleri’ başlığı ile masumane (!) bir kılıf giydirilen önerge, işte yukarıda sözünü ettiğimiz bu proje ile Bursa’nın, nasıl daha fazla canına okunup rantın katlanabileceğinin önünü açıyor.

İYİ Parti ve CHP’nin ‘RET OYU’ verdiği önerge, inşaat sahibine; daha önce mahkeme kararı ile iptal edilen ve haksız emsal artışlarını yeniden sağlıyor ve en önemlisi sadece bir hafta sonra çıkacağı bilinen, ‘İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİNE DAİR DEĞER ARTIŞ PAYI HAKKINDA YÖNETMELİK’ nedeniyle doğacak değer artışından dolayı, arsa sahiplerinin devlete ve belediyelere ödenmesi gerekecek bedellerden kurtarıyor.

Şöyle ki; 15 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe giren bu yönetmeliğe göre, imar değişikliği ile avantaj sağlanan bir projenin değer artışının hesaplanması ve elde edilen değer artışının bakanlık hesabına yatırılması gerekiyor.

Sonrasında da bu kazancın %25’i büyükşehir, %25’i ilçe belediyesi, %25’i de bakanlığın dönüşüm projeleri hesabına aktarılması lazım geliyor.

İşte meselenin tam da püf noktası burası.

Projedeki değer artışı;

Bir hafta sonra yürürlüğe gireceği bilinen bu yönetmeliğin öncesine denk getirilerek, bir taşla iki kuş vuruluyor.

Yani hem projenin daha önce mahkeme kararı ile iptal edilen kısmı tekrar varmış gibi bir karar alınarak kapsamı genişletilerek haksız kazanç sağlanıyor, hem de bu değer artışıyla elde edilen kazancın, bakanlığa ve belediyelere aktarılma yükümlülüğünden kurtulunuyor.

Yani kelimenin tam anlamıyla ‘şam şeytanlığı’ yandaşa ve akrabaya kayırmacılık yapılarak resmen büyük bir rant sağlanıyor.

Hadi şimdi bu haksız rantı biraz daha açalım:

Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin Bursa 3. İdare Mahkemesinde 2018’de, bu proje aleyhine açtığı haksız 0.50 kentsel dönüşüm emsal artışı iptal davası 2019’da sonuçlanıyor ve sonrasında da İstanbul Bölge İdare Mahkemesi tarafından onanıyor.

Şu anda Danıştay’da itiraz davası devam eden bu projenin, Bursa Büyükşehir Belediyesinin 27 Eylül 2017 tarihli Meclis oturumunda AKP’li üyelerin oyu ile bekçi kulübesi ve eski fabrika binasına istinaden verilen 0.50 kentsel dönüşüm emsal artışı iptal edilmiş durumdadır. Burada yapılmak istenen açıkça şudur:

Bütün bu iptal kararlarının arkasından dolanmak için Hasan Hüseyin Erdönmez tarafından 2019 yılında verilen önergeye istinaden hazırlanan ‘HÜRRİYET-ADALET-İSTİKLAL-SOĞUKKUYU-KARAMAN MAHALLELERİ UYGULAMA İMAR PLANI REVİZYONU’ dosyasının içine bu projenin imar değişikliği de dahil ediliyor ve Bursalıların gözünün içine baka baka, bölgesel plan revizyonu yapıyormuş algısı yaratılarak aslında tek başına sadece bu proje için kişiye özgü plan revizyonu yapılıyor.

Açıkçası;

Mahkemelerin iptal kararları yok sayılarak büyük bir imar rantının önü açılıyor.

Hadi gelin son olarak da bu uyanıklık sayesinde nasıl bir rant sağlandığını sizlerle paylaşalım.

2018 yılında alınan ruhsatta 458 bin m2 toplam inşaat ve 206 bin küsür m2 bağımsız bölüm alanından bahsediliyor.

Ruhsattaki 206 bin küsür m2’lik bağımsız bölümün alt yapısı da bu proje için yine Osmangazi Belediyesi tarafından tamamen kişiye özgü verilen 1.7 emsal ve ek olarak 2017’de Büyükşehir Belediye Meclis’inde AKP’li üyelerin oyu ile verilen ve mahkeme kararı ile iptal edilen 0.50 kentsel dönüşüm emsal artışının toplamı ile elde edilen 2.2 emsal ile sağlanıyor.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi mahkeme tarafından iptal edilen 0.50 kentsel dönüşüm emsal artışı ile yaklaşık 47 bin m2’lik bağımsız bölüm yapma hakkının haksız bir şekilde elde edildiğini görüyoruz.

Peki, bu 47 bin m2’lik inşaat alanı, kaç daireye denk geliyor dersiniz?

125 m2’den yani 3+1 daireden hesaplarsak tam tamına 375 daireye, bu projedeki ortalama değerler üzerinden de hesaplarsak 500 milyon TL’nin üzerinde bir haksız kazanca tekabül ediyor.”

***

Nasıl ama süper dimi?

Lime lime edilen, kahır karanlığının içine sokulan, hava koridorları bozulan, sevimsizleştirilen Bursa!

Bir yanda, akıllı dokunuşlar, büyülü sloganlarla trafiği rahatlattıklarını söyleyen ama BUSKİ binasından, Acemeler kavşağında, yolundan bakıldığında kocaman bir ucubede imzası olan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’a laf söyleyemeyen Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş!

"Kim kime, dum duma" icraatlar böyle oluyor demek, o binalara kaç bin kişinin gelip, trafiği perişan edeceğini hesap etmeye gerek yok!

Başak bir tarafta, kendilerine stk denilmesinden hoşlanan ama iş kentimizi talan edenlere iki çift laf söylemeye gelince ölü taklidi yapanlar.

Ha birde, 

Eleştiremeyen somun küreğiyle poz verenler, gazeteciliğin hakikati ortaya çıkarmak olduğunu da unutuveriyorlar.

Somuncu Baba, Osmangazi, Orhangazi, Üftade sağ olsaydı, emek verdikleri, Bursa’yı sırtından hançerleyenlere ne derdi?

O yüzden siz siz olun algıcı mevzulara balıklama atlamayın. Panorama 1326 Müzesi’ndeki büyüye kapılmayın.

Bi gün hastalanıp veya daha üzücü ecel mevzularının size yanaşacağını, dahası teneşire konulacağınızı unutmayın.

Dolayısıyla,

Sosyal medya hesabından kedilere merhametle bakan, elinde Sefaat’la poz veren somun dağıtıcısı Dündar Bey, “gelenekleri sürdürüyoruz ama geçmişi yok ediyoruz icraatına da” Panaroma gözüyle baktığı kesin. Ne olur, Yunuseli Yolu üzerine yapılanlara gözlerini başka tarafa çevirenlerin “Alcatraz cezaevini” andıran binalarının unutturulmasına kanmayın.

Zaten hakikatin yargıcı olanlarla, hakikat yok edilirken “Şam tatlı” yiyenler bir olur mu?