Toplum dediğin, sadece sokaktaki kalabalık değil. Bir evin çatısı, ailenin sofrası, gencin hayali, yaşlının öngörüsü, tecrübesi, duası…
Ama artık çatırdıyor. Hem de öyle böyle değil!
Sosyal medyanın kıskacında, ağırlaşan geçim derdinin altında uyuşturucu ve fuhuş kol geziyor.
Haber bültenlerinde saat başı şiddet, dolandırıcılık, bahis ve kumar akıyor.
Duvarı en güçlü olması gereken aile, çürüyor!
Bu çerçevede,
AK Parti’nin kamuoyu ile buluşmalarının kesinlikle yeterli olmadığını belirtmek istiyorum.
Kızmak, darılmak yok,
Davut Gürkan ve yönetimi, Osmangazi Metro İstasyonu’nun bulunduğu bölgeyi acaba kaç kez ziyaret etti? Burada bedenlerini satan kadınların ne durumda olduklarını biliyorlar mı?
Kendi aralarında konuşan ama iş icraata gelince tepki göstermeyen, susan mıymıntı semt sakinlerinin etrafında gezindiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilen Doğanbey Toki’nin yanındaki millet bahçesinin 2 katlı otoparkının hala hizmete açılmaması, parktaki ağaçların kuruması ise liyakatsizlik değildir de nedir?
Nereden bakarsak acı, nereden geçersek dram, keder ve kahır.
***
Bunlar yetmezmiş gibi çevreyi gelişigüzel kirletenler, sigara izmaritini sokağa atanlar, kapısının önünü süpürmeyenler, otomobilde içtiği zıkkımın şişesini yola fırlatan ahlaksızlar hayatı zorlaştırıyor.
Kanun nizam tanımazları, fırsatçıları saymıyoruz bile.
10 bin lira olan kiralık evin fiyatını 25 bin liraya çıkaran vicdan yoksunlarının yanında, hayatın olağan akışına ters bir şekilde düşük kirada oturan şark kurnazı edepsizler var. Kendi sahibi oldukları daireleri ateş pahasına kiralıyor ama başkasının evinde sudan ucuza oturabiliyorlar. Sonrası da malum; kiracı-ev sahibi kavgaları, ölü ve yaralılar.
“Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” düsturunu unutalı çok olunca sorunlar dağları aştı.
Osmanlı kenti Bursa’da ecdadımız, iyi ki toplumdaki ahlaki çöküntüyü görmedi.
Peki, yaşanılan bu kadar kepazelik karşısında devletimiz boş mu duruyor?
Tabii ki kolluk kuvvetleri sokaktaki olumsuzluklara karşı mücadele ederken, akıllara 5,4 milyonu aşan devlet memurlarının mesaiyi nasıl doldurduğu geliyor.
Toplumdaki çöküntü karşısında “Aile Yılı” ilan edilen bu sene, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı personelini sokakta gören; kanser hastasının, kimsesiz Ayşe teyzenin elinden tutarken ya da tıp fakültesini kazanmasına rağmen maddi yetersizlikten okuyamayan kız çocuğuna destek olurken gören varsa beri gelsin!
Yasak olmasına karşın cadde ve sokaklarda eğlence, düğün adı altında korna çalan magandalar, eşkıyalığa devam ediyor!
Ekonomik kriz değil, ahlaksızlık krizinin daha etkili olduğu toplumdaki bozulmayı durdurmak için milyonlarca memurun masa başında oyun oynayarak veya sosyal medya takip ederek mesaiyi doldurmayı bırakması lazım.
Topyekûn memurların sahaya çıkıp meselelere dahil olması, yaşanan sorunlarla ilgili adım atması şart.
Birçok kamu kurumunda mesaiye uyan memur bile kalmadı.
Çoğunluk, bir bahane ile mesainin bitmesini bile beklemeden kurumu terk ediyor. Bu memurların zapturapt altına alınması gerekiyor.
Tarım müdürlüğündeki memurlar, görevde yükselmenin derdine değil; girdi maliyetlerinden dolayı üretmekte zorlanan çiftçiyi ziyaret edip moral vermeye odaklanmalı.
Çevre Müdürlüğü personelinin doğaya, sokağa çıkıp daha etkin performans göstermesi farz oldu.
Norm fazlası öğretmen, dershaneye gidemeyen öğrencilere özel ders verebilir.
Bursa Turizm İl Müdürlüğü’ndeki 60’a yakın personel, Tophane yamaçlarından Bursa’yı seyrederek mesailerini dolduracaklarına; müdürleri akıl edip Muradiye’de, Ulu Cami etrafında, Setbaşı’nda, Irgandı civarında, Çekirge’nin, Emirsultan’ın havasını solusalar, şikâyet, öneri ve projelerle mesai bitiminde kurumlarına gelseler, ne kadar iyi olur.
Belediye personeli de sokağa çıkıp, toplu taşımaya binip aksaklıkları tespit edebilir. Örneğin meclis üyeleri için Bursa’mızın sorunları; düğün, nişan, nikâh, sünnet merasimlerinden, kentimiz için zerre faydası olmayan hemşeri derneklerinden daha önemli olmalı.
Mesela, Diyanet personeli paralı davetler yerine vatandaşları ev ve işyerlerinde ziyaret edip dertleriyle hemhâl olmalı. Hutbe sırasında, münasebetsizce telefonla oynayan, mesaj atan cemaati bıkıp usanmadan uyarmayı dert edinmeliler.
Velhasıl, resmi rakamlara göre kamuda çalışan memur sayısı 5 milyon 400 bini aştı. Tabii ki harıl harıl çalışan memurları kast etmiyoruz. Ama çöpten bulduğu ekmek parçasını çocuğuna götürmek isteyen annelerin çırpınışları varken, memurların masa başında mesai doldurması asla kabul edilemez.
Memurların ‘Aile Yılı’nda hükümete destek verip, sahaya çıkıp toplum yararına seferberlik başlatması lazım. Bu da toplu görüşmeler için hükümetle zam pazarlığı yapan sendika ağalarına düşüyor.