Doç. Dr. Sinan Ateş "Buda kılıklı" şerefsizlerin planıyla Ankara Çukurambar'da uğradığı silahlı saldırı sonucu Cuma günü şehadet şerbetini içti. 2019 yılında Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevini üstlenen akademisyen  Ateş binlerce gerçek ülkücünün katıldığı cenaze töreniyle son yolculuğuna, tekbirlerle uğurlandı.

Ülkü Ocaklarının ilk kez suikaste uğrayarak hayatını kaybeden (eski) Genel Başkanı olarak hafızalara kazındı Sinan reis...

Sinan Ateş ile bir kaç kez bazı ortamlarda bulunmuş, fikirlerinden istifade eden biri olarak bu yazıyı yazmak için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gurup toplantısında yapacağı konuşmayı bekledim. Umudum yoktu ama belki yanlıştan döner özür dileyip Sinan'a  sahip çıkar diye düşündüm ve yanılmadım...

Sinan milliyetçiyim diye caka satan çoğu soytarıya taş çıkaracak bir vatan sevdalısı, iyi bir Türk-İslam savunucusuydu...

"Bir kar tanesi olsaydım Mekke'ye düşmek isterdim" diyen şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun Mekke sokaklarında müminlere hurma ikram eden vefalı kardeşiydi ama şehit lideri, ozanların ozanı "Ozan Arif" gibi yalnız bırakıldı son yolculuğunda...

***

Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış bir yiğit Ankara'nın göbeğinde şehit ediliyor. Her ne hikmetse Genel Başkanlığını yaptığı Ülkü Ocakları, gönül verdiği MHP, en acısı ise 12 yıl danışmanlığını yaptığı İsmet Büyükataman bir taziye mesajı yayınlamayı çok görüyor.

Sosyal medyada ülkücüyüm diye geçinenler bile biat kültürüne uyarak ülküdaşları için bir başsağlığı mesajı yazmaya korktular.

Aslında taziye mesajı bile yayınlanmaması çok şey anlatıyor. Bu kin, nefret, bu gözü dönmüşlük de nedir? Bu mu sizin ülküdaşlığınız! Bu mu sizin kardeşliğiniz, dava arkadaşlığınız.

Demek ki kutsal Türk-İslam davası ve MHP, merhum Başbuğ Alparslan Türkeş ile birlikte ölmüş de biz fark edememişiz.

Davanın yiğit delikanlısını harcadınız ama beyler,

Partinizden istifa edenler ve sosyal medyalarınızda paylaştıklarınızın altına yapılan yorumlar sizin de çok yakın zamanda siyaset sahnesinden silineceğinizin ispatı olarak karşımıza çıktı.

Allah kimseyi ülküdaşı için rahmet bile dileyemeyecek kadar alçaltmasın, yürüyen ölüler haline getirmesin!

Şunu artık görün ve bilin ki, hiç bir samimiyetiniz kalmamıştır. Oturduğunuz koltukların ağırlıklarını taşıyamaz hale geldiniz, bir birinizi alkışlamaktan, pof poflamaktan başka bir işe yaramıyorsunuz.

Sinan Ateş’in kanı ellerinizde, eşi hanımefendi ile kızları Bengisu ve Banuçiçek'in veballeri boynunuzda utanç ilmeği olarak kalacak.

Yazıklar olsun size beyler!

Unutmayın; vurulan, pusu kurulan, yere düşürülen kişi, Türk-İslam Ülküsünün vücut bulmuş haliydi.

Peki, sizin için Sinan Ateş’in babası Musa Ateş de ülkücü camia için taş medreseli bir mihenk taşı değil miydi? Davası için 1979 yılında Bursa Çınar Lisesi’nde öğrenciyken okul çıkışı silahlı bir saldırı sonucu yaralanmış; aynı saldırıda mevcut MHP İl Başkanı Cihangir Kalkancı'nın ağabeyi Taner Kalkancı hayatını kaybetmişti.

Sahi Cihangir Kalkancı oldu ya bundan sonra bir vesileyle Musa Ateş'le bir yerlerde karşılaşsa hiç utanmayacak, hiç mi yüzü kızarmayacak? Cihangir’in dili söylemese de, vicdanı onu pişmanlık karanlığı ile sürekli rahatsız edecek.

Bursa siyasetinde varlıkları belli olmayan, bu şehir için kıllarını bile kıpırdatmayan MHP'nin vekilleri, Ulucami bahçesinde yoktu.

En önemlisi,

12 yıl kendisine danışmanlık yaptığı, yol gösterdiği İsmet Büyükataman da yoktu ama binlerce gerçek ülkücü Sinan reisi "Ülkücüler burada, çakallar nerede" sloganları ve "Allah-ü Ekber" tekbirleriyle uğurladılar ebedi aleme.

Cenazedeki gözlemlerim, MHP'nin artık Türk milliyetçilerini temsil etmediğinin cevabı gibiydi.

Son olarak "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" atasözüne istinaden…

Kahpe saldırıyla ilgili "Buda kılıklı" tetikçi şerefsizlere eşinin hesabından 97 bin lira havale ettiği iddia edilen MHP yöneticisi Ufuk Köktürk'ten, kalleşlerin şehirden kaçmalarına destek sağladığı iddia edilen Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş'tan ve Demirtaş'ın yakalanmasını önlemek için evinde sakladığı belirtilen MHP milletvekilinden söz bile etmek istemiyorum...

Karanlığın bir gün aydınlık olacağı, ülkücü geçinenlerin ideoloji ambalajına sarılmış mafyalıktan kurtulması inancımla.

Rabbimiz mekanını cennet eylesin, Sinan reis...