Hükümet dahil herkes yıllardır yanlış yapıldığının farkında.

Şehir planlamasında, büyüme ve gelişmesinde mevzuata uyulmadığının.

Zaman zaman icra makamında bulununlar ifade etti şehirlere ihanet edildiğini.

Ne uğruna?

Elbette tek cevap var.

Rant.

Şimdi yerel yönetim reformu başlığı altında yeni bir çalışma başlıyor.

Amaçlanan;

Kişiye özel plan değişikliklerinin önüne geçilirken, bütünsellik hakim olsun.

Olsun tabii ki.

Fakat mevcut durumda belediye meclislerinde istediğini alamayan kişi ve kurumların adresi bu kez Ankara oluyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından istedikleri imar iznini alıyorlar.

Toki ve Özelleştirme Başkanlığı belediye meclislerini yok sayarak imar uygulamaları yapabiliyor. Şehrimiz de örnekleri mevcut.

Tarımsal alanları olumsuz etkiler rapor ve görüşlere rağmen ABD sermayeli Cargill, Sıcaksu Mevkiinde akaryakıt istasyonu, Eski Tütün Depoları Arazisi imar durumu, Doğanbey kentsel dönüşüm projesi gibi.

Belki de bir ara gündeme gelen Paşa Çiftliği Arazisi de bu kapsamda değerlendirilebilir.

Buradan yola çıkarak.

Merkezi idare önce kendi uhdesinde bulunan imar ve ruhsat izinlerini yok edecek ki yerel yönetimler üzerinde düşünülen reform çalışmalarının bir anlam ve manası olsun.

Velhasıl rantın önü önce Ankara'dan kesilsin.

Defalarca ifade ettiğim gibi sermaye ve siyasi baskı Belediye Meclisleri üzerinden kalksın.

Yoksa aynı hamam, aynı tas.